Esas No: 2021/5080
Karar No: 2022/6915
Karar Tarihi: 12.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/5080 Esas 2022/6915 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/5080 E. , 2022/6915 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bozma kararına uyularak verilen 22.03.2021 tarih ve 2019/408 E. - 2021/90 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Edmondo De Amicis tarafından yazılan Constantinopoli (İstanbul) 1874 adlı eserin Prof. Dr. ...... tarafından Türkçeye çevrildiğini, 1993 yılında 3'üncü, 2006 yılında 4'üncü baskısının müvekkili tarafından yapıldığını, telif sözleşmesi uyarınca eserin mali haklarının müvekkiline ait olduğunu, aynı kitabın davalı ... tarafından tercüme edililip diğer davalı tarafından yayınlandığını, ancak davalı çevirisinin yeni bir tercüme olmadığını, müvekkilince yayınlanan eserdeki dil ve ifadelerin biraz değiştirildiğini, intihalin bulunduğunu ileri sürerek tecavüzün ve dava konusu kitapların satışı ile yeni baskılarının önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının aktif dava ehliyetini ispatlaması gerektiğini, müvekkili tarafından yapılan çevirinin tamamen farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Bakkalbaşı, dava konusu eseri tercüme etmeden önce Fransızca yapılmış tercümeyi incelediğini, ancak Fransızcadan yapıldığı için tercüme kalitesini bilemediğini, kendi çevirisini yaparken önceki mütercim "ne şekilde tercüme yapmış" diyerek gözattığını, fakat o tercümeyi almadığını savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, eserler arasındaki farklar dikkate alındığında, her iki çevirmenin kelime hazinesi ve üslup farkının derhal göze çarptığı, daha önce yayınlanmış bir çok çeviri eseri, monografi, roman ve şiiri bulunan davalı eser sahibinin, önceki eserin varlığını bilmesine rağmen kendi özgün çevirisini oluşturduğu, bazı sözcüklere her iki yazarın da Türkçe'de aynı kelimeyi kullanmasının intihal olarak yorumlanmasının mümkün bulunmadığı, intihale kaçmayacak ölçüde daha önce yayınlanmış olan bir eserden esinlenmenin de hukuka aykırı olmadığı, davacı tarafın, davalının intihal yaptığını ispat edecek hiçbir somut kanıt göstermediği, davalı çevirisinin nitelik itibariyle orijinal olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine dair kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 11. H.D.’nin 25.11.2013 tarih, 2013/6623 - 2013/21330 sayılı kararıyla ve direnme kararı da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.02.2019 tarih, 2017/11-63 - 2019/86 K. sayılı kararıyla, bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; bozma ilamı kapsamında oluşturulan bilirkişi heyetince sunulan ve benimsenen rapor doğrultusunda “İstanbul 1874” ve “İstanbul” isimli kitapların 5846 sayılı FSEK md.6 kapsamında işlenme eser olarak korunacakları, “İstanbul 1874” isimli çeviri eser üzerinde ismi bulunan... ve “İstanbul” isimli çeviri eser üzerinde ismi bulunan... (...)’in eser sahibi olarak manevi ve mali haklarının bulunduğu, ... (...)’in “İstanbul” isimli eserinin, Beynun ...’ın “İstanbul 1874” isimli eserinden intihal oluşturmadığı, davacı vekilince dava dosyasında sunulan örneklerin intihal olup olmadığına ilişkin tabloda detaylıca incelendiği üzere; tabloda alıntılan Fransızca kaynak metinden yapılan çeviri cümleleri ve İtalyanca kaynak metinden yapılan çeviri cümleleri karşılaştırıldığında, benzerliklerin bir intihal olarak değerlendirilmesinin olanaklı olmadığı, var olan benzerliklerin daha çok iki dil arasındaki sözdizimsel ve sözcük düzeyindeki benzerliklerden kaynaklı olduğu, ayrıca ...’in çevirisinde, kullandığı Türkçe sözcük ve üslubun günümüz Türkçesine daha yakın olduğu, ...’ın sözcük seçimi ve üslubundan yer yer ayrıldığı, ayrıca iki çevirinin, tablodaki iddialar dışında, dava dosyasındaki tam metinlerinin “bindirilmiş biçimi” göz önünde bulundurulduğunda, aynı eserin farklı dillerden de olsa iki çevirisi arasındaki benzerliğin makul düzeyde olduğu, intihal olarak değerlendirilemeyeceği, davacı yanın FSEK'ten kaynaklı hakkının ihlal edildiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 12/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.