Esas No: 2021/5565
Karar No: 2022/6844
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/5565 Esas 2022/6844 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/5565 E. , 2022/6844 K.Özet:
Davacı vekili, müvekkilinin vefatından sonra bankaya gerçeğe aykırı düzenlenmiş belgelerle aylıkların gönderildiğini ve davalı bankaya icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, takibin iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise alacağın zamanaşımına uğradığını ve ödeme yaparken hak sahibinin oğluna vekalet verildiğini savunmuştur. Mahkeme, davacının kısmen haklı olduğunu ve davalının belirli yıllara ilişkin ödediği tutarın talep edilebileceğini belirterek, itirazın işlemiş faiz yönünden iptaline karar vermiştir. Ancak mahkeme, sözleşmede temerrüde ilişkin bir düzenleme olup olmadığını incelemediği için kararı bozulmuştur. Ayrıca, davalı banka harçtan muaf değildir ve davalının sair temyiz itirazları incelenmemiştir. Kanun maddeleri olarak; 4603 sayılı Kanun, 4684 sayılı Kanunun geçici 4. maddesi ve İcra İflas Kanununun 141. maddesi belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 02.03.2021 tarih ve 2020/247 E. - 2021/242 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı kurumdan dul aylığı almakta olan Huriye Köse'nin 04.02.1996 tarihindeki ölümünden sonra, dava dışı 3. kişi tarafından vekaletname ile gerçeğe aykırı düzenlenmiş yoklama belgeleri ve sahte sağ belgeleri davalı bankaya ibraz edilmek suretiyle aylıkların gönderildiği hesaptan faiz hariç 25.159,41 TL tahsil edildiğini, davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, 1996 yılında müteveffa ... maaşını kendisi çektiğinden yoklama belgesi alma zorunluluğunun olmadığı, 2001 yılına ait yoklama belgesinin de bulunduğunu, davalının yoklama belgesi dışında muhtarlık tarafından tanzim edilen sağ belgesi ile ödeme yaptığını, hak sahibinin ölümünden sonra bu durumun anlaşılmaması davacının kusurundan kaynaklandığını, bu hususta davalıya kusur atfedilemeyeceğini, takip öncesi talep edilen faizin haksız olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı banka tarafından hak sahibinin davalı banka nezdinde tanımlı hesabına 01.05.1996 tarihinden 02.11.2005 tarihine kadar toplam 24.985,48 TL tutarında maaş ödemesi yapıldığı, söz konusu maaş tutarlarının hak sahibinin oğlu... tarafından vekaletname ile hesaptan çekildiği, davalı banka tarafından tarafından yoklama belgesi alınması gerektiği halde alınmadığı yıllar olduğu, bu yıllara ilişkin ödenen tutarın davalıdan talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın 6.556,12 TL asıl alacak 18.008,17 TL işlemiş faiz yönünden iptaline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İcra takibinin tarihi itibariyle zamanaşımı gerçekleşmediğinden davalı vekilinin zamanaşımına yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, davalı bankanın ölmüş olan hak sahibine taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak, ölümden sonra ödediği maaşların tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi gözetilerek, sözleşmede temerrüde ilişkin bir düzenleme olup olmadığı denetlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de 4603 sayılı Kanunda Ziraat Bankası A.Ş, Halk Bankası A.Ş, Tasfiye Halinde Emlak Bankası A.Ş aleyhine açılan davalar bakımından harç muafiyeti getirildiğine ilişkin düzenleme bulunmadığı, 4603 sayılı Kanun'un 4684 sayılı Kanunla değişik geçici 4. maddesinin 2. fıkrasında getirilen harç muafiyetinin adı geçen bankalarca kredi alacaklarının tahsili amacı ile yeniden yapılandırma süreci içerisinde açılmış ve açılacak dava veya takiplerle ilgili olup, davada davalı konumunda bulunan Ziraat Bankası A.Ş'nin sözü geçen yasa hükmündeki muafiyetten yararlanamayacağı gözetilmeden mahkemece hüküm fıkrasında davalı bankanın harçtan muaf olduğu yönünde hüküm kurulması da isabetli görülmemiştir.
4- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin zamanaşımına yönelik temyiz itirazının reddine, (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 11/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.