Esas No: 2021/2347
Karar No: 2022/6618
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2347 Esas 2022/6618 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2347 E. , 2022/6618 K.Özet:
TED Ankara Koleji, \"Ankara Koleji\" markasının davalı tarafından haksız olarak tescilli edildiği gerekçesiyle dava açtı. Ancak mahkeme, davacının markaları ile davalının markaları arasında benzerlik veya karıştırılma ihtimali bulunmadığına ve davacının öncelik hakkının oluşmadığına karar verdi. Ayrıca, davacının tanınmışlık iddialarının da yerinde olmadığı belirtildi. Bu nedenle davanın reddine karar verildi. Karara karşı yapılan istinaf başvurusu da reddedildi. Kanun maddeleri olarak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 6/3, 6/4, 6/5, 6/6, 6/9 ve 25. maddeleri, Paris Sözleşmesi'nin birinci mükerrer 6. maddesi ve TRIPS'in 16. maddesi uygulandı.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28.02.2019 tarih ve 2018/118 E- 2019/76 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 31.12.2020 tarih ve 2019/734 E- 2020/1255 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, eğitim sektöründe tanınmış, ciddi, saygın ve güvenilir bir kurum olduğunu, 1931 yılında anaokulu ile eğitim faaliyetlerine başladığını, 1931, 1933 ve 1936 yıllarında ilkokul, ortaokul ve lise kısımlarını içerecek şekilde eğitim ve öğretim faaliyetlerini genişlettiğini, 1951-1952 yıllarında ise hazırlık sınıfları açmak suretiyle İngilizce eğitim ve öğretimine başladığını, 1951-1952 yıllarına kadar “Türk Maarif Cemiyeti Yenişehir Lisesi” unvanını kullanan müvekkili Vakfın, 1951-1952 sonrasında “Türk Eğitim Derneği Ankara Koleji” unvanını kullanmaya başladığını, bu isimle arasında belirli bir matufiyet ve marufiyet oluşturduğunu, müvekkili TED Ankara Koleji’nin ilk kez kendisinin ihdas edip 1987 yılından bu yana eylemli olarak kullandığı özgün dernek/vakıf unvanı ve markası olan “Ankara Koleji” ibaresinin, davalı tarafından haksız olarak tescilli marka haline getirildiğini, müvekkilinin, “Ankara Koleji” ibareli markanın SMK’nın 6/3 maddesi anlamında gerçek hak sahibi olduğunu, dava konusu “Ankara Koleji” markasının bir yandan müvekkilinin tescil başvurusunda bulunduğu markası iken, öbür taraftan okul adının/dernek/vakıf unvanının esaslı unsuru bulunduğunu, müvekkili TED Ankara Koleji’nin 6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesi anlamında da, dava konusu hükümsüzlüğe konu marka başvurularını yapan Yelcan Eğitim karşısında gerçek hak sahibi olduğunun tartışmasız ortada olduğunu, müvekkiline ait “Ankara Koleji” ibareli markaların SMK’nın 6/4, Paris Sözleşmesi’nin birinci mükerrer 6. ve TRIPS’in 16. maddeleri anlamında tanınmış bulunduklarını, davalı Yelcan AŞ’nin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, 2015/49453 sayılı “YENİ ANKARA KOLEJİ” ibareli marka ile 2015/48670 sayılı “ANKARA KOLEJİ” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 2015 yılından bu yana Ankara ili Sincan ilçesinde “Ankara Koleji” adı altında faaliyet gösterdiğini, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, davayı açmakta hukuki menfaatinin olmadığını, somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi koşullarının mevcut bulunmadığını, davacıya ait eğitim kurumlarının, sektörde ve sektörle ilgili kamuoyunda “TED Ankara Koleji” olarak değil, yalnızca “TED” ya da “TED Koleji” olarak tanınıp bilindiğini, müvekkili adına tescilli markalar ile davacının markaları ve kullandığı logolar arasında ayniyet ve benzerlik bulunmadığı gibi iltibas tehlikesinin de mevcut olmadığını, davaya konu olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/6 ve 6/4 maddesi koşullarının da gerçekleşmediğini, kötü niyet iddiasının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıya ait “Ankara Koleji” ve “Yeni Ankara Koleji” ibareli markalar ile davacı kullanımına konu “TED Ankara Koleji” ibareli marka arasında, işaret yönünden benzerlik veya karıştırılma ihtimali bulunmadığı, dolayısıyla davacının 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesine göre bir öncelik hakkının olmadığı, yine davalı markaları ile davacının vakıf unvanı arasında da benzerlik veya karıştırılma ihtimali bulunmadığı, buna göre SMK’nın 6/6 maddesi koşullarının da gerçekleşmediği, davacı yanın, hükümsüzlüğe konu “Ankara Koleji” ve “Yeni Ankara Koleji” ibareli markaları tanınmış hale getirdiğini ispat edemediği, davacının Paris Sözleşmesinin 1’inci mükerrer 6’ncı maddesi, TRIPS’in 16. maddesi, SMK 6/4 ve 6/5 maddeleri kapsamındaki tanınmışlık iddialarının yerinde olmadığı, davalıya ait 2015/49453 ve 2015/48670 sayılı markaların tescilinin, 6769 sayılı Kanun'un 6/9 maddesi anlamında kötü niyete dayandığının ispatlanamadığı, davalıya ait 2015/49453 ve 2015/48670 sayılı markaların, 6769 sayılı SMK’nın 25’inci maddesi uyarınca hükümsüz kılınma şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk
Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.