Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1611 Esas 2022/6979 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1611
Karar No: 2022/6979
Karar Tarihi: 13.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1611 Esas 2022/6979 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/1611 E.  ,  2022/6979 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ



    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12.02.2019 tarih ve 2018/125 E. - 2019/20 K. sayılı kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2019/671 E. - 2020/1094 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin ‘‘Seyr-i Ankara’’ ibareli markayı 2016/16852 sayılı tescil numarası ve ‘‘Seyr-i An’’ ibareli markayı ise 2016/16845 tescil numarası ile TPMK nezdinde tescil ettirerek koruma altına aldığını, davalının ise tüm hakları müvekkile ait olan ve müvekkilinin emek ve çaba sarf ederek gerçekleştirdiği ‘‘Seyr-i Ankara’’ ibareli markasını izin almaksızın müvekkilinin marka hakkına aykırı olarak ‘‘Seyr-i Ankara’’ projesi adı altında konut yaparak kullandığını ve kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek davalı eyleminin haksız rekabet ve markaya tecavüz olduğunun tespitine, tecavüzün men’ine, 20.000.- TL manevi tazminata ve şimdilik 1.000.- TL maddi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili şirketinin kuruluşunun 23.12.1993 tarihli olduğunu ve hala inşaat işlerine devam ettiğini, müvekkilinin ihtilafa konu markanın tescilinden çok önce kullanımına başlandığını, müvekkilinin uzun yıllardır inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini ve davaya konu ‘‘Seyr-i Ankara’’ markasının gerkçek hak sahibi olduğunu, haksız rekabet oluşturacak hususlarının varlığının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş, karşı dava yönünden, davalı tarafından tescil ettirilen ‘‘Seyr-i Ankara’’ markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, asıl dava yönünden; davalı şirketin SEYR-İ ANKARA şeklindeki kullanımının, davacı markasından daha eski tarihli olması sebebiyle 6769 sayılı SMK m. 7 ve 29. hükümleri kapsamında davacının marka haklarına yönelik ihlal teşkil etmediği, davalı eylemleri, davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinden somut olayda maddi tazminat koşullarının oluşmadığı; karşı dava yönünden; davalı/karşı davacının SEYR-İ ANKARA ibaresi üzerinde 6769 sayılı SMK’nın 6/3. maddesi anlamında önceki kullanıma dayalı sınai bir hakkı bulunduğu ve davalı/karşı davacının bu hakkına dayanılarak davacı/karşı davalının 2016 16852 sayılı SEYR-İ ANKARA markasının “37. sınıf: “İnşaat hizmetleri; inşaat araç - gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” bakımından hükümsüz kılınması şartlarının oluştuğu, davalı/karşı davacının SEYR-İ ANKARA ibaresi üzerinde 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi anlamında önceki kullanıma dayalı sınai bir hakkı bulunduğu ve davacının bu hakkına dayanılarak davalı markasının “37. sınıf: “İnşaat hizmetleri; inşaat araç - gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri.” bakımından hükümsüzlük şartlarının oluştuğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karara karşı, davacı -karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı davacı-karşı davalıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 13/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara