Esas No: 2021/2425
Karar No: 2022/6919
Karar Tarihi: 12.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2425 Esas 2022/6919 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2425 E. , 2022/6919 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27.09.2018 tarih ve 2017/950 E. - 2018/929 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 17.12.2020 tarih ve 2019/451 E. - 2020/1497 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş, 08.04.2022 tarihinde davacı ... vekili tarafından verilen davadan feragat dilekçesi de dikkate alınarak, dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacılar vekili; müvekkillerinin, davalı şirkette pay sahibi olduklarını, davalı şirketin 25.07.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların şirketi zarara sokma kastı taşıdığını, ana sözleşmeye ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek 25.07.2017 tarihli genel kurulda alınan 2016 yılına ait faaliyet raporu ve bağımsız dış denetim raporunun kabulüne ilişkin 3 nolu, 2016 yılı bilanço, kâr ve zarar hesabının kabulüne ilişkin 4 nolu, 2016 yılı faaliyetleri sonucu oluşan karın dağıtımına ilişkin 5 nolu, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair 7 nolu, yönetim kurulu tarafından seçilen bağımsız denetim firmasının görevinin devamına ilişkin 8 nolu, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 9 nolu, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi yönünde alınan 10 nolu, 2017 yılında bağış yapılabilecek üst sınır olarak yıllık karın %5'inin belirlenmesi konusunda alınan 14 nolu ve yönetim kurulu üyelerine TTK 395. maddesi ve 396. maddelerince izin verilmesine ilişkin 16 nolu kararların iptaline, şirkete yönetici kayyum atanmasına ve şirketin 2015-2016-2017 yılı hesaplarının denetiminin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; genel kurula katılan ortakların sermaye tutarının %98,19'unun kabul oyuyla alınan bu kararların Yasa'ya ve ana sözleşmeye aykırı olmadığını, davacılar tarafından daha önce de şirketin 2008, 2009, 2011, 2012 ve 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararlarının iptali için muhtelif mahkemelerde açılan davaların red ile sonuçlanıp kesinleştiğini, ileri sürülen iddiaların dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacıların dava konusu yapılan kararlara karşı muhalefet şerhlerini yazılı olarak divan başkanlığına sundukları, tüm kararların kanunun öngördüğü karar nisabı ile alındığı, davacıların şirketin toplam sermayesi içindeki paylarının %1,19 olup, sadece davacıların ret oyu kullandığı ve bu şekilde kararların oy çokluğu ile alındığı, iptali istenen kararların yasa ve ana sözleşmeye uygun bulunduğu ve dürüstlük kurallarına aykırı bir durumun da olmadığı, davacı tarafından şirketin 2015,2016 ve 2017 yılı hesaplarının denetlettirilmesi ve ayrıca şirkete yönetici kayyum atanması talebinde bulunulmuş ise de davacı tarafından şirketin belirli bir olay belirtilmeksizin 2015-2016 ve 2017 hesaplarının inceletilmesinin talep edildiği, ayrıca genel kurulun 8. nolu kararında şirkete bağımsız denetim firmasının atandığı, ancak bu maddenin iptali koşullarının da oluşmadığı, genel kurul tarafından yasaya uygun olarak tayin edilmiş bağımsız denetim firması olduğundan davacının şirkete farklı bir denetçi atanması isteminin kabul edilemeyeceği, şirketin yönetiminin ayakta olduğu, organ boşluğunun bulunmadığı anlaşılmakla kayyum tayini talebi de yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; İlk Derece Mahkemesi kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı Batı Emprime Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı ... yönünden de karar temyiz edilmiş ise de; davacı ... vekili 08.04.2022 tarihli dilekçesi ile davadaki tüm taleplerinden feragat ettiğini bildirmiştir. Dava, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olduğundan davadan feragat hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacının vekili marifetiyle davadan feragatine ilişkin beyanı davaya son veren taraf işlemi niteliğinde olup, davacı vekilinin dosyada bulunan vekaletnamesinde HMK’nın 74. maddesi gereğince feragate ilişkin yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla HMK’nın 310/3. maddesi uyarınca dosyanın temyiz incelemesi yapılmaksızın feragata ilişkin ek karar verilmek üzere mahkemesine tetkiksiz iade edilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı Batı Emprime Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, bu davacının davasının ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle dava dosyasının davadan feragate ilişkin ek karar verilmek üzere HMK’nun 310/3. maddesi uyarınca İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne TETKİKSİZ İADESİNE, ödedikleri peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 12/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.