Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/696 Esas 2022/6724 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/696
Karar No: 2022/6724
Karar Tarihi: 06.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/696 Esas 2022/6724 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/696 E.  ,  2022/6724 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16.HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01.06.2017 tarih ve 2014/1523 E- 2017/695 K. sayılı kararın davalı ... vekili ve davacı temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kısmen kabul-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 09.11.2020 tarih ve 2017/6083 E- 2020/1866 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 04.10.202 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı ...... vekili Av. ....dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirket borçlandırmaya yetkisi olmayan davalılardan ... tarafından keşide edilen 25/05/2012 tanzim, 23/12/2012 vade tarihli, 300.000,00 TL bedelli bonoyu imzalayarak diğer davalı ...'e verdiğini, verilen bonoya ilişkin davalı takip alacaklı tarafından İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğü'nün 2014/15838 esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine takibe geçildiğini, müvekkili şirket borçlandırmaya yetkili olmayan takibe konu edilen senedin sahte olması ve müvekkil şirketin davalı takip alacaklısına böyle bir borcunun bulunmadığını beyan ederek ileri sürerek, takip alacaklısı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senedin sahte olduğunun ve hiçbir işleme esas alınmamasının tespitine karar verilmesini, kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderler ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, uyuşmazlığa konu alacak miktarının 23/05/2014 takip tarihi itibari ile 238.053,42 TL olduğunu, talep konusu alacakları tam olarak belirlenebilirken kısmi davaya başvurulmasının hukuken mümkün olmadığını, harca esas değeri 5.000.-TL olarak gösterildiğini, İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğü'nün 2014/15838 esas sayılı dosyasında başlatılan takip tutarının 200.000,00 TL tutarlı olduğunu, dosyanın geçerli bir itiraz bulunmaması sebebiyle kesinleşmiş bir takip dosyası olduğunu, 08/07/2014 tarih
    2012/260 esas sayılı karar ile müvekkilinin yokluğunda hiçbir belgeye dayanmadan ihtiyati tedbir kararı verildiğini, kısmi dava açılmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, davacının talep sonucunun belirlenebilir olduğu durumlarda kısmi dava açmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkili ...'nun davaya konu edilen senette borçlu bulunduğunu, borçlu olduğundan müvekkiline bir tespit ya da alacak davası açmanın hukuken mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, davacının yetkisiz kişi tarafından tanzim edilen bu bono nedeniyle davalı ...’e borçlu olmadığı gerekçesiyle, davanın davalı ... yönünden kabulüne, davacının, İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2014/15838 esas sayılı takibe konu 300.000 TL bedelli, 23.05.2012 keşide tarihli, 31.12.2012 vade tarihli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davacının, davalı aleyhine talep ettiği kötü niyet tazminatı talebinin reddine, davacının ...’ya açtığı davanın ise, pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı temsilcisinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın davalı ... yönünden kabulüne, davacının İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2014/15838 esas sayılı takibe konu 300.000 TL bedelli, 23.05.2012 keşide tarihli, 31.12.2012 vade tarihli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, İstanbul 6. İcra Müdürlüğü'nün 2014/15838 Esas sayılı dosyasında 25/08/2014 tarihinde ödenen 101.879,40 TL, 31/10/2014 tarihinde ödenen 44.747,58 TL, 17/10/2014 tarihinde 3.484,65 TL olmak üzere toplam 163.522,71 TL ödemenin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ...'den tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Kararı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    (1) İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    (2) Dava, bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
    2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesine göre, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Bu hüküm uyarınca davacı takip borçlusu lehine tazminata hükmolunabilmesi, menfi tespit davasına konu takibin haksız ve kötü niyetli olarak başlatılmasına bağlıdır.
    Somut uyuşmazlıkta takibin haksız olduğu anlaşılmış ise de; davacı şirketin hakim hissedarı olan dava dışı ...’nun kardeşi olan davalı ..., davacı şirketin bir dönem yönetim kurulu üyesi ve yine şirketin döviz bürosunda uzun süre çalışanı olup, davalı ...’in dava konusu bonoyu ...’dan davacı şirketin aleyhine bir borç yaratmak kastı ile bilerek aldığı ispat edilebilmiş değildir. İlk derece mahkemesince bu husus gözetilmeden davacı yararına kötü niyetli takip tazminatına hükmolunması yerinde olmamış, davalı ... vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı ... Sözer'e verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara