Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2376 Esas 2022/6697 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2376
Karar No: 2022/6697
Karar Tarihi: 05.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2376 Esas 2022/6697 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/2376 E.  ,  2022/6697 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) verilen 13.12.2019 tarih ve 2019/354 E- 2019/1111 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2020/421 E- 2020/1152 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; 06/07/2001 tarih ve 24474 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmelik kapsamında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bütçesine konan ödenekten ortakların mülkiyetinde uygulanmak üzere S.S.Batman-Beşiri-İnpınar T.T.K. 300 başlık damızlık sığır yetiştiriciliği projesinden yararlanan davalı ... ile müvekkili banka arasında 04/09/2006 tarihinde S.S.Batman Beşiri İnpınar T.K.K Ortaklar Mülkiyetinde Proje Uygulayan Kooperatiflerin Ortaklardan Alınan Taahhütname ve Borçlanma Sözleşmesi tanzim edildiğini, sözleşmeyi ...'nin asıl borçlu, ... ve ...'nin ise müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, ancak borçluların sorumluluklarını yerine getirmediklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydı ile 72.875,10 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili; davacı ile müvekkilleri arasında imzalanmış genel kredi sözleşmesi bulunmadığını, müvekkillerinin böyle bir kredi kullanmadıklarını, davaya konu sözleşmenin 04/09/2006 tarihli olduğu ve alacağın zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin 12. maddesinde 3 aylık bekleme süresine ilişkin hüküm bulunduğunu ve bu sürenin akabinde bütün borçların muaccel hale geleceğinin düzenlendiğini, sözleşme tarihi ve ilk ödeme vadesine göre alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu, kefalet sözleşmesinin kanuna uygun düzenlenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davanın kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 04/09/2006 tarihinde imzalandığı, davanın 2019 yılında açılmış olduğu zamanaşımını kesen bir durumun olmadığı 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi'nce; dava konusu uyuşmazlığın 26/07/2001 tarihli ve 24474 sayılı Resmi Gazetede yürürlüğe giren Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmek hükümleri uyarınca verilen krediye ilişkin olduğu, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, dava konusu 04/09/2006 tarihli ortaklar sözleşmesi uyarınca davalı ...'ne 7 yıl vadeli 23.820,00 TL kredi verildiği, sözleşmenin 16. maddesinde kredi geri ödeme planının düzenlendiği, geri ödeme tablosu uyarınca 31/08/2007 vade tarihinin ödemesiz olduğu, 31/08/2008 vade tarihinde kredi ana para ödemesi olmadığı ancak 1.191,00 TL faiz ödemesi olduğu, sözleşmenin 12. maddesinde de; borçlular, krediyle ilgili 16. maddedeki geri ödeme tablosunda belirtilen ödemesiz dönem faizi, yıllık faiz veya kredi taksitini vadesinde geri ödemeyi, faizlerden veya kredi taksitlerinden herhangi birinin vadesinde veya üç aylık bekleme süresinde ödenmemesi durumunda bütün borçların muaccel hale geleceğini ve muaccel hale gelen borçlarını da 3095 sayılı Kanuna göre belirlenen faiz oranı ve diğer masraflarla birlikte Ziraat Bankasına ödemeyi taahhüt ettiği, bu itibarla, ödemesiz dönem faizi, taksit kabul edilerek işlem yapılacağı öngörüldüğünden, dava konusu sözleşme uyarınca ödeme yapılması gereken ilk vade tarihinin sadece faiz ödemesi öngörülen 31/08/2008 tarihi olduğu ve bu tarihe eklenecek 3 aylık bekleme süresi sonunda borcun muaccel olacağı, bu durumda zamanaşımı süresinin 01/12/2008 tarihinde işlemeye başlayacağı, davaya konu sözleşme ile ilgili icra takibi yapılmadığı, dava konusu alacakla ilgili davalı tarafından davacıya herhangi bir kısmi ödeme de yapılmadığı, borcun muacceliyet tarihinden dava tarihine kadar BK'nın 132 ve 133. (TBK'nın 153 ve 154.) maddelerinde düzenlenen zamanaşımını kesen veya durduran bir durum bulunmadığı, davaya konu alacağın tabi olduğu 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 26/04/2019 tarihinde arabuluculuk bürosuna başvurulduğu ve 17/06/2019 tarihinde davanın açıldığı, bu suretle alacağın zamanaşımına uğradığı, TBK’nın 152. maddesi uyarınca buna bağlı faiz alacağının da zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla asıl borçlu davalı ... hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak diğer davalıların sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzalamış olmaları nedeniyle sorumluluklarının TBK'nın 598. maddesi uyarınca 10 yılı geçmekle kendiliğinden ortadan kalkacağı gerekçesi ile davanın reddi gerekirken, mahkemece, bu davalılar yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin yerinde görülmediği, dava şartı olan arabuluculukta, tarafların anlaşmaması halinde Bakanlık bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin re'sen yargılama gideri olarak tahsil edilmesi gerektiği halde, mahkemece, arabuluculuk ücretine ilişkin hüküm kurulmadığı gerekçesiyle davacı vekilince ileri sürülen istinaf nedenlerinin reddine, kamu düzeni yönünden re'sen 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın, davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, davalılar ... ve ... yönünden ise kanunda öngörülen yasal sorumluluk süresi dolduğundan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 05/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara