Esas No: 2022/5557
Karar No: 2022/6745
Karar Tarihi: 06.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/5557 Esas 2022/6745 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/5557 E. , 2022/6745 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.06.2020 tarih ve 2019/606 E. - 2020/302 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 20.10.2020 tarih ve 2020/886 E. - 2020/1285 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 12/04/2017 tarihinde ortak olduğu davalı şirketin finans danışmanlığı üzerine faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin Almanya' da ikamet ettiğini, bu şirkete davalı diğer ortağın oğlunun vermiş olduğu güvence ile ortak olduğunu, şirketin faal olarak iş yapmadığını, şirketin bazı ceza soruşturmalarına konu olabileceğini ve biriken yüklü vergi borcu bulunduğunu öğrendiğini, müvekkilinin ortak olduktan sonra şirketin yönetimi için hiç bir işlem yapılmadığını, 20/09/2019 tarihi itibariyle 52.894,00TL vergi borcu ve 15.479,00TL faizinin biriktiğini, müdür olarak atanan ...'ın şirket yönetimiyle ilgili hiçbir iş yapmadığını, şirketin ticaret sicilindeki adresinde dahi bulunmadığını, ticari faaliyete son verildiğini, ortada faal bir şirket olmadığını, şirket nedeniyle mağdur olmuş veya olabilecek kişilerin her an taraflarına ticareti terk suçundan takibe geçebileceğini, ayrıca gün geçtikçe artan vergi borcunun mevcut olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalı şirketin ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacının ayrılma akçesi talep etmeksizin haklı sebeple ortaklıktan çıkmasına karar verilmesi için eldeki davanın açıldığı, davalı şirket ortaklarının davacı ile davalı ... olmak üzere 2 kişiden oluştuğu, şirketi temsile yetkili müdürün davalı ... olduğu, davacı tarafından ortaklıktan haklı sebeple çıkmasına delil olarak gösterilen icra ve ceza dava dosyalarında davacı veya davalıların taraf olmadığı, hakkında icra takibi ve ceza yargılaması yapılan...'un, davalı ...'in oğlu olduğu anlaşılmakta ise de...'un davalı şirketteki ortaklıktan ve müdürlük görevinden 08/12/2016 tarihi itibariyle ayrıldığı, davacının ise 2017 yılında şirket ortağı olduğu, yine davalı...'un ceza yargılamasına konu eylemlerinde davalı şirketin adının geçmediğinin anlaşıldığı, her ne kadar dosya içerinde bulunan bilirkişi raporunda şirketin 2017 yılı sonundan itibaren aktif ticaret hayatına devam etmediği ve şirketin parası olduğu halde vergi borçları ödenmeyerek şirketin 16.771,06TL gecikme zammı zararına uğratıldığı ve kötü yönetildiği belirtilmiş ise de davacının şirkete 2017 yılı dördüncü ayında ortak olması karşısında sadece bu tespitin şirketin kötü yönetildiğini göstermeyeceği, bilirkişi delilinin takdiri delillerden olduğu, sonuç olarak şirket ana sözleşmesinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin düzenleme bulunmadığı, bilirkişi raporuna göre şirketin parası olduğu halde vergi borcunun süresinde ödenmemesi sebebiyle gecikme zammı tahakkukuna sebebiyet verilmiş ise de şirketin hali hazırda öz sermayesini koruduğu ve bu hususun tek başına şirketin kötü yönetildiği sonucunu göstermeyeceği, bu itibarla davacı bakımından Türk Ticaret Kanunu'nun 638'inci maddesinin 2'inci fıkrası çerçevesinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin haklı sebebin oluştuğu iddialarının ispatlanamadığı kanaatine varılarak davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği, şirketten çıkmaya izin verilmesi talepli davada husumetin münhasıran şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ortaklara husumet yöneltilemeyeceği, davalı ortak Saadettin aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti olmadığından reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacının Almanya'da ikamet edip, şirketin Samsun'da bulunmasının TTK'nın 638. maddesi gereğince haklı sebep teşkil etmeyeceği, şirketin kuruluş tarihi, davacının şirketteki payları devir aldığı tarih ve dava tarihi göz önüne alındığında, TTK'nın 638. maddesindeki haklı nedenlerin oluşmadığı anlaşılmakla, mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.