Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2308 Esas 2022/6349 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2308
Karar No: 2022/6349
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2308 Esas 2022/6349 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, müvekkil şirkete olan borçları için verilen 3 çekin keşideci şirket tarafından ibraz edildiğini ancak son ciranta olarak davalının çekleri ibraz ettiğini ve müvekkillerinin çekten dolayı borçlu olmadığını öne sürmüştür. İlk Derece Mahkemesi, davacıların iddialarını kesin delillerle ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, yüksek mahkeme dosyanın yeterince incelenmediği ve eksik karar verildiği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Dosyaya giren belgeler ve kanun maddeleri incelendiğinde, çeklerin düzenleme yeri bulunmadığı ancak diğer unsurlar bakımından davaya konu çeklerle örtüştüğü, çeklerin son hamil olan davalı tarafından muhatap bankaya ibraz edildiği görülmektedir. TTK’nın 780/1-e ve 781. maddelerine göre, çeklerin düzenleme yeri çeklerin zorunlu unsurları arasında yer alır. Aynı zamanda TTK’nın 818. maddesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken 680. maddeye göre ise, tamamen doldurulmamış bir çekin aradaki anlaşmalara aykırı olarak doldurulması durumunda, kötü niyet ispatı yapılmadıkça hamilin itirazı kabul edilmez.
11. Hukuk Dairesi         2021/2308 E.  ,  2022/6349 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19.06.2018 tarih ve 2017/522 E. - 2018/409 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 31.12.2020 tarih ve 2018/2003 E. - 2020/1464 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, dava konu 3 adet çekin keşideci şirket tarafından müvekkili şirkete olan borçlarını ifa amacıyla verildiğini, müvekkili şirketin çekleri diğer müvekkili ...’a ciro ettiğini, ...’ın ise çekleri Finansbank Turgutlu Şubesine ciro etmek suretiyle teslim ettiğini ancak anılan bankanın çeklerde keşide yeri bulunmadığından bahisle çekleri kabul etmediğini, bunun üzerine durumun keşideci şirkete bildirildiğini ve çeklerin Finansbank tarafından keşideci şirket yetkilisine teslim edildiğini ancak banka çalışanlarının bu işlem esnasında müvekkillerine ait ciroları iptal etmeyi unuttuklarını, keşideci şirket ve bu şirketin ortaklarından olan davalının bu durumdan yararlanarak keşide yerini sonradan eklemek ve davalıyı son ciranta olarak göstermek suretiyle çekleri ibraz ettiklerini, davalıyla müvekkilleri arasında çek düzenlenmesini gerektirir bir ticari ilişki bulunmadığını ileri sürerek, müvekkillerinin anılan çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanın, senede karşı senetle ispat kuralları gereğince davaya konu iddialarını kesin delillerle ispat etmesi gerektiği ancak bu vasıf ve nitelikte delil sunamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    İstinaf Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Dava, keşidecisi dava dışı Emka..Ltd. Şti., lehtarı davacı şirket olan 3 adet çek nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. Dosyaya birer sureti ibraz edilen çeklerdeki ciro silsilesi incelendiğinde, 1. cirantanın davacı lehtar şirket, 2. cirantanın davacı ... olduğu, çeklerin son hamil olan davalı ... tarafından muhatap bankaya ibraz edildiği, çeklerde yer alan ciroların beyaz ciro niteliğinde olduğu görülmektedir.
    Davacılar yukarıda özetlendiği şekilde, ...’ın çeki davalıya değil dava dışı Finansbank’a ciro ettiğini ancak bankanın keşide yeri bulunmadığından bahisle çekleri kabul etmediğini, bunun üzerine çeklerin banka tarafından, yenileriyle değiştirilmek üzere keşideci şirket yetkilisine imza karşılığında teslim edildiğini ancak bu işlem yapılırken davacıların cirosunun iptal edilmesinin unutulduğunu, keşideci şirket ve bu şirketle organik bağı bulunan davalının bu durumu istismar ederek, keşide yerini sonradan ekleyip çekleri ibraz ettiklerini ileri sürmüş ve bu iddiayı ispat zımmında, davaya konu çeklerin ön yüzlerinin göründüğü bir belgenin suretini, aslının bankada bulunduğunu belirterek, dosyaya ibraz etmiştir. Bu belge incelendiğinde, belgede ön yüzleri görülen çeklerde düzenleme yeri bulunmadığı ancak diğer tüm unsurlar bakımından davaya konu çeklerle örtüştüğü, çeklerin keşideci şirket kaşesi altına Osman Çoşkun isimli bir kişi tarafından atılan imzaya istinaden bu kişiye teslim edildiği görülmektedir. Dosya arasında bulunan belgelerden Osman Çoşkun’un keşideci şirketin ortaklarından olduğu anlaşılmaktadır. Keza, davalı da keşideci şirketin kurucu ortaklarından olup, 12.12.2013 tarihinde şirket ortaklığından ayrılmıştır.
    6102 sayılı TTK’nın 780/1-e maddesine göre, düzenleme yeri çekte bulunması gereken zorunlu unsurlardan olup, aynı Yasanın 781. maddesinde, 780. maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen senedin çek sayılmayacağı ancak düzenleme yeri açıkça gösterilmeyen çekin düzenleyenin adı soyadı yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı belirtilmiştir.
    TTK’nın 818. maddesinin yollamasıyla çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Yasa'nın 680. maddesi ise , “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun. “ hükmünü haizdir.
    İlk Derece Mahkemesince, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı yanca bir sureti dosyaya sunulan belge aslı ilgili bankaya müzekkere yazılarak dosyaya kazandırılmamış, uyuşmazlık ve özellikle de davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğine yönelik iddia yukarıda belirtilen yasa hükümleri, sözü edilen belge aslı ve yukarıda ifade edilen maddi vakıalar gözetilerek incelenip sonuçlandırılmamıştır. Belirtilen nedenlerle, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 27/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara