Esas No: 2021/2286
Karar No: 2022/6540
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2286 Esas 2022/6540 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2286 E. , 2022/6540 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04.07.2017 tarih ve 2006/187 E. - 2017/155 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-kısmen kabul-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.12.2020 tarih ve 2018/1128 E. - 2020/2332 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacı ...’ın tüm tarihi eserlerin yapımı ve restorasyonu işinde yetkili olan ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce tahsis olunan D Grubu Karne sahibi müteahhit olduğunu, kendisinin 62 yaşında bulunduğunu davacının çeşitli eserleri bulunan bir vitray ustası ve sanatçısı olduğunu, davacının bugüne kadar, hiçbir tasarımını tescil ettirmediğini, davalıların “fevkalade müzeyyen” sınıfından “papatya ve rumi desenli matkaplı üç iplik” adlı eserini taklit etmek suretiyle haksız rekabet oluşturduklarını, çalışmanın ilk kez davacı tarafından tasarlanmak suretiyle Haziran 2000’de inşası tamamlanan ve Japonya’da bulunan TOKYO Camii’nde, Mayıs 2002’de inşası tamamlanan ve Ankara Kavacık Subayevleri Mevkiinde bulunan AKSA Camii’nde, 2002 yılında İstanbul Florya'da bulunan E-5 Camii'nde, en sonra montajı halen devam etmekte olan ve Almanya'nın Berlin kentinde bulunan Şehitlik Camii'nde uygulandığını, davalıların eylemlerinin haksız olduğunun tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, taklit edilen tasarım ve kalıpların imhasına, maddi durumun ortadan kaldırılmasına, klişe ve benzeri edevatın müsaderesine, maddi ve manevi tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı ... yönünden husumet itirazında bulunduklarını, davacının tescil talebinin reddedileceğini bildiği için TPMK'ya başvuruda bulunmadığını, davacının kendisine ait olduğu ve muhtelif camilerde kullanıldığını iddia ettiği bir tasarım olmadığını, bu konudaki iddiaların tamamen soyut ve mesnetsiz olduğunu savunarak asıl davanın reddini, karşı dava dilekçesiyle de, davacının, müvekkilinin adresinde tespit yaptırdığını, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği eserleri Büyükşehir Belediyesi'nin sergi salonunda sergilediğini, bu durumun ticaretini etkilediğini, haksız rekabetin tespiti ile 1.000,00 TL maddi, 1.000,00 TL manevi tazminat ile 1.000,00 TL yoksun kalınan kazancın tahsilini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, Davacı ...’ın tasarladığı vitrayların davalılarca yeni inşaa edilen camilerde teklif verilmesi suretiyle haksız rekabet yaratıldığını bu nedenle 10.000.- TL maddi, 5.000.- TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili; haksız rekabet yapmadıklarını, karşı dava yönünden ise; davacının Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2003/457 Esas sayılı derdest dosya ile davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğü için dava açtığını, bu davanın davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu, müvekkillerini iş yapamaz duruma getirdiğini, kamuoyu ve iş çevrelerine müvekkillerine iş verilmemesi yönünde açık ve kapalı menfi propaganda yaptığını savunarak karşı davaları yönünden davalının eylemlerinin haksız olduğunun tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, taklit edilen tasarım ve kalıpların imhasına, maddi durumun ortadan kaldırılmasına, klişe ve benzeri edevatın müsaderesine, 1.000,00 TL, maddi, 1.000,00 TL manevi, 1.000,00 TL yoksun kalınan kazancın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, tarafların üzerinde hak iddia ettiği ürünlerin geleneksel sanatlarımıza ait mimari öğe olarak yıllardır kullanıldığı, taraflar yönünden yenilik ve özgünlük tespit edilemediği, ürüne bakan kişinin ürünün taşıdığı özellik sebebiyle sahibinin derhal fark edilebilmesi mümkün ve olanaklı bir eser göremediği, yani sahibinin hususiyetini taşımayan geleneksel anonim örüntüler olduğu, ihtilafa konu uygulamaların geleneksel sanatlarımızın replikaları olarak değerlendirilmesinin gerektiği, FSEK kapsamına korunmasının mümkün bulunmadığı gibi tasarım korumasından da yararlanamayacağı söz konusu çalışmaların özgün çalışmalar olmaması nedeniyle bunların üzerinde kimsenin inhisar hakkı kurmasının ve bunların başkaları tarafından aynen veya benzeri itibariyle kullanılması halinde haksız rekabet hükümlerine tarafların dayanmasının da söz konusu olamayacağı, kesinleşen mahkeme ilamı kapsamı ile de, cami pencerelerinde kullanılan ve geleneksel kültürün bir parçasını oluşturan desen ve süslemelerin anonim olması nedeniyle kimseye inhisarı bir hak sağlamayacağı, davacının delil tespiti yaptırmasının bizzat haksız rekabet olarak da değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle; asıl davanın, asıl davaya karşı davanın ve birleşen dava ile birleşen davaya karşı davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, asıl ve birleşen davada davacı-karşı davalı vekili ve asıl davada ve birleşen davada davalı-karşı davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; FSEK’in "Güzel Sanat Eserleri" başlıklı, 4/4. maddesinde, estetik değere sahip olması koşuluyla, süsleme sanatı ürünlerinin, güzel sanat eseri olarak korunabileceği, bir süsleme sanatı ürününün güzel sanat eseri olarak korunabilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması ve estetik değere sahip olması gerektiği, mahkemece alınan ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyeleri ile Topkapı Sarayı Müze Müdürlüğünde sanat tarihi uzmanı olarak görev yapan, işin uzmanı bilirkişiler tarafından düzenlenen ilk iki raporda davacı çalışmalarının özgünlük/hususiyet içermediği, geleneksel, anonim ürünler olduğu açıklanığı anlaşılmakla bu ürünlerin benzerlerinin davalı tarafça yapılması haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin bu davalara yönelik istinaf başvurularının reddine, asıl davaya yönelik karşı davada, davanın açıldığı 18/06/2003 tarihinden sonra, 26/08/2004 tarihinde davalı-karşı davacı ... tarafından Pencereler İçin Dekoratif Süsleme başlıklı 2004/03084-1,2,3,4,5 sayılı çoklu tasarım belgesi ile tasarım tescili başvurusunda bulunduğu, 3 ve 4 numaralı tasarımların davacı-karşı davalı tarafından açılan hükümsüzlük istemli davada, davacı tarafça tasarımların daha önce kullanıldığı, kamuya açıklandığından bahisle hükümsüzlüğüne karar verildiği, davacının tespit talebini hükümsüzlük davasındaki ürünlerine dayanarak açtığı, her ne kadar asıl davadaki tasarımların anonim ve gelenekselleşmiş ürünler olduğu tespit edilmişse de, davacı tarafça davalı aleyhinde delil tespiti yaptırılmasının ve sergide sergilenmesinin haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davalı ürünlerinin bir kısmının davacı ürünleri ile benzer olduğu, yasal yollara başvurmanın hak arama özgürlüğü çerçevesinde değerlendirileceği kanaatiyle asıl davaya yönelik karşı davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, birleşen tazminat davasına yönelik karşı davada, karşı davacılar tarafından, asıl davanın açılmasını ve müvekkilleri aleyhinde menfi propoganda yapıldığını ileri sürmüşlerse de, dava açılması yasal hakkın kullanılması mahiyetinde olduğundan, menfi propaganda yapıldığı da karşı davacılar tarafından ispatlanamadığından, birleşen davaya yönelik karşı davanın reddine karar verilmesi isabetli olduğu anlaşılmış ancak, asıl ve birleşen davalarda, reddedilen 1.000,00 TL manevi tazminat yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi gereğince "hükmedilen ücret kabul ve red edilen miktarı geçemez" hükmü gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı 1.000,00 TL olmasına rağmen 2.860,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmediğinden, karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına asıl dava yönünden; davacı ...'ın davalılar ... ve ... aleyhine açtığı davaya konu tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine, karşı dava yönünden; davalılar-karşı davacılar ... ve ...'nun davacı-karşı davalı ... aleyhine açtığı davadaki tüm taleplerinin reddine, birleşen davada; asıl dava yönünden; davacı ...'ın davalılar ... ve ... aleyhine açtığı davadaki tüm taleplerinin reddine, karşı dava yönünden; davalılar-karşı davacılar ... ve ...'nun davacı-karşı davalı ... aleyhine açtığı davaya konu tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 42,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı-karşı davada davalı-birleşen davada davacı-karşı davada davalı ...'dan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 102,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılar-karşı davada davacılar-birleşen davada davalılar-karşı davada davacılar ... ve ...'ndan alınmasına, 03/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.