Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2937 Esas 2022/7037 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2937
Karar No: 2022/7037
Karar Tarihi: 17.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2937 Esas 2022/7037 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/2937 E.  ,  2022/7037 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.10.2018 tarih ve 2016/939 E- 2018/779 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.02.2021 tarih ve 2019/420 E- 2021/155 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacı banka ile davadışı...'nin arasında kredi sözleşmelerinin imzalandığını, davalının da bu kredi sözleşmelerine 17.01.2008 tarihinde kefil sıfatıyla imza attığını ve 13.01.2010 tarihinde ise limit artırımına imza attığını, ancak kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek asıl borçlu ve kefillere yönelik olarak takibe girişildiğini, fakat davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, bu nedenle davalının takibe yönelik itirazının iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalının takip konusu hesaba ilişkin herhangi bir kefaletinin bulunmadığını, dolayısıyla davacıya borcunun olmadığını, davacının da kabulünde olduğu gibi davalının kefaletinin 17.01.2008 ve 13.01.2010 tarihleri arasında olduğunu, bu tarihten sonra kullandırılan kredilerden dolayı davalının sorumluluğunun bulunmadığını, kefil olduğu tarihe ilişkin kredi borçlarının da kapandığını, bankanın kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine ve % 20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    İlk derece mahkemesince, davalının kefaletini içeren 2008 tarihli kredi sözleşmelerinin imzalanması sonrasında kredi borcunun hiç bir dönemde yani ek sözleşmelerin imzalanması dönemlerinde de sıfırlanmamış olması nedeniyle davalının kefalet sorumluluğunun devam ettiğinin belirlenmesi ve kefalet limitinin 80.000.-TL olması karşısında, bilirkişinin 2010 yılı sonrası ek teminat alınan ve davalının imzasının bulunmadığı sonraki sözleşmeler gereği kullandırılan krediler nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin son 2 ek raporundaki görüşüne itiraz edilmeyerek yukarıda açıklanan sebeple ilk 2 raporda belirtildiği üzere davalı kefil 80.000.-TL'yi aşan borç nedeniyle kefalet limiti dahilinde sorumlu bulunmakla, takibe yönelik itirazın haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının takip dosyasına konu alacağa ilişkin itirazın iptaline, alacağın %20'sine karşılık gelen 16.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, ne takip talebinde ne de hesap kat ihtarnamesinde takip konusu borcun hangi sözleşmeden kaynaklandığının açıklanmadığı, davalının 11/09/2006 tarihli sözleşmenin 17/01/2008 ve 25/02/2008 tarihli limit arttırımlarında kefalet imzasının bulunduğu, diğer sözleşmelerde ise kefalet imzasının bulunmadığı, davalının kefalet imzasının yer almadığı genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan kredi borcundan sorumlu olmadığı gözetilerek takip konusu borcun hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığının tespiti amacıyla dairece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 22/09/2019 tarihli kök ve 24/12/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporlarında takip konusu borcun davalının kefalet imzasının bulunmadığı kredi sözleşmelerinden kaynaklandığının tespit edildiği, hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince davalının sorumluluğunun bulunmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği, ayrıca davacı banka tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatılmasında haksız ise de, kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir iddia ve delil bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara