Esas No: 2021/1368
Karar No: 2022/6417
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1368 Esas 2022/6417 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1368 E. , 2022/6417 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.02.2018 tarih ve 2016/202 E- 2018/123 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 24.12.2020 tarih ve 2019/499 E- 2020/1543 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; taraflar arasında 07/10/1999 tarihli 10 yıl süreli ve 07/09/2004 tarihli 5 yıl süreli işleticilik anlaşmaları akdedildiğini, sözleşmelerin davalı tarafından Beyoğlu 9. Noterliği'nin 05/06/2008 tarih ve 12540 yevmiye numaralı 06/06/2008 tarihli ve 12610 yevmiye numaralı ihtarlarıyla haksız biçimde feshedildiğini, davalının haksız feshi üzerine davacının mahrum kaldığı kâr nedeniyle İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 10.000,00-USD'lik kısmi alacak davası açıldığını, 17/06/2013 tarihli bilirkişi raporu ile BP'nin 1999-2008 yılları arasında kâr mahrumiyeti alacağının 615.181,45-USD olarak hesaplandığını, 2008 yılı için kâr kaybı 39.137,72-USD olarak tespit edildiğini, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/90-2014/6 E.K. sayılı ilamı ile taleple bağlılık ilkesi gereği 10.000,00-USD kâr mahrumiyeti alacağının davalı tarafından ödenmesine karar verildiğini ve bu bedelin davalı tarafından ödendiğini, BP tarafından 2008 yılı kâr kaybı olan 39.137,72-USD'nin tahsili için İstanbul 25. İcra Müdürlüğü'nün 2015/34915 sayılı dosyası ile davalı yan aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu beyanla davalının itirazının iptaline, asıl alacağın %20'sinden az olmamak üzere müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının alacağını İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/90 esas sayılı dosyasına sunulu bilirkişi raporuna dayandırmış olduğunu, huzurdaki yargılamada ilgili bilirkişi raporunun yargılamaya esas alınmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından 2008 Ocak ayı ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettikleri 05/06/2008 tarihleri arasındaki aylara ilişkin olarak asgari alım taahhüdüne aykırılık iddiası ile müvekkilinden kâr kaybının dava ile talep edebilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, var olduğu iddia edilen alacak ile ilgili olarak 2008 yılında herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 07/10/1999 tarihli 10 yıl süreli işleticilik anlaşması ve buna bağlı olarak ürün alımı konusunda taahhütname düzenlendiği, taahhütnamede yıl bazında alınacak ürün miktarı belirlenerek eksik ürün alımı halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ifâya eklenen ceza-i şart niteliğinde olan bu cezanın bir sonraki yıl ihtirazi kayıt bildirimi yapılmadan ürün verilmeye devam edilmesi halinde istenemeyecek olup, davacı ....'nin sözleşme süresince ihtirazi kayıt koymadan ürün vermiş olduğu, bu durumda sözleşmenin fesih tarihi olan 04/06/2008 tarihinden o yılın başlangıç tarihi olan 07/10/2007 tarihi arasındaki son dönem için kâr kaybı talebinde bulunabileceği, davacı ....'nin sözleşmenin yürürlükte kaldığı tüm dönem için (1999-2008) İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 10.000,00-USD kâr mahrumiyeti alacağı yönünden kısmî dava açtığı, işbu davaya konu dönemin ise 01/01/2008-04/06/2008 arası olduğu, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/90 Esas sayılı dosyasında alınan raporda 01/01/2008-04/06/2008 dönemi için toplam 38.747,33 USD kâr mahrumiyeti hesabı yapıldığı, davacı ....'nin 01/01/2008-04/06/2008 dönemi için kâr mahrumiyeti talebinde haklı olduğu, somut olayda tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile, davanın kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının İstanbul 25.İcra Müdürlüğü'nün 2015/34915 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 38.747,33 USD asıl alacak ve 19.389,06 USD işlemiş faiz miktarı üzerinden ve asıl alacağın 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası'nın 1 yıl vadeli USD mevduata verdiği en yüksek faiz oranı yönünden devamına ve davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; dava konusu alacak taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine dayandığından ve sözleşmenin düzenlendiği tarihte 818 sayılı Borçlar Kanunu kapsamında 10 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı, taraflar arasında 07/10/1999 tarihli 10 yıl süreli ve 07/09/2004 tarihli 5 yıl süreli işleticilik anlaşması ve buna bağlı olarak ürün alımı konusunda taahhütname düzenlendiği, taahhütnamede yıl bazında alınacak ürün miktarı belirlenmiş ve eksik ürün alımı halinde cezai şart ödeneceği kararlaştırılmış olduğu, ifâya eklenen ceza-i şart niteliğinde olan bu cezanın bir sonraki yıl ihtirazi kayıt bildirimi yapılmadan ürün verilmeye devam edilmesi halinde istenemeyecek olup, davacı .... sözleşme süresince ihtirazi kayıt koymadan ürün verdiği, 07/10/1999 ve 07/09/2004 tarihli işleticilik anlaşmalarının davalı tarafından keşide edilen Beyoğlu 9. Noterliği'nin 05/06/2008 tarih ve 12540, 06/06/2008 tarih ve 12610 yevmiye numaralı ihtarlarıyla feshedildiği, Yargıtay 19. HD'nin 2018/2392 Esas, 2018/5916 Karar sayılı içtihadı ve Yargıtay 19. HD.nin 2017/2487 Esas, 2018/4064 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, davalı 07.09.2004 tarihli sözleşmenin 1., 2. ve 3. yıllarında taahhüt edilen ürün miktarını almadığı halde davacının sözleşme hükmünü uygulamadan sözleşmedeki kendi edimlerini yerine getirmeye devam ettiği, davalının ödemelerini kabul ettiği, davacı herhangi bir çekince koymadan edimlerine devam ettiği için ilk üç yıl için ceza koşulu talebinde bulunamayacağı, 4. yıl ise 08/09/2007 tarihinde başlamış ve 1 yıllık süre dolmadan 05/06/2008 tarihinde davacının kira akdinin taşınmaz maliklerince sonlandırılmış olması ile bayilik sözleşmesi dayanaksız kaldığından Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2012/10699 Esas- 2012/17122 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, akdin davalı yanca haklı sebeple feshedilmesi sebebi ile sona ermiş olduğundan, davalının bu yıl için taahhüt ettiği akaryakıt alımını ihlal ettiğinin söylenemeyeceği, davalı tarafa tamamlayabilme imkanı verilmediğinden bu yıla ilişkin de davacı tarafça ceza koşulu talebinde bulunamayacak olup, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davanın reddine, davacının istinaf başvurusunun ise verilen kararın sonucunda göre esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
1- Dava, taraflar arasında akdedilen 07/10/1999 tarihli "BP Akaryakıt Ortaklığı İşleticilik Anlaşması" ve eki "Protokol" uyarınca sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre içerisinde davalının asgari miktarda satın alma yükümlülüğünü yerine getirmemesinden doğan kâr mahrumiyeti alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca yapılan istinaf başvurusu sonucunda; davalının başvurusu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak davacı yanın, 1999 yılı ile sözleşmenin sona erdirildiği 2008 yılı arasında, bu yıllarda dahil olmak üzere davacı şirketin asgari alım taahhüdünün ihlalinden doğan 10.000.- Amerikan Doları tutarındaki kar mahrumiyeti alacağına ilişkin İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/90 Esas sayılı dosyası ile davalıya açtığı kısmi dava kabul edilmiş ve taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 03/06/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Bu dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporu ile davacı ... lehine, 01/10/2007-04/06/2008 dönemi için toplam 61.890,23 Amerikan Doları, işbu davaya konu olan 01/01/2008-04/06/2008 dönemi için ise toplam 38.747,33 Amerikan Doları kâr mahrumiyeti hesabı yapılmıştır. Davacı taraf, işbu davaya konu icra takibinde de anılan bilirkişi raporunu dayanak göstermiştir.
Bu durumda, aynı taraflar arasında, aynı konuda ve dava konusu dönemi de içeren süre için İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/90 Esas sayılı dosyasında açılan kısmi davada davanın kabulüne karar verilmiş olup, kesinleşen bu kararın eldeki dava yönünden güçlü delil oluşturduğu değerlendirilmeksizin, yazılı şekilde İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddi doğru görülmemiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2.maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 28/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.