Esas No: 2021/3105
Karar No: 2022/6871
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3105 Esas 2022/6871 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3105 E. , 2022/6871 K.Özet:
Davacı, davalı bankadan çekilen krediye kefil olduğunu ve bu kredi için imzalattırılan senedin geçersiz olduğunu iddia ederek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar vermiş ve davalı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilirken, davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve davacının davalıya borçlu olmadığı tespit edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, yapılan incelemeler sonucunda usul ve yasaya uygun bulduğu kararı onamıştır. HMK'nın 369/1 ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenler olmadığından, kararın bir örneği İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir. Kararda AAÜT 13. madde uyarınca vekalet ücretine nispi olarak tayin edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise HMK'nın 353/1-b-1, 355, 369/1 ve 371'dir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.09.2018 tarih ve 2018/162 E. - 2018/1148 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne-esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 28.01.2021 tarih ve 2019/395 E. - 2021/100 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilin 19/10/2012 tarihinde dava dışı ...'in davalı bankadan çektiği krediye kefil olduğunu ve kredinin teminatı olarak dava konusu 390.000,00 TL tutarında senedin imzalattırıldığını, kefalet için yürürlükte bulunan mevzuat gereği eş rızası alınmadığını, kefalet sözleşmesinin geçersizliği yönünde dava açıldığını ve Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/1206 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılamada kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğuna karar verildiğini, bu hususun Yargıtay tarafından da onaylandığını, karar gerekçesinde sözleşmenin teminatı olarak verilen senedinde geçersiz olduğunun mahkeme ilamında yazıldığını, söz konusu senedin geçersizliğine karar verilen kredi sözleşmesi için imzalandığını, bu nedenle dava konusu senet dolayısıyla davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davada hukuki yararı bulunmadığını, zira Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında kredideki kefalet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, dava konusu senedin görüldüğünde ödenecek senet olduğunu, kanunda öngörülen sürelerin geçerek zamanaşımına uğradığını, bu nedenle kambiyo senedi vasfını yitirdiğini, davacı aleyhine başlatılmış bir takip bulunmadığını, davacının bankaya başvurmak suretiyle senet ile ilgili sorumluluğunun bulunup bulunmadığını teyit etmeyi talep edebilecekken davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, zamanaşımı süresi dolsa bile senedin ilamsız icra takibine konulma riski bulunduğunu, davacının kendisini bir takip tehdidi altında hissetmesinin makul olduğu, dava açmakta hukuki yararı bulunduğunu, ancak davacı tarafın esas borç ilişkisine dair menfi tespit kararı aldığını, bononun asıl borç ilişkisinden kaynaklandığının sabit olduğu, her iki tarafından bu bildiğine göre ortada tek bir alacak olduğu, menfi tespit davasında davacının açtığı davayı kazanarak hak ettiği vekalet ücretini aldığı, o karar ve dava ile bağlantısı bulunan bono için açtığı ikinci davada nispi avukatlık ücretine hükmolunmasının yeni bir nispi vekalet ücretini gerektirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafça dava konusu bononun kredi sözleşmesine kefaletin teminatı olarak verildiği, kefaletin geçersiz olduğunun yargı kararı ile tespit edilip kesinleştiği, dava konusu bononun kambiyo vasfını yitirdiği ve bonoya dayalı olarak herhangi bir takip başlatılmadığından davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı iddia edilmekte ise de, kefaletin geçersizliğine yönelik menfi tespit davasında bonoya ilişkin karar gerekçesi Yargıtayca hükümden çıkarılmış olup anılan karar ile bono hakkında bir hüküm oluşturulmadığı, bononun kambiyo senedi vasfını kaybetmesi kambiyo hukukuna dayalı haklar yönünden hüküm ifadeceği, dava konusu bono üzerinde teminat bonosu olduğuna dair bir ibare de bulunmadığı ve vade tarihi boş bırakılmış olduğundan eksik hususların sonradan doldurularak takibe konulması veya bononun ciro yoluyla devri mümkün olduğundan davacının dava açmakta hukuki yararının olduğundan davalı vekilinin istinaf istemlerinin yerinde olmadığı, davacı istinafı yönünden ise; davalı vekili cevap dilekçesinde zımni olarak müvekkilin bonoya dayalı alacağı olmadığını ileri sürmüş ise de, dava açıkça kabul edilmemiş, aksine davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddi talep edildiği, bu durumda mahkemece davanın kabulüne karar verildiğinden AAÜT 13. madde uyarınca vekalet ücretine nispi olarak tayin edilmesi ve ücretin tamamına hükmolunması gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile, keşidecisi ... olan 19/10/2012 keşide tarihli 390.000,00 TL bedelli vade tarihi yazılmamış ve kefili davacı ... olan bono sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 19.980,68 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 11/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.