Esas No: 2021/1437
Karar No: 2022/6553
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1437 Esas 2022/6553 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1437 E. , 2022/6553 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.04.2018 tarih ve 2017/299 E- 2018/190 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.01.2021 tarih ve 2018/1412 E- 2021/23 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı şirketin %24,78 hissedarı olduğunu, davalı şirketin 05.05.2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 9. ve 10. maddeleri ile şirketin tek mal varlığı olan fabrika binasının sat-geri kirala sözleşmesine konu olması nedeniyle elden çıkartılmasına ve şirket merkezinin İstanbul'a taşınmasına karar verildiğini, bu kararın usul, yasaya ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, şirketin tek mal varlığını ve önemli bir kira geliri kaynağının şirkete nakit sağlama adı altında satarak elden çıkarması ve tekrar yüksek bir kira maliyeti ile geri kiralamasının üstü kapalı bir tasfiye eylemi olup şirketin zararını artıracağını, davacı tarafından TTK'nın 531. maddesi gereğince davalı şirketin haklı nedenle feshi talepli açılan davada alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin toplam zararının 3.260.483,51 TL olarak tespit edildiğini, davalı şirketin kayıtlı bilançolarında gözüken öz kaynaklarına denk gelen mal varlığının neredeyse hepsinin bu bina olduğunu, davalı şirketin bu binada hem faaliyet gösterdiğini hem de bazı bölümlerinden kira geliri elde ettiğini, genel kurul kararı ile yapılacak sat-geri kirala sözleşmesinin, 11.508.816,55 TL kredi kullandığı banka ile çapraz kefaletler nedeniyle şahsi sorumluluktan kurtulmak maksadıyla yapılacağının tahmin edildiğini, ayrıca davalı şirketin ait olduğu grup şirketlere bu şekilde para aktarılma ihtimali olduğunu, genel kurul kararı ile fabrika binasının satılmasından sonra davalı şirketin binanın diğer bölümlerinden elde ettiği kira gelirlerinden de mahrum kalacağından daha fazla zarara uğrayacağını, müvekkilinden mal kaçırılmaya çalışılarak davacı müvekkiline ödenmesi gereken ortaklık payı bedeline dair yükümlülüklerden kaçınıldığını, davalı şirketin başkaca finansman arayışına gitmediğini, şirketin tüm üretim ve pazarlama dahil ticari faaliyetlerinin İzmir'de yürütülmekte iken hiçbir mantıkla ticari bir sebebi ve izahı olmayan biçimde şirket merkezinin İstanbul'a alındığını ileri sürerek, TTK'nın 449.maddesi gereğince 05.05.2017 tarihli genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin 05.05.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında şirketin maliki bulunduğu fabrika binasının şirkete finansal kaynak yaratmak ve finansal kiralama sözleşmesi bitiminde geri almak kaydı ile sat-geri kirala işlemi yapılmasına sadece davacının muhalefeti ve geri kalan tüm hissedarların onayı ile karar verildiğini, 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun 18.maddesi ile sat-geri kirala sözleşmesinin kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine 3.bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında kiracıya bırakmasını öngören sözleşme olduğunu, bu hukuki kurumun amacının işletmelerin bünyelerinde bulunan kendi öz mallarının finansal kiralama sözleşmelerine konu ederek uzun vadeli finansman sağlanabilmesinin önünü açmak olduğunu, fesih dosyasında sunulan bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin faal, çok sayıda çalışanının bulunduğu, üretim yaptığı, milyonlarca TL değerinde makina, teçhizat, stok ve demirbaşların bulunduğunun tespit edildiğini, sağlanacak fonun şirketin bankadaki finans kurumlarındaki tüm risklerin kapatılması ile riski aşan tutarın ise işletme kaynağı olarak bünyesinde tutulmasının şart koşulduğunu, finansal kiralama şirketinin BDDK denetiminde olup, tüm taşınmaz değerlemeleri ve işlemlerinin de SPK lisanslı firmalarca sağlandığını, işlemde hukuka ve ortakların menfaatlerine aykırı bir durum bulunmadığını, davacı tarafından haksız yere şirketin borca batık olduğu iddia edilerek kredi alınmasında ve yüksek faiz ile borçlanmasına sebebiyet verildiğini, genel kurul kararından sonra 12.05.2017 tarihinde finansal kiralama sözleşmesinin yapıldığını, Yapı Kredi Finansal Kiralama A.Ş.'den yapılan işlem karşılığında 3.943.938 Euro kur karşılığı 15.360.500,00 TL şirkete kaynak girdiğini, aynı tarih itibariyle şirketin çeşitli bankalarda bulunan kredi borçlarının ödenerek kapatıldığını, ödemeler yapıldıktan sonra kalan miktarın şirkete kaynak olarak aktarıldığını, peşin ham madde alımlarında alınacak indirimler ile şirkete büyük maddi katkı sağlanacağını, davalı şirketin aynı fabrika binasında faaliyetine devam ederek kirada bulunan kısımlarından da kiralarını alacağını, yapılan işlemle daha düşük faiz oranıyla daha uzun vadeli kaynak yaratılarak kira taksitlerinin çok daha kolay şekilde ödenebileceğini, grup şirketlerden olan Tetaş İç ve Dış Tic. A.Ş.'nin finansal kiralama sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, şirket yönetim kurulunca şirketin ticari bağlantılarının bir çoğunun İstanbul'da bulunması ve ihracat işlemlerinde oluşabilecek kolaylıklar vs gerekçelerle şirket merkezinin taşınması fikrinin gündeme getirildiğini, genel kuruldataşınma kararı değil yönetim kurulunca bu hususta bir çalışma yapılarak genel kurula sunulmasına dair karar alındığını, taşınma kararı alınmadığı için davacının bu talebinin yok hükmünde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı şirketin ortağı olduğu ve dava konusu 05.05.2017 tarihli genel kurul toplantısına vekili aracılığı ile katıldığı,anılan genel kurul toplantısının 1.bendinde toplantı başkanı tarafından finansal tablolar ve buna bağlı maddeler olan gündemin 2, 3 ,4, 5, 6, 7 ve 8.maddelerinin görüşülmesinin TTK 420 maddesi uyarınca ertelenmesine, gündemde yer alan 9 ve 10. maddelerin görüşülmesine karar verildiği, 2.bendinde gündemin 9.maddesinde şirketin Çiğli ilçesi, Büyük Çiğli mahallesindeki fabrika binasının sat-geri kirala işlemi çerçevesinde devir ve satış işleminin yapılmasına... bu işlemlerin yürütülmesi hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine oy çokluğu ile; 3.bendinde gündemin 10. maddesinde belirtilen şirket merkezinin İstanbul'a taşınması ve sair ekonomik tedbirler hakkında yönetim kurulunca bir çalışma yapılarak konunun bir rapora bağlanmasına oy çokluğu ile karar verildiği, mahkemenin 2015/564 E.sayılı dosyası ile davacı tarafından davalı şirket aleyhine "TTK'nın 531. madde hükmü gereğince şirketin haklı sebeplerle feshi, olmadığı taktirde yine yasa gereğince davacının payına denk düşen bedelin ödenmesine yada başka bir yönde çözüm üretilmesine karar verilmesi" yönünde açılan davanın reddine karar verildiği ve henüz kesinleşmediği,uyuşmazlığın iptali istenen genel kurul kararlarının kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığına ilişkin olduğu,davalı şirkete ait fabrika binasının sat-geri kirala yöntemi ile Yapı Kredi Finansal Kiralama A.Ş.'ne satılması ve geri kiralama işleminin yapılması için yönetim kuruluna yetki verilmesi konusunda, davalı şirketin 05.05.2017 tarihli genel kurulunca tutanağın 2 nolu bendinde 9.gündem maddesi ile alınan kararın, davalı şirketin %24,78 pay sahibi olan davacı dışında kalan ve sermayenin %75'inden fazlasına sahip olan pay sahiplerinin oyları ile karar nisabına uygun olarak alındığı, davalı şirkete ait fabrika binasının finansal kiralama sözleşmesinin yapıldığı Mart 2017 itibariyle rayiç değerinin 18.177.251,09 TL ve acil satış değerinin de 16.000.000,00 TL olarak belirlendiği, buna karşılık, davalı şirket tarafından taşınmazın 12.05.2017 tarihinde Yapı Kredi Finansal Kiralama A.Ş.'ne 31.03.2017 tarihinde yapılan sözleşmede kararlaştırılan 4.640.960,56 Euro bedelle devredildiği ve bu haliyle sözleşmenin yapıldığı tarihteki TCMB kuruna göre taşınmazın satış bedelinin TL karşılığının (1 Euro=3,8979 TL) 18.089.997,00 TL olduğu ve bu haliyle sat geri kirala işleminin taşınmazın rayicine çok yakın bir bedelle yapılmış olduğu, bu konuda şirketin işlemden dolayı uğradığı bir zararın varlığından söz edilemeyeceği, finansal kiralama işleminin yapılması ve taşınmazın 12.05.2017 tarihinde tapuda finansal kiralama şirketine devredilmesinin ardından, davalı şirket tarafından Yapı Kredi Bankasına 15.05.2017 tarihinde 370.000 Euro ve 16.05.2017 tarihinde 100.000 Euro tutarında ödemeler yapıldığı, Türkiye Ekonomi Bankası'na olan 395.000 Euro tutarlı döviz kredisini anapara ve faiz ödemelerinin 15.05.2017 tarihinde yapıldığı ve başka bankalara olan kredi borçlarının ödenmesi konusunda da ilgili bankalara yazı yazıldığı, dolayısıyla sat geri kiralama işlemi ile sağlanan kaynağın bir kısmının şirketin bankalara olan borçlarının ödenmesinde kullanıldığı ve bu yönüyle fabrika binasının satışından sağlanan kaynak ile sat geri kirala işleminin amacına uygun biçimde şirketin finansman ihtiyacının karşılandığı, dava konusu 05.05.2017 tarihli genel kurul kararı ile yapılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilen finansal kiralama sözleşmesinin toplantıdan önce 31.03.2017 tarihinde akdedilmiş olduğu ve buna rağmen genel kurulda daha önce akdedilmiş olan finansal kiralama sözleşmesinin pay sahiplerinin bilgi ve onayına sunulmadığı ve henüz sözleşme yapılmamış gibi sözleşme yapılması konusunda yönetim kuruluna genel olarak yetki verilmesine karar verildiği, bu nedenle TTK'nın 408/1-f madde hükmü uyarınca, önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı konusunda genel kurul kararı alınması gerektiği savunulmuş ise de; anılan kararın %75 hisseden fazlaya sahip ortakların iradesi sonucu oluştuğu, davalı şirket ve dava dışı finansal kiralama şirketi arasında akdedilen 31.03.2017 tarihli finansal kiralama sözleşmesinin genel kurul kararı tarihi olan 05.05.2017 tarihine kadar-askıda geçersiz olduğu ve 05.05.2017 tarihli dava konusu genel kurul kararı ile bu sözleşmenin geçerli hale geldiği, genel kurul karar tesisinden sonra tapu devrinin gerçekleştiği ve davalı tarafından ilgili bankaya ödemeler yapıldığı, taraflarca sat-geri kirala sözleşmesinden doğan edimlerin büyük oranda yerine getirilmiş olduğu, "hukuki güvenlik ilkesi" ve "menfaatler dengesi"de gözetilerek bu yöndeki savunmaya itibar edilmediği,davaya konu 05.05.2017 tarihli genel kurulun 3 no'lu gündem maddesinde alınan şirket merkezinin İstanbul'a taşınması konusunda yönetim kurulunca çalışma yapılarak konunun rapora bağlanmasına dair kararın, şirket merkezinin değiştirilmesine yönelik icrai bir karar mahiyetinde olmayıp, sadece bu konuda yönetim kurulu tarafından rapor hazırlanmasına ilişkin bir karar olduğu ve bu haliyle söz konusu kararın iptalini gerektiren bir durumun ve kanuna, ana sözleşmeye, iyi niyet kurallarına aykırı bir yönünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı anonim şirketin iptali istenen 05.05.2017 tarihli olağan genel kurulda alınan kararlarına karşı davacı pay sahibi vekilinin TTK'nın 446. maddesi gereği olumsuz oy vererek muhalefet şerhinin tutanağa usulüne uygun olarak geçirildiği, davanın 3 aylık hak düşürücü sürede açıldığı, toplantı nisabı ve karar nisabı sağlandığı, kararların toplantıya katılanların %75 hisseden fazla pay çoğunluğu ile alındığı, TTK'nın 445. maddesinde, 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olarak genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilecekleri, butlanı düzenleyen 447. maddesinde ise; (1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararların batıl olduğuna yer verildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere TTK'nın 447. maddesindeki butlan şartların resen gözetilmesi, butlan halinin bulunmadığı sonucuna varılması halinde de TTK'nın 445. maddesindeki iptal edilebilirlik şartlarının incelenmesi gerektiği, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin yerleşik içtihatlarında TTK'nın 447. maddesindeki butlan hallerinin dar yorumlanması gerektiği, her kanuna aykırılık halinin butlan yaptırımına tabi olmadığının açıkca belirtildiği, dava konusu iptali istenen 05.05.2017 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu tarafından şirketin kredi riski ve finansman ihtiyacı ile toplantı tarihinden önce 31.03.2017 tarihinde Yapı Kredi Finansal Kiralama Şirketi ile yapılan ön protokol ve şartları, sonuçları hakkında genel kurula gerekçeli izahat verildiği ve toplantı tutanağına eklenerek toplantı sırasında genel kurula okunduğu, toplantı sırasında genel kurulda tartışıldığı, toplantı tarihinden sonra da izahat verilen şartlarla sözleşme düzenlenerek davalı şirkete ait fabrika binasının 31.03.2017 tarihinde yapılan sözleşmede kararlaştırılan 4.640.960,56 Euro bedelle 12.05.2017 tarihinde Yapı Kredi Finansal Kiralama A.Ş.'ne devredildiği, davacı vekili tarafından toplantı tarihinden önce 2015 yılında açılan şirketin feshi talepli dosyası nedeniyle şirketin mali durumu hakkında bilgi sahibi olunması, mali tablolarının genel kurul toplantısından 15 gün önce incelemeye açılması, toplantı tarihinden önce 31.03.2017 tarihinde Yapı Kredi Finansal Kiralama Şirketi ile yapılan ön protokol ve şartları ile sonuçları hakkında genel kurula gerekçeli izahat verilerek genel kurulda tartışılması, genel kurula izah edildiği şekilde toplantı tarihinden sonra sözleşmesel edimlerin karşılıklı olarak yerine getirilmesi nedeniyle genel kurulda alınan bu kararın TTK'nın 447. maddesinde düzenlenen dar olarak yorumlanması gereken butlan hali kapsamında kalmadığı, butlanını gerektiren bir durumun bulunmadığı sonucuna varıldığı, TTK'nın 445. maddesindeki iptal edilebilirlik şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde ise, davalı şirkete ait fabrika binasının finansal kiralama sözleşmesinin yapıldığı Mart 2017 itibariyle rayiç değerine çok yakın bir bedelle genel kurul toplantı tarihinden sonra 12.05.2017 tarihinde Yapı Kredi Finansal Kiralama A.Ş.'ne devredildiği, genel kurul tarafından yetki verilen sat-geri kirala sözleşmesinden dolayı şirketin uğradığı bir zararın bulunmadığı, finansal kiralama işleminin yapılması ve taşınmazın 12.05.2017 tarihinde tapuda finansal kiralama şirketine devredilmesinin ardından, sat geri kiralama işlemi ile sağlanan kaynağın bir kısmı ile davalı şirketin bankalara olan kredi borçlarının ödendiği, bu haliyle fabrika binasının satışından sağlanan kaynak ile sat geri kirala işleminin amacına uygun biçimde şirketin finansman ihtiyacının karşılandığı, 05.05.2017 tarihli genel kurul kararı ile yapılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilen finansal kiralama sözleşmesi toplantıdan önce 31.03.2017 tarihinde akdedilmiş ise de; genel kurul toplantısında yönetim kurulu tarafından, toplantı tarihinden önce 31.03.2017 tarihinde Yapı Kredi Finansal Kiralama ile yapılan ön protokol ve şartları ile sonuçları konusunda gerekçeli izahatın genel kurula sunulduğu, bu kararın %75 hisseden fazlaya sahip ortakların iradesi sonucu oluştuğu, genel kurul kararı tarihi olan 05.05.2017 tarihine kadar askıda geçersiz olan bu sözleşmenin 05.05.2017 tarihli dava konusu genel kurul kararı ile geçerli hale geldiği, genel kurul karar tesisinden sonra tapu devrinin gerçekleştiği, sat-geri kirala sözleşmesinden doğan edimlerin büyük oranda yerine getirilmiş olduğu, genel kurulun iradesine üstünlük tanınması gerektiği, iptali istenilen bu kararın yasaya, ana sözleşmeye, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmakla; mahkemece bu kararın iptal isteminin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.