Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8499 Esas 2022/6391 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8499
Karar No: 2022/6391
Karar Tarihi: 28.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8499 Esas 2022/6391 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8499 E.  ,  2022/6391 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.04.2017 tarih ve 2015/390 E- 2017/323 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.11.2020 tarih ve 2017/6125 E- 2020/1845 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 27.09.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av.......ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalının müvekkilinin babasının yanında çalışan olup zimmetine para geçirmesi nedeniyle işine son verildiğini, işten ayrılırken şirket evraklarını da çaldığını, davalının işten atılmasını hırs meselesi yapıp patronunun kızı olan davacıyı tehdit ettiğini, davalının son teknoloji yardımıyla davacının imzasını taklit ederek sahte senetler düzenlediğini ve bu senetleri müvekkili aleyhine takibe koyduğunu, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını ileri sürerek müvekkilinin takip dosyası ve takibe konu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının iddiasının aksine davacının babası adına kurulan şahıs firmasını müvekkilinin kurduğunu ve her türlü yetkiyi içeren vekaletnamelerle firmayı yöneten kişinin müvekkili olduğunu, firmanın kuruluş aşamasındaki masrafları ile alınan işlerin tüm harcamalarının maddi durumu iyi olan müvekkili tarafından karşılandığını, ayrıca davacının şahsi masrafları ile öğrenci olan kızının masraflarının da müvekkili tarafından karşılandığını, zaman zaman davacının biriken borçlarını ödemek için müvekkilinin davacıya borç para verdiğini, son dönemlerde harcamaların artması neticesinde müvekkilinin şirketten hisse verilmesini talep ettiğini, bunun üzerine davacının bana güvenmiyor musun, ne gerek var hisseye, harcadığın paralar açısından rahatsızlığın varsa sana senet verebilirim dediğini ve davacının bu senetleri müvekkiline teslim ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; takip ve dava konusu senetlerdeki imzanın davacının eli ürünü olduğunun anlaşıldığı, dava konusu senetlerin nakden kaydıyla düzenlendiği, davalının harcamalar yaptığı, davacının borçlarını ödediği ve bilahare şirketten hisse talebinde bulunduğu, hissenin teminatı olarak senetlerin verildiğini savunarak senetlerin düzenlenme sebebini talil ettiği, buna göre ispat yükünün davalıya geçtiği, ancak davalının bu hususları ispatlayacak herhangi bir delil sunamadığı, davalının banka kayıtlarına dayandığı ve davacı ile birlikte iş yaptığı iddiasının adi ortaklık olarak nitelense bile adi ortaklığın gelir ve giderleriyle tasfiye payının belirlenmesine ilişkin delillerin sunulamadığı, tarafların 15 yıl süreyle gayrı resmi evlilik yapmış olup süreç içinde birlikte iş yaparak kazanılan ve yaşamın idamesinde kullanılan paranın tahsilinin sebepsiz zenginleşme teşkil edeceği gibi, bizzat davalının kurulan şahıs firmasının borç batağında olduğu ve herhangi bir aktifinin de bulunmadığını beyan etmesi karşısında davalı savunmalarının yerinde görülmediği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; davalının takip ve dava konusu senetlerin davacının babası adına olan firmanın harcamaları ve davacıya verilen borçlar nedeniyle düzenlendiğini savunduğu, takip ve dava konusu senetlerin ise nakden kaydıyla düzenlenmiş olup bu şekildeki savunmanın senetlerin ihdas sebebinin talili şeklinde yorumlanamayacağı, somut olayda ispat külfeti davacı yanda olup dosya içeriğindeki deliller itibariyle davacının bu iddialarını ispatlayamadığı, ayrıca İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca alacaklının tedbir kararı nedeniyle alacağına geç kavuşmasından dolayı davalı vekilinin tazminat talebinin de haklı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca takip tutarı olan 460.285,07 TL'nin %20'si oranındaki tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara