Esas No: 2021/4990
Karar No: 2022/7009
Karar Tarihi: 13.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4990 Esas 2022/7009 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4990 E. , 2022/7009 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 08.01.2021 tarih ve 2019/293 E. - 2021/13 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, asıl davada taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının davalıya 14/02/2012 tarihli siparişler başlıklı belge ile verdiği 3 adet çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, ancak davacının takibe konu çek bedellerine mahsuben 9.000,00 TL banka havalesi, 04/09/2012 tarihinde 5.000,00 TL kredi kartı ve 22/09/2012 tarihinde 4.600,00 TL kredi kartı ile ödemeler yaptığını, yine 02/10/2012 tarihinde davalı şirket müdürüne 38.570,00 TL elden ödeme yaptığını, 31/12/2012 tarihli cari hesaba göre davalıdan alacaklı olan davacının bu ödemeler ile birlikte 6 adet 19.285.- TL'lik çek bedelleri düşüldüğünde dahi alacaklı konumda olduğunu, davacının davalıya avans olarak teslim ettiği 3 adet 30/10/2012, 30/11/2012 ve 31/12/2012 tarihli ve her biri 19.285,00 TL bedelli çeklerin karşılığında davalı tarafından herhangi bir mal gönderilmediğini ve bu çeklerin bedelsiz kaldığını ileri sürerek davacının bu çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptaline ve %20 kötü niyet tazminatına ve manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise asıl davada ileri sürdüğü nedenlerle bedelsiz kalan 30/07/2012, 30/08/2012, 30/09/2012 tarihli takip konusu çekler ve takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %20 kötü niyet tazminatına ve manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davalının davacıya satıp teslim ettiği mallar karşılığında davacının davalıya toplam 113.700,00 TL bedelli 3 adet çek verdiğini, davacının bu çekleri ödeyememesi üzerine taraflar arasında 03/04/2012 tarihli protokolün düzenlendiğini, bu belgede davacının 3 adet 113.700,00 TL bedelli çeki teslim aldığı mallar karşılığı verdiğinin sabit olduğunu ve bu çeklerin ödenemediğinden bu çeklerin bedelsiz iade edilerek bu çekler yerine davacı tarafından davaya konu çekler ile birlikte her biri 19.285,00 TL bedelli 6 adet çek verildiğini, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların asılsız olduğunu, davacının dava konusu çeklere karşılık ödeme yaptığını ileri sürmesine rağmen bunların davacının davalıya resmi olarak yaptığı ödemeler olmadığını, davacının verdiği çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle davalının malları göndermediğini savunarak asıl ve birleşen davanın reddi ile %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, davacının teslim aldığı mallara ilişkin davalının 113.700,00 TL alacağı olduğu, buna karşılık davalının 54.000,00 TL, 43.700,00 TL ve 16.000,00 TL bedelli çekleri aldığı, fakat bu çekleri davacı ödeyemediğinden taraflar arasında 03/04/2012 tarihli anlaşma başlıklı bir anlaşma yapıldığı, taraflar arasında 03/04/2012 tarihli bu sözleşme ile yukarıda söz edilen çeklerin iade edilip yerine 19.258,00 TL*6 adet çekin verileceği hususunda yeni bir anlaşma yapıldığı, davacının bu çeklerin de bedellerini ödeyememesi üzerine davalı tarafça Ankara 8 İcra Müdürlüklerinin 2012/13733 Esas ve 2013/289 Esas sayılı dosyaları ile icra takibi yapıldığı, taraflar arasında müstakil 03/04/2012 tarihinde bir anlaşmanın imzalanmış olduğu, davacı çeklerin avans ödemesi olduğunu iddia etmiş ise de çekin bir ödeme vasıtası olması nedeniyle çekle ödeme yapıldığı iddiası karşısında malın teslim alındığı karinesi bulunduğundan avans ödemesi yapıldığını iddia eden davacının bunun aksini aynı nitelikte delille ispat etme yükümlülüğü bulunduğu, taraflar arasındaki yazılı sözleşmeye bakıldığında çeklerin verilmesi ve malın tesliminin sözleşmeye uygun olduğu, davacı asıl ve birleşen davalarda yemin deliline de dayanmadığından davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm, birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı, asıl ve birleşen dava konusu olan çeklerin avans çeki olduğunu, karşılığında mal verilmediğini belirterek bu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre taraflar arasında düzenlenen 03.04.2012 tarihli belge gereğince çeklerin verildiği ve sözleşmeye uygun olarak malların teslim edildiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Ancak birleşen davanın konusunu oluşturan 30.07.2012 ve 30.08.2012 keşide tarihli iki adet çekin tahsil edildiği hususu davalının işyeri temsilci tarafından imzalanan 02.10.2012 tarihli belge ile sabittir. Buna göre anılan iki çek bedeli yönünden birleşen davanın kabulü gerekirken; yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, birleşen davanın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin tüm, birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 37,90 TL harcın temyiz eden asıl davaya yönelik-asıl davada davacıya iadesine, 13/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.