Esas No: 2011/2215
Karar No: 2011/2835
Karar Tarihi: 26.12.2011
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/2215 Esas 2011/2835 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan bozma kararına uyularak yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait işyerinin davalı kooperatif tarafından diğer işyerlerine nazaran 15 cm. küçük yapıldığını, bununda 13 m²"lik bir kayba neden olduğunu, ileri sürerek, şimdilik 15.000,00 TL"nın temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu işyerlerinin 1999 yılında kur"a çekilerek sahiplerine teslim edildiğini, davacının itiraz için beş yıllık süreyi geçirdiğini, inşaat projelendirmesinden ve tarzından kaynaklanan bu durumun ayıplı ifa olarak adlandırılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince mahkemece gerektiğinde mahallinde keşif yapılmak sureti ile dava tarihi itibariyle davalının teslim etmesi gereken iş yeri ile teslim ettiği iş yerinin rayiç değerleri tespit ettirilerek, ilke olarak aradaki farka davacı lehine tazminat olarak hükmedilebileceği kabul edilmek gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre, bozma kararı doğrultusunda yapılan hesaplamaya göre KDV dahil davacı zararının 3.763,76 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 3.763,76 TL"nin 03.02.2006 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatifçe eksik yüzölçümlü teslim edilen taşınmazdan doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen ilk hükümde 9.612,50 TL üzerinden davanın kısmen kabulü üzerine Yargıtay"ca kararın davacı lehine bozulmasına rağmen, davacının usuli kazanılmış hakkını ihlal edecek şekilde 3.763,76 TL üzerinden hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Bozma sonrası düzenlenen bilirkişi raporunun, bozma ilamı anlaşılmadan düzenlendiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki; bozma kararında dava tarihi esas alınarak, davalının teslim etmesi gereken işyeri ile davacıya teslim etmiş olduğu işyerinin rayiç değerleri arasındaki farkın hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Ancak anılan raporda m² rayiç fiyatları üzerinden kök ve ek bilirkişi raporlarındaki hesaplama ile aynı yol izlenerek hesaplama yapılmıştır. Bu fark ilk kararda belirlenen miktardan yüksek olması halinde hükme esas alınmalı, düşük olması halinde bozma kararıyla kazanılan usuli hakkorunmalıdır. Kök ve ek bilirkişi raporlarında dava konusu yerin "prefabrike" kabul edilmesi ve bozma
sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda aynı yerin "karkas inşaat" kabul edilerek hesaplamaların buna göre yapılmasıyla farkın oluşmasına rağmen mahkemece dava konusu yerin niteliğinin gerekçeli kararda tartışılmadığı gibi, bilirkişi raporuna itiraz olmadığı gerekçesine dayanılarak son bilirkişi raporuna üstünlük verilme nedeni açıklanmamış ve bu hususta yeni bir rapor da alınmamıştır. Bu şekliyle hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli ve yeterli görülmemiştir. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelere uygun, açıklamalı, denetime elverişli bilirkişi kurulu raporu alınarak oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözönünde bulundurularak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.