Esas No: 2021/2403
Karar No: 2022/6428
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2403 Esas 2022/6428 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2403 E. , 2022/6428 K.Özet:
Davalı bankanın, müvekkili davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yaptığı ancak müvekkilinin kredi borçlusu şirketteki ortaklığından ayrılması nedeniyle kefaletinin sona erdiğini bildirdiği için tahsil edilen 109.050.-TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi talebiyle açılan davanın reddine yönelik İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kararı mahkeme tarafından onanmıştır. Kanun maddeleri olarak HMK'nın 355 vd., 369/1., 371, 370/1. ve 372 madde numaraları kararda geçmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.11.2017 tarih ve 2016/1131 E- 2017/1149 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 29.12.2020 tarih ve 2018/2414 E- 2020/1389 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafından, müvekkili davacı aleyhine İstanbul 14. İcra Dairesinin 2014/32584 E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığını, davalı alacaklının işbu takibe konu bonoyu müvekkilin müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmelerine ek teminat olarak aldığını, müvekkilinin kredi borçlusu şirketteki ortaklığından ayrılması nedeniyle Sakarya 5. Noterliği'nin 17/05/2012 tarih ve 14947 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile alacaklı bankaya "şirket ortaklığından ayrıldığını, kefilliğin kendisini bundan böyle bağlamadığını, bu tarihten sonra kullandırılacak kredilerden sorumlu olmayacağını, kefillikten vazgeçtiğini" bildirdiğini, karşı tarafın bu ihtara rağmen dava dışı borçlu şirkete krediler açmaya devam ettiği gibi genel kredi sözleşmesi kapsamında olmayan ve rücu tarihinden sonra kredi kartları tahsis ederek kullandırdığını, rücu tarihinden sonra tahsis edilen kredi kartları nedeniyle davalıya borcu bulunmadığını belirterek, borçlu olunmadığı halde cebri icra tehdidi altında tahsil edilen 109.050.-TL bedelin ödeme tarihi olan 20/03/2016'dan itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap vermemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın, davacının geri alma iradesine muvafakat verdiğinin görülmediği, bu haliyle davacının, kefaletten vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, davacının aval verdiği bonodan dolayı takibin kesinleşmesinden sonra icra dairesine gelerek borcunu kabul ettiği, borcunu taksitlendirerek ödediği, ödemelerin bu protokole istinaden yapıldığı, dosya kapsamına göre borç davacı tarafından kabul edilerek yapıldığından yapılan ödemelerin rızaen yapıldığının kabulü gerektiği, davacının istirdat hakkının bulunmadığı nedeniyle davanın reddi gerekirken, kefaletin sona erdiği bildiriminin davalı tarafından kabul edilmediği gerekçesiyle reddi doğru görülmemiş ise de, dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir eksiklik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusu gerekçe bakımından yerinde görülerek kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.