Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2066 Esas 2022/6673 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2066
Karar No: 2022/6673
Karar Tarihi: 05.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2066 Esas 2022/6673 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/2066 E.  ,  2022/6673 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20.03.2018 tarih ve 2016/266 E- 2018/62 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.12.2020 tarih ve 2019/727 E- 2020/1138 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirketin tekstil sektörüne 1985 yılında girdiğini, İstanbul, Malatya ve Şanlıurfa'da fabrikaları olduğunu, tescilli "ÖZOK" ibareli markaların bulunduğunu, davalı gerçek kişinin 2015/23459 sayılı "ÖZK" marka başvurusu yaptığını, bu başvuruya yaptıkları itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket markaları ile "ÖZK" markasının ayırt edilemeyecek kadar benzer bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlık düzeyine ulaşmış markalar olduklarını, "ÖZK" markasını bu şekilde kullanmak isteyen kişinin haksız bir yarar elde edeceğini, davaya konu markanın müvekkili şirketin seri markası olarak algılanacağını, davalı marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, 2016-M-4802 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
    İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı markaları ile davalı marka başvuru ibareleri arasında 556 sayılı KHK 8/1-b anlamında benzerlik bulunduğu, bu durumda başvuru kapsamında yer alan 35. sınıftaki "Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri" yönünden KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin oluştuğu gerekçesiyle YİDK kararının iptali talebi yönünden davanın kısmen kabulüne, YİDK'in 06/05/2016 tarih 2016-M-4802 sayılı kararının 35. Sınıfta yer alan "Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri reklamcılık pazarlama halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri büro hizmetleri sekreterlik hizmetleri gazete aboneliği düzenleme hizmetleri istatistiklerin derlenmesi büro makinalarının kiralanması hizmetleri bilgisayar veri tabanındaki bilginin sistematik hale getirilmesi telefon cevaplama hizmetleri iş yönetimi idaresi ve bu konularla ilgili danışmanılk muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri personel işe yerleştirme işe alma personel seçimi personel temini hizmetleri ithalat ihracat acente hizmetleri geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma vergi yatırma trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri açık artırmamların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri" yönünden iptaline, YİDK iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine, dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve davalı Kurum vekili istinaf etmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, taraf mesnet ve başvuru markaları incelendiğinde, "ÖZK" ibaresinin bir anlamı bulunmadığından marka işaretleri arasında anlamsal bir benzerlik olmadığı, başvurunun "Özeke" şeklinde telaffuz edileceği gözetildiğinde, işitsel bir benzerlikten de söz edilemeyeceği, taraf markalarının üç ve dört harften oluşan kısa işaretler olmaları, başvuruda yer verilen şekil unsuru ile birlikte işaretler arasındaki farklılık da gözetildiğinde, marka işaretleri arasında görsel bir benzerlik de bulunmadığı, bir bütün halinde ve tertip tarzları itibariyle değerlendirildiğinde, dava konusu başvuruya yeterli ayırt edicilik sağlandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2012/13203 Esas, 2013/10499 Karar sayılı ilamında da, "SAGRA" markası ile "SGR" markası karşılaştırılırken benzer değerlendirmeler yapılarak benzer sonuçlara ulaşıldığı, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, davacı tarafça markalarının tanınmış olduğu iddiasının ispat edilemediği, yukarıda açıklanan nedenlerle marka işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden bu iddiaya itibar da edilmediği, yine marka başvurusunun ispat edilemeyen kötü niyetli olduğu iddiası da yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20/03/2018 gün ve 2016/266 E. - 2018/62 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince YİDK iptali istemine ilişkin esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacının YİDK kararına ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Dava, davalı kurum YİDK kararının iptali, davalı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlük istemine ilişkindir.
    İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı ve davalı vekillerince istinaf istemi üzerine bölge adliye mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın gerek istinaf gerekse dosya kapsamında vermiş olduğu beyan dilekçelerinde, davaya konu davalı başvurusunun geçersiz hale geldiği, davanın konusuz kalabileceği belirtilmiş ise de nihai kararı veren Bölge Adliye Mahkemesince anılan hususa ilişkin bir araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda davacı itirazları da dikkate alınarak TPMK’ya yazılacak bir müzekkereyle davacının iddia ettiği gibi, dava konusu marka başvurusunun geçersizliğinin söz konusu olup olmadığı hususu araştırılarak, oluşacak sonuca göre, dava türü ve davanın tarafları da dikkate alınarak, hükümsüzlük davasının konusuz kalıp kalmadığı hususu değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin 2. bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının hükümsüzlük davasına ilişkin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05.10.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara