Esas No: 2021/2671
Karar No: 2022/6791
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2671 Esas 2022/6791 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2671 E. , 2022/6791 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.03.2019 tarih ve 2018/226 E.- 2019/100 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.12.2020 tarih ve 2019/829 E.- 2020/1217 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 06.03.2017 tarihinde gerçekleştirdiği 7, 9, 12, 17, 19, 35, 36, 37 ve 40. sınıf hizmetleri içeren "YÜCEL BORU" ibareli 2017/19645 sayılı marka tescil başvurusunun Markalar Dairesi tarafından dava dışı firmalara ait "YÜCEL ve YÜCEL+Şekil" ibareli, 2001/12568, 2001/13133, 2007/02256, 2008/02386, 2016/100118, 96258, 117976, 205323 sayılı markalar mesnet alınarak 6769 sayılı SMK'nın 5/1/-ç maddesi uyarınca re'sen reddedildiğini, başvurunun reddi kararının kaldırılması istemiyle yapılan itirazın YİDK'nın 2018/M-3238 sayılı kararı ile kısmen reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira redde mesnet alınan markalar ile başvuru konusu işaret arasında bir benzerlik veya iltibas bulunmadığını, müvekkilinin markasının yeterince ayırt edici olduğunu, re'sen ret için gerekli aralarında aynı tür olma ve ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunma şartlarının bulunmadığını, bu sebeple başvurunun SMK'nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddinin mümkün bulunmadığını ileri sürerek başvurularının reddine dair YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, başvuru konusu "YÜCEL BORU" ibareli işaretle redde mesnet alınan "YÜCEL, YÜCEL+ŞEKİL" ibareli markaların aynı tür ürün ve hizmetleri içerdiklerini, markalar ve başvuru konusu işaretin görsel, sescil ve anlamsal olarak bütünü itibari ile bıraktığı izlenimin ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede benzer olduklarını, bunun ilk bakışta net ve açık olarak görüldüğünü, çünkü başvuru ile redde mesnet markanın "YÜCEL" ibare ve biçimi itibariyle dikkat çekici seviyede benzer olduklarını, 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-ç maddesi koşullarının oluştuğunu, başvuru ve markalarda yer alan diğer unsurların kapsamlarında yer alan ürün ve hizmetler için iki işareti ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan çıkarmadığını, davacı başvurusunun konusu olan işaretin mutlak ret nedeninden etkilenmeksizin tescilinin mümkün olmadığını, kararın hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, redde mesnet bir kısım markalarda mal ve hizmetlerin birebir örtüştüğü bu yüzden başvuru konusu markaya ait ibare ile redde mesnet bu markalara ait ibarelerin karşılaştırılmasının gerektiği ve karşılaştırma yapıldığında, başvuru konusu işaret ile redde mesnet markanın ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, zira başvuru konusu işaretin özgün bir yazım biçimiyle başka bir kelimeyi de içerecek biçimde düzenlendiği, bu haliyle başvuru konusu işaret ile redde mesnet markaların bağımsız olarak tamamen ayrı bir ayırt edicilik taşıdığı, başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında YÜCEL ibaresinin ortaklığından kaynaklı sescil ve (varsa) anlamsal bir benzerlik olmasına rağmen, içerdikleri diğer biçim, kelime ve yazım şekli itibariyle görsel olarak birbirlerinden önemli derecede farklı oldukları, bu sayede ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten uzaklaştıkları, ayrı işaretler olarak ortalama tüketiciler ve yararlanıcılar tarafından anlaşılabilir hâle geldikleri, zira yazım ve düzenleme biçiminin daha ön planda olduğu, özellikle, bu farklılıkların başvuru konusu işareti, redde mesnet markalardan farklılaştırdığı, hiç bir araştırma ve her hangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net biçimde aralarında iltibasın ortaya çıkmasının kesin olarak öngörülebilir olduğunun söylenemeyeceği, bu sebeple başvurunun ilâna çıkarılmasının ve redde mesnet marka sahibinin itirazına açılmasının makûl ve zorunlu olduğu, 6769 sayılı SMK'nın 5/1-ç maddesi uyarınca bir ret kararı verilebilmek için önemli olanın herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeyecek derecede işaret ve redde mesnet markanın ve kapsamlarındaki ürün ve hizmetlerin benzer ve aynı türden sayılması gerektiği, oysa yargılama konusu olayda bu hâlin bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce, ilk derece mahkemesince red kararına dayanak markaların tümü ile davacının başvurusuna konu marka arasında 6769 sayılı SMK'nın 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik olmadığı yönünde hüküm kurulmasının yerinde bulunmadığı, dava konusu başvuru ile redde mesnet alınan 2008/02386, 117976 ve 205323 sayılı markalar arasında 6769 sayılı SMK'nın 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik olduğu bu yönü ile mahkeme kararının yerinde olmadığı, ancak davacının başvurusuna konu ibare ile davalı tarafından mesnet alınan 2007/02256 sayılı "Yücel" + Şekil, 2016/100118 sayılı "Yücel" + Şekil, 96258 sayılı "Yücel" + Şekil ibareli markalar arasında SMK'nın 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulü ile Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK'nın 2018-M-3238 sayılı kararının; 7.1. sınıf; Ahşap, metal, cam ve plastik malzemelerin ve madenlerin işlenmesi, bunlara şekil verilmesi için makineler, takım tezgahları ve bu amaçla kullanılan endüstriyel robotlar, üç boyutlu yazıcılar 7.3. sınıf; kaldırma, taşıma ve iletme makineleri: yürüyen merdivenler, vinçler, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar. 7.4. sınıf; tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar, içecek yapım ve işleme makineleri. 7.15. sınıf; zemin halı veya döşeme temizleme amaçlı elektrikli makineler, 19. sınıftaki emtianın tümü, 35.5. Alt grubundaki emtianın tamamı, 36.4. sınıf, Gümrük Müşavirliği Hizmetleri ve 40. sınıfın tamamı bakımından iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve davalı TPMK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK 5/1-ç maddesi uyarınca başvurunun mutlak nedenle reddine ilişkin TPMK, YİDK kararlarının iptali istemine ilişkindir.
6769 sayılı SMK'nın 5/1-ç maddesi (556 s. Marka KHK'nın 7/1-b) uyarınca marka başvurusunun TPMK tarafından mutlak sebeple reddedilebilmesi için daha önceden başkası adına var olan marka ile aynı veya bu markaya ilk bakışta fark edilemeyecek kadar benzer bir ayırt edici işaret olması ve aynı zamanda tescil kapsamlarının da aynı olması gerekir. Bu şekilde bir karşılaştırmada, markalarda yer alan ayırt edicilik özelliği olmayan sıradan işaretler ile tanımlayıcı ibareler dikkate alınmaz. Davacı başvurusu “ Yücel Boru” markasındaki “Boru” ibaresi ayırdedici nitelikte olup, başvuru konusu işaretin özgün bir yazım biçimiyle başka bir kelimeyi de içerecek biçimde düzenlendiği, bu haliyle başvuru konusu işaret ile redde mesnet markaların bağımsız olarak ayrı bir ayırt edicilik taşıdığı, başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında YÜCEL ibaresinin ortaklığından kaynaklı sescil ve (varsa) anlamsal bir benzerlik olmasına rağmen, içerdikleri diğer biçim, kelime ve yazım şekli itibariyle görsel olarak birbirlerinden önemli derecede farklı oldukları, bu sayede ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten uzaklaştıkları, ayrı işaretler olarak ortalama tüketiciler ve yararlanıcılar tarafından anlaşılabilir hâle geldikleri, zira yazım ve düzenleme biçiminin daha ön planda olduğu, özellikle, bu farklılıkların başvuru konusu işareti, redde mesnet markalardan farklılaştırdığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10.10.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.