Esas No: 2021/2835
Karar No: 2022/6619
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2835 Esas 2022/6619 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2835 E. , 2022/6619 K.Özet:
Davacı, müvekkilinin \"BİM\" esas unsurlu tanınmış markalarının sahibi olduğunu ve davalı adına tescilli \"BİMSER\" markasının müvekkilinin markalarıyla benzer olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Ancak dava, 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddedilmiştir. İstinaf mahkemesi de davacının bu sürede dava açmadığını ve kötü niyet iddialarının kanıtlanamadığını belirtmiş ve kararı onamıştır. Yargıtay da bu kararı onamış ve davacının temyiz istemini reddetmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8/4. maddesi
- 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 42/1-a maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/b-1 maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1. maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 372. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 01.06.2017 tarih ve 2015/56 E. - 2017/164 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 04.02.2021 tarih ve 2020/216 E. - 2021/101 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “BİM” esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı adına tescilli 2006/38660 sayılı “BİMSER” ibareli markanın müvekkilinin önceki tarihli “BİM” esas unsurlu markalarıyla iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, davalı markasının varlığının müvekkilinin tanınmış markası bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinde belirtilen riskleri oluşturduğunu, marka tescilinin müvekkili markasının tanınmışlığından istifade etmek amacıyla kötü niyetle gerçekleştirildiğini ileri sürerek, davaya konu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının her halükarda sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, müvekkili şirketin 1990 yılında “BİMSER” unvanıyla kurulduğunu ki bu tarihin davacı şirketin kuruluş tarihinden daha önce olduğunu, kurulduğu tarihten bu yana “BİMSER” unvanıyla faaliyet gösteren müvekkili şirketin aynı unvanı adına marka olarak tescil ettirmesinin kötü niyet taşıdığından söz edilemeyeceğini ve taraf markaları arasında iltibasa sebebiyet verecek derecede bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirkete ait "BİM" markasının 15/08/2008 tarihinde tanınmış marka statüsünü kazandığı, davalı şirkete ait 2006/38660 sayılı "BİMSER" markasının ise 09/08/2006 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 38, 41 ve 42. sınıf emtialar için tescil edildiği, tanınmış marka statüsünden kaynaklı hükümsüzlük talebinin ise ancak tanınmış statüsünü kavuştuktan sonraki tarihlerde tescil başvurusu yapılan ve tescili gerçekleşen markalara karşı ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 556 sayılı KHK'da markanın hükümsüzlüğü davasının hangi süre içinde açılacağı veya ileri sürülebileceği açıkça düzenlenmemişse de, Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesi anlamında tanınmış olan markalarla ilgili hükümsüzlük davasının, tescil tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerektiği düzenlenmek suretiyle bir hak düşürücü süre öngörüldüğü, Yargıtay uygulamasında da genel olarak markanın hükümsüzlüğü davasında tescil tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin varlığının kabul edildiği, somut olayda hükümsüzlüğü talep edilen markanın 09/08/2006 tarihinde tescil edildiği, davanın ise 27/01/2015 tarihinde ikame edildiği, dolayısıyla markanın hükümsüzlüğü talebinde hak düşürücü sürenin geçtiği, 556 sayılı KHK'nın 42/1-a maddesiyle, tescilin kötü niyetli yapılması halinde açılacak hükümsüzlük davasının hak düşürücü süreye tabi olmadığı düzenlenmişse de davacı tarafça kötü niyete ispata yarar delil sunulmadığı, TPMK'nın 16/05/2008 tarih ve T/01577 sayılı kararıyla, davacıya ait “BİM” markasının mağazacılık alanında tanınmış olduğu tespit edilmiş ve marka tanınmış markalar siciline kayıt edilmişse de, kötü niyetin tespitinde önceki markadan haberdar olma veya bilebilecek durumda olmanın tek başına belirleyici nitelikte olmadığı, başvuru sırasındaki tüm faktörlerin dikkate alınması gerektiği, davalının "BİM" ibaresi ile birlikte başka yan unsurlara yer vererek marka oluşturduğu, ayrıca dava konusu markada "BİM" ibaresinin "Bilgi İşlem Merkezi" ibaresinin baş harflerinden oluşturulduğu ve davalının sunduğu hizmetin cinsini belirtmek amacıyla kullanıldığı, bu tespitlere göre, davalının davacıya ait markaların esas unsuru olan "BİM" ibaresini kötü niyetli olarak tescil ettirdiği iddiasının sübut bulduğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.