Esas No: 2021/4729
Karar No: 2022/6598
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4729 Esas 2022/6598 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4729 E. , 2022/6598 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 15.12.2020 tarih ve 2020/15 E. - 2020/676 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 40.415.-TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirkette 01/03/2012 tarihinde pazarlama ve satış biriminde satış temsilcisi olarak çalışmaya başladığını, 01/10/2013 tarihli dilekçesi ile iş akdini tek taraflı olarak feshettiğini ve bir süre sonra rakip firmada aynı pozisyonda çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin iştigal konusunun plastik ham maddesini imalat ve satışı olduğunu, satış temsilcilerinin şirketin imal ettiği ürünlerle ilgili plastik sektöründeki firmalar ve müşterilerle iletişime geçerek ziyaretlerde bulunduğunu ve böylece müşteri çevresinde davacının sektördeki pazar payını ve satışlarını korumaya, arttırmaya çalıştığını, davalı ile imzalanan rekabet yasağı sözleşmesinin 3. maddesine aykırı davranıldığı ileri sürerek, 20.000.- Euro cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacının müşteri çevresi ve iş sırlarına hakim olamayacağını, tarihsiz sözleşmenin geçerli olmadığını, sadece işçi aleyhine kısıtlayıcı hükümler içerdiğini, müvekkilinin hayatını idame ettirebilmek için bildiği işi yapması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalının 01/03/2012 tarihinde davacı şirkette satış elemanı olarak işe başladığı, taraflar arasında rekabet yasağı sözleşmesi imzalandığı, davalının 01/10/2013 tarihinde işten ayrıldığı, davalının davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra 21/10/2013 tarihinde dava dışı şirkette satış elemanı olarak işe başladığı, davacı ile davalı arasında akdedilen rekabet yasağı sözleşmesi incelendiğinde, konu yönüyle davacının faaliyet alanı ile sınırlandırıldığı, yer açısından Marmara ve Ege bölgesi ile sınırlandığı, süre açısından 2 yıllık bir sürenin öngörüldüğü, davacı şirket ile davalının işe başladığı dava dışı şirketin aynı sektörde ve aynı bölgede faaliyet gösterdikleri, rekabet yasağı sözleşmesinin tarihsiz olduğu, davalının lehine yorumlanarak rekabet yasağının sözleşmenin kurulduğu anda başlayacağı düşünüldüğünde, 01/03/2012- 01/03/2014 tarihleri arasında davalının rekabet yasağına uyması gerekeceği, ancak davalının 01/10/2013 tarihinde dava dışı şirkette aynı pozisyonda belirlenen süre içerisinde işe başladığı dikkate alındığında davacı ile davalı arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin BK'nın aradığı geçerlilik şartlarını taşıdığı ve
geçerli bir sözleşme olduğu, davalının sözleşmeye aykırı olarak davacının aynı iş kolunda, aynı bölgede bir şirkette aynı pozisyonda, 2 yıl içerisinde işe başlayarak rekabet yasağını ihlal ettiği, sözleşme ile belirlenen cezai şartın fahiş olduğu, davalının sosyal ve ekonomik durumuna göre % 50 indirim uygulanarak 10.000.00 Euro’nun dava tarihinden itibaren Merkez Bankası’nın Euro cinsinden dövize belirlediği faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece verilen kararda yargılama gideri ve ücreti vekalet tayin edildikten sonra ek karar ile tavzih istemi kabul edilip, ilk karardaki hükmedilen yargılama giderlerinin değiştirilmesi 6100 sayılı HMK’na aykırı olup, 6100 sayılı HMK’nın 305. maddesinde, “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” denilmektedir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
3-Mahkemece, sözleşmede belirtilen cezai şart fahiş bulunmakla takdire göre 10.000 Euro’ya hükmedilmesine karar verilmişse de, yapılan indirim, davalının işyerindeki pozisyonu, aldığı ücret ve mali durumu dikkate alındığında yeterli değildir. Bu durumda daha düşük miktarda bir cezai şarta hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalının mahvına neden olacak nitelikte cezai şarta hükmedilmesi sebebiyle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine,
04/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.