Esas No: 2021/2377
Karar No: 2022/6698
Karar Tarihi: 05.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2377 Esas 2022/6698 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2377 E. , 2022/6698 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Batman 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25.02.2020 tarih ve 2019/193 E- 2020/158 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2020/1447 E- 2020/1153 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; 06/07/2001 tarih ve 24474 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmelik kapsamında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bütçesine konan ödenekten ortakların mülkiyetinde uygulanmak üzere S.S.Batman-Beşiri-İnpınar T.T.K. 300 başlık damızlık sığır yetiştiriciliği projesinden yararlanan davalı ... ile müvekkili banka arasında 04/09/2006 tarihinde S.S.Batman Beşiri İnpınar T.K.K Ortaklar Mülkiyetinde Proje Uygulayan Kooperatiflerin Ortaklardan Alınan Taahhütname ve Borçlanma Sözleşmesi tanzim edildiğini, sözleşmeyi ...'nin asıl borçlu, ... ve ...'nin ise müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, ancak borçluların sorumluluklarını yerine getirmediklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydı ile 72.875,10-TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davacı ile müvekkilleri arasında imzalanmış genel kredi sözleşmesi bulunmadığını, müvekkillerinin böyle bir kredi kullanmadıklarını, davaya konu sözleşmenin 04/09/2006 tarihli olduğu ve alacağın zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin 12. maddesinde 3 aylık bekleme süresine ilişkin hüküm bulunduğunu ve bu sürenin akabinde bütün borçların muaccel hale geleceğinin düzenlendiğini, sözleşme tarihi ve ilk ödeme vadesine göre alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu, kefalet sözleşmesinin kanuna uygun düzenlenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davaya konu alacağın 04.09.2006 tarihli kredi sözleşmeden kaynaklandığı ve bu alacak için davacı banka tarafından davalılara yönelik Batman İcra Müdürlüğü'nün 2009/ 78 E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığı, TBK. uyarınca yapılan icra takibi alacak hakkındaki zamanaşımı süresini kesiyor ise de, hakkın kullanımının dürüstlük kuralına da uyması gerektiği ve kötüye kullanılan hakkın kanun tarafından korunmayacağı, icra takibini ilerleten en son işlemin 24.06.2009 tarihinde yapılmış olduğu ve davanın ise 17.06.2019 tarihinde 10 yıllık süre dolmadan açıldığı anlaşılıyor ise de, davacı tarafın icra takibini başlatmaktaki maksadının salt işleyen zamanaşımı süresini kesmek amacıyla kanunun kendisine tanımış olduğu hakkı kötüye kullanmak amacıyla yapıldığı zira; davacının tacir olması ve basiretli iş adamı gibi davranması gerektiği, her ne kadar itirazın iptali davası açılmamış olması genel mahkemelerde alacak davası açmaya engel değil ise de davacının yapmış olduğu takibin kötü niyetli olduğu ve alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; dava konusu uyuşmazlığın 26/07/2001 tarihli ve 24474 sayılı Resmi Gazetede yürürlüğe giren Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmek hükümleri uyarınca verilen krediye ilişkin olduğu, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu,dava konusu 04/09/2006 tarihli ortaklar sözleşmesi uyarınca davalı ...'ye 7 yıl vadeli 23.820,00 TL kredi verildiği, sözleşmenin 16. maddesinde kredi geri ödeme planının düzenlendiği, geri ödeme tablosu uyarınca 31/08/2007 vade tarihinin ödemesiz olduğu, 31/08/2008 vade tarihinde kredi ana para ödemesi olmadığı ancak 1.191,00 TL faiz ödemesi olduğu, sözleşmenin 12. maddesinde de; borçlular, krediyle ilgili 16. maddedeki geri ödeme tablosunda belirtilen ödemesiz dönem faizi, yıllık faiz veya kredi taksitini vadesinde geri ödemeyi, faizlerden veya kredi taksitlerinden herhangi birinin vadesinde veya üç aylık bekleme süresinde ödenmemesi durumunda bütün borçların muaccel hale geleceğini ve muaccel hale gelen borçlarını da 3095 sayılı Kanuna göre belirlenen faiz oranı ve diğer masraflarla birlikte Ziraat Bankasına ödemeyi taahhüt ettiği, bu itibarla, ödemesiz dönem faizi, taksit kabul edilerek işlem yapılacağı öngörüldüğünden, dava konusu sözleşme uyarınca ödeme yapılması gereken ilk vade tarihinin sadece faiz ödemesi öngörülen 31/08/2008 tarihi olduğu ve bu tarihe eklenecek 3 aylık bekleme süresi sonunda borcun muaccel olacağı, bu durumda zamanaşımı süresinin 01/12/2008 tarihinde işlemeye başlayacağı, dava konusu alacak için ilamsız icra takibi yapılmış ise de, davacı vekilince süresi içerisinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunmadığından ve 1 yıllık süre geçtiğinden davacının yapmış olduğu icra takibi düşmüş olup yapılan icra takibinin somut olayda zamanaşımını kesen bir etkisi bulunmadığı, borcun muacceliyet tarihinden dava tarihine kadar BK'nın 132 ve 133. (TBK'nın 153 ve 154.) maddelerinde düzenlenen zamanaşımını kesen veya durduran bir durum bulunmadığı, davaya konu alacağın tabi olduğu 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 24/04/2019 tarihinde arabuluculuk bürosuna başvurulduğu ve 17/06/2019 tarihinde davanın açıldığı, bu suretle alacağın zamanaşımına uğradığı, TBK’nın 152. maddesi uyarınca buna bağlı faiz alacağının da zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla asıl borçlu davalı ... hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak diğer davalıların sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzalamış olmaları nedeniyle sorumluluklarının TBK'nın 598. maddesi uyarınca 10 yılı geçmekle kendiliğinden ortadan kalkacağı gerekçesi ile davanın reddi gerekirken, mahkemece, bu davalılar yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin yerinde görülmediği, dava şartı olan arabuluculukta, tarafların anlaşmaması halinde Bakanlık bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin re'sen yargılama gideri olarak tahsil edilmesi gerektiği halde, mahkemece, arabuluculuk ücretine ilişkin hüküm kurulmadığı gerekçesiyle davacı vekilince ileri sürülen istinaf nedenlerinin reddine, kamu düzeni yönünden re'sen 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın, davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, davalılar ... ve ... yönünden ise kanunda öngörülen yasal sorumluluk süresi dolduğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve davalı kefiller yönünden verilen kararda bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davalılara kullandırılan kredinin tahsili talebidir. Bölge adliye mahkemesince asıl borçlu hakkında yapılan icra takibinin zamanaşımını kesmediği, icra takibinin kötüniyetli yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Zamanaşımı süresi içinde alacaklı istemde bulunmazsa, alacağın dayalı olduğu maddi hak sona ermemekte, sadece alacağı talep etme hakkı düşmektedir. Zamanaşımı süresi kesildiği takdirde, kesilmiş olduğu tarihten itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımını kesen nedenler, 818 sayılı mülga BK 133. maddede (TBK 154. madde) sınırlı sayıda belirtilmiştir. Mülga BK 133. maddesi (TBK 154. madde) uyarınca, alacaklı icra takibinde bulunmuşsa zamanaşımı süresi kesilir.
Somut olayda davacı, dava konusu 04.09.2006 tarihli ortaklar sözleşmesine dayanarak 29.05.2009 tarihinde icra takibi başlatmış olup 6098 sayılı TBK'nın 154/2 (818 sayılı BK'nın 133/2.) maddesi uyarınca zamanaşımı kesilmiştir. Davacı banka vekili icra takip dosyasında en son 18.06.2009 tarihinde işlem yapmıştır. TBK 157. maddesi uyarınca zamanaşımı, icra takibiyle kesilmişse, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı için davacı-alacaklı tarafında icra dosyasında yapılan en son işlem tarihi olan 18.06.2009 tarihinde zamanaşımı kesilerek yeniden işlemeye başladığından arabulucuya başvurma tarihi olan 24.04.2019 dan sonra 17.06.2019 tarihinde temel ilişkiye dayalı olarak açılan alacak davasında 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Bu durumda mahkemece işin esasına girilip ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde asıl borçlu yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.