Esas No: 2021/2638
Karar No: 2022/6888
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2638 Esas 2022/6888 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2638 E. , 2022/6888 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.11.2018 tarih ve 2018/309 E- 2018/1051 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 23.11.2020 tarih ve 2019/437 E- 2020/1006 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin 2 ortağından biri olduğunu ve şirketin ana sözleşmesine göre oluşturulmuş yönetim kurulunun da davalı şirketin ortaklarından oluştuğunu, müvekkilinin 05.12.2017 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmesi üzerine şirketin diğer ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan ...'un 02.04.2018 tarihinde tek başına yönetim kurulu toplantısı yapmak ve TTK’nın 363. maddesi hükmünü gerekçe göstermek suretiyle ...’ı ilk genel kurul toplantısına kadar yönetim kurulu üyesi olarak atadığını, bu şekilde oluşturulan yönetim kurulunun 03.04.2018 tarihinde aldığı kararla şirket genel kurulunu toplantıya çağırdığını, anılan kararların ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini ancak 2 kişilik yönetim kurulunun istifa nedeniyle tek kişiye düştüğü bu durumda TTK’nın 363. maddesi hükmünün uygulama kabiliyeti bulamayacağını zira bu halde dahi yönetim kurulunun üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanması gerektiğini, anılan kararların yok hükmünde olduğunu ileri sürerek, anılan yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ile ticaret sicilinden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile, davalı şirketin 02.04.2018 tarihli yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin 03.04.2018 tarihli yönetim kurulu kararı hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, TTK’nın 363. maddesi hükmüne göre, anonim şirket yönetim kurulunun, herhangi bir sebeple bir yönetim kurulu üyeliğinin boşalması halinde kanuni şartları haiz birini geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip, ilk genel kurulun onayına sunma yetkisi bulunduğu ancak yönetim kurulunun bu yönde karar alabilmesi için kurul olarak karar alabilme yeteneğinin kaybolmamış olması gerektiği, kurul olarak karar alınabilmesi için gerekli toplantı ve karar nisabı sağlanamıyorsa boşalan yönetim kurulu üyeliklerinin ancak genel kurulca tamamlanabileceği, somut olayda, 2 kişilik yönetim kurulunun davacının istifasıyla tek kişiye düştüğü ve TTK’nın 390. maddesine göre, kurul olarak karar alabilme yeteneğini kaybettiği, bu nedenle dava dışı ...’ın ilk genel kurula kadar yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına ilişkin 02.04.2018 tarihli yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu, nitekim mahkemece, bu gerekçeyle anılan yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verildiği ve kararın istinaf edilmeyerek kesinleştiği, istinafa getirilen uyuşmazlığın yönetim kurulu başkanı olan ...'un, ana sözleşme, genel kurul ve yönetim kurulu kararları kapsamında genel kurula çağrı kararı alıp alamayacağına ilişkin olduğu, TTK'nın 375/1-f maddesiyle, genel kurul toplantılarının hazırlanmasının yönetim kurulunun devredemeyeceği yetkiler arasında sayıldığı, bu nedenle genel kurulun toplantıya çağrılması görevinin bizzat yönetim kurulu tarafından ifa edilmesi gerektiği, bu görevin 3. kişilere devredilemeyeceği, bu nedenle her ne kadar şirketin 07/04/2016 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararla, adı geçen ortak şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkili kılınmışsa da bu durumun adı geçen ortağa genel kurulu tek başına toplantıya çağırma yetkisi vermeyeceği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi hükmünün “davalı şirket yönetim kurulunun 02.04.2018 tarih ve 2018/01 sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine" ilişkin kısmı kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının "genel kurula çağrı kararının yok hükmünde olduğunun tespiti talebinin reddine" ilişkin kısmının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle, davalı şirketin 2017 yılı olağan genel kurul toplantısının 27/04/2018 tarihinde yapılmasına ilişkin 03/04/2018 tarihli yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 11/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.