Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2782 Esas 2022/6747 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2782
Karar No: 2022/6747
Karar Tarihi: 06.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2782 Esas 2022/6747 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir dava sonucunda, davacı şirketin ortağı olan müvekkili davalı şirketin diğer ortakları tarafından görüşünün alınmadan keyfi davranış sergilediği ve kar paylarını ödemediği iddiasıyla şirketin feshine karar verilmesi talep edilmişti. Ancak yargılama sonucunda, TTK'nın 636 ve devamı maddeleri uyarınca şirketin feshi yerine davacı ortağın şirket ortaklığından çıkarılması ve davalı şirketten ödenmeyen hakiki sermaye bedelinin tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildi. Birleşen davada ise kanuni zorunluluk olmadan davacının ortaklıktan çıkarılmasının mümkün olmadığına hükmedilerek davanın reddine karar verildi. Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş ancak bütün temyiz itirazları reddedilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır: TTK'nın 523/1. maddesinin 4. bendi ve 636 ve devamı maddeleri.
11. Hukuk Dairesi         2021/2782 E.  ,  2022/6747 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
    BİRLEŞEN DAVA : KUMLUCA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NİN 2008/501 ESAS

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 11.12.2020 tarih ve 2015/265 E. - 2020/299 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı-birleşen dava davalısı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortaklarından olduğunu, diğer ortakların müvekkilinin şirket ile ilgili olan faaliyetlerini engellediklerini, şirket idaresinde müvekkilinin görüşünü almadıklarını ve keyfi davrandıklarını, 2005-2006 ve 2007 yılı kar paylarını ödemediklerini, müvekkilini şirket ortaklığından çıkardıklarını ve dava açtıklarını, şirketin kötü yönetildiğini ileri sürerek şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı-birleşen dava davacısı vekili, davacının şirket işleri ile ilgilenmediğini, iddia ettiği yılların kar paylarını talep etmediğini, 2008 yılı karından davacıya düşen kısmın davacının borçlu olduğu icra dosyasına gönderildiğini savunarak davanın reddini istemiş, birleşen davasında da TTK'nın 522. maddesine göre alacaklının şirketin fesihinin talep hakkının bulunduğunu, aynı yasanın 523/4. maddesi gereğince maddede belirtilen koşullar sağlanarak davalının ortaklıktan çıkarılmasına 04.04.2012 tarihinde karar verildiğini ileri sürerek davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalı şirkete 10.000.-TL sermaye taahhüdünde bulunduğu ve bu sermaye tutarını davalı şirkete ödediği, davacının 2008 yılı şirket öz sermayesine göre, birikmiş 22.006,48 TL şirket karından 1/3 hissesine göre 7.335,49 TL şirket karı alacağı olduğu, davacıya ait hakiki sermaya değerinin, 10.000+7.335,49 =17.335,49 TL olduğu, ilgili icra dosyası tetkik edildiğinde davalı şirketin davacının şirketteki kar payına mahsuben toplam 883,66 TL ödeme yapıldığı, diğer tahsilat makbuzları tetkik edildiğinde davalı şirket tarafından yapılan ödeme olmadığı gibi kar payına mahsuben ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama ihtiva eden ödeme de olmadığı, davalı şirketin bakiye kalan 16.451,83 TL hakiki sermaye bedelini davacıya ödemediği, birleşen davada davacı şirket, davalı ortağın payına haciz konulması üzerine şirketin feshini önlemek için hissedarın şirket ortaklığından çıkarılması ve bu yönde dava açılması için karar alındığını ileri sürerek davalının şirket ortaklığından çıkarılmasını talep etmiş ise de, olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK'nın 523/1. maddesinin 4. bendinde, infisahın tescilinden önce esas sermayenin ekseriyetini temsil eden ortakların sayı itibariyle ekseriyeti, aleyhinde takibat yapılan ortağın koymuş olduğu sermayenin hakiki bedelini alarak şirketten çıkarılmasına karar verebileceği ancak somut olayda kanuni zorunluluk tatbik edilmeksizin davacının ortaklıktan çıkarılmasını istemesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacıya kar payının ödenmediği sabit olmakla birlikte asıl dava yönünden ise T.T.K. 636 ve devamı maddeleri ile öngörülen haklı sebeplerin oluştuğu ancak şirketin feshi yerine alternatif çözüme hükmedilmesinin daha rasyonel olacağına kanaat getiridiği, T.T.K. 636/3. maddesi gereğince şirketin feshi yerine davacı ortağın şirket ortaklığından çıkarılarak davacı ortağın ödenmeyen 16.451,83 TL, hakiki sermaye bedelinin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl dava yönünden açılan davanın kabulü ile; T.T.K. 636/3. maddesi gereğince şirketin feshi yerine davacı ortağın şirket ortaklığından çıkarılarak davacı ortağın ödenmeyen 16.451,83 TL, hakiki sermaye bedelinin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine, birleşen dava yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir
    Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına , delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve temyiz sebepleri yönünden yapılan incelemeye göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 06/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara