Esas No: 2021/4702
Karar No: 2022/6348
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4702 Esas 2022/6348 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4702 E. , 2022/6348 K.Özet:
Davacı, davalı ile kültür mantarı alımı konusunda sözleşme yapmıştır. Ancak davalı mal teslimi yapmadığı gibi aldığı çekleri de iade etmemiştir. Davacı, sözleşmeden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın kabul edilmesini kabul etmiştir. Mahkeme, davacının sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespitine, ancak çeklerin iptal talebinin reddine karar vermiştir. İlgili İş Bankası A.Ş. vekili, mahkeme kararının müvekkilinin davalı sıfatı ve yargılama giderleri bakımından tavzihi istemiştir. Mahkeme, tavzih isteminin reddine karar vermiştir. Ancak İş Bankası A.Ş.'nin davalı sıfatını kazanmadığı ve mahkeme kararının HMK'nın 305. maddesi gereği tavzihen düzeltilmesi gerektiği anlaşıldığından, ek karar bozulmuştur.
Kanun maddeleri:
1. HMK'nın 305. maddesi: \"Mahkeme hükümlerinin doyurucu biçimde açık olması gerekir. Yanlış, güç anlaşılır, yoruma elverişli ya da hükmün icrasında tereddüte yol açacak bir biçimde
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01.03.2021 tarih ve 2019/1439 E. - 2020/227 K. sayılı ek kararın Yargıtayca incelenmesi ilgili Türkiye İş Bankası A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalıdan kültür mantarı alımı konusunda anlaşıldığını, buna ilişkin olarak davalıya toplam 257.000.-TL bedelli 10 adet çek verildiğini, davalının mal teslimi yapmadığı gibi aldığı çekleri de iade etmediğini ileri sürerek, sözleşmeden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davayı kabul ettiğini belirtmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile davacının 26/08/2015 tarihli sözleşmeden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davaya konu çeklerin iptaline ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
İlgili İş Bankası A.Ş. vekili tarafından, mahkeme kararının müvekkilinin davalı sıfatı ve yargılama giderleri bakımından tavzihi istenilmişse de, mahkemece, 01.03.2021 tarihinde verilen ek kararla, dahili davalı vekilinin tavzih isteminin reddine karar verilmiştir.
Tavzih isteminin reddine dair verilen ek karar ilgili İş Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İş Bankası A.Ş vekili, müvekkili aleyhine açılmış bir dava bulunmadığı halde karar başlığında davalı olarak gösterilmesinin doğru olmadığını ve mahkeme hükmünün yargılama giderlerine ilişkin kısmının infazda tereddüt oluşturacak nitelikte olduğunu ileri sürerek, kararın belirtilen hususlar bakımından tavzihen düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece verilen ek kararla, talepte bulunanın önceki kararı davalı sıfatıyla temyiz ettiği, bozma ilamından sonra yargılamaya davalı sıfatıyla katıldığı, gerekçeli kararın yine bu sıfatla kendisine tebliğ edildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği gerekçesiyle tavzih isteminin reddine karar verilmiştir. Ancak mahkemece belirtilen hususlar, aleyhine açılmış bir dava bulunmadığı gibi davalı ile arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmayan İş Bankası A.Ş’ye davalı sıfatını kazandırmaz. Nitekim bozma ilamında da İş Bankası A.Ş.’den 3. kişi olarak bahsedilmiş ve adı geçenin temyiz istemi temyiz istemekte hukuki yararı bulunduğundan bahisle incelenmiştir. Bu nedenle İş Bankası A.Ş.’nin belirtilen hususun tavzihen düzeltilmesini istemekte hukuki yararı bulunduğu gibi adı geçenin mahkemece yazılı gerekçeyle davalı olarak addedilmesi de isabetli olmamıştır.
Mahkemenin kabulüne göre de, mahkeme hükmünün HMK’nın 305. maddesinde belirtildiği şekilde hükmün icrasında tereddüde sebep olabilecek nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Zira karar başlığında ... ve İş Bankası A.Ş. olmak üzere 2 davalı bulunmasına rağmen hüküm fıkrasında sanki tek davalı varmışçasına, 1. bentte, “....davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne..”, 3. bentte, “...davalıdan alınarak hazineye irat kaydına...” ve keza 4. bentte, “...davalıdan alınarak davacıya verilmesine...” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Hüküm bu haliyle icrasında tereddüde sebep olabilecek nitelikte olup, zikredilen Yasa hükmünün 1. fıkrasına göre, bu nitelikteki hükümlerin, icrası tamamlanıncaya kadar tavzihen düzeltilmesi mümkündür.
Bu itibarla, mahkemece tavzih isteminin kabulü ile İş Bankası A.Ş.’nin karar başlığında davalı olarak gösterilen sıfatının “İlgili” ve hüküm fıkrasının yukarıda belirtilen bentlerindeki “davalı” ifadesinin ise “davalı ...” olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle tavzih isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, ek kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin kabulü ile, mahkemenin tavzih isteminin reddine dair 01.03.2021 tarihli ek kararın adı geçen yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden ilgili Türkiye İş Bankası A.Ş.'ye iadesine, 27/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.