Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3461 Esas 2022/7106 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3461
Karar No: 2022/7106
Karar Tarihi: 18.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3461 Esas 2022/7106 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/3461 E.  ,  2022/7106 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ



    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada KDZ.Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 11.03.2020 tarih ve 2019/141 E. - 2020/128 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.03.2021 tarih ve 2020/887 E. - 2021/480 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine 30/04/2018 keşide tarihli çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığını ancak bahsedilen çek müvekkili tarafından doldurulmadığı gibi çekin davalının eline ne şekilde geçtiğini de bilmediklerini, bu hususun davalı yanın da malumu olduğunu, davalının bu sebeple 16.04.2018 tarihli belgeyle çeki tahsilden çekip müvekkiline iade etmeyi taahhüt ettiğini ancak bu taahhüdüne aykırı olarak çeki takibe konu ettiğini, çekin keşidecisi olan müvekkilinin gerek lehtara gerekse de davalının da aralarında bulunduğu cirantalara karşı çek verilmesini gerektirir bir borcu bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin dava konusu çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo takibi sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, keşideci olan davacının çekteki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği ancak çekin kendisi tarafından doldurulmadığını iddia ettiği, belirtilen iddianın yazılı delillerle ispat edilmesi gerektiği ancak davacı yanın bu hususu ispata yarar delil ibraz edemediği gibi hatırlatılmasına rağmen yemin deliline de başvurmadığı, davacı yanca iddiasını ispat zımmında dosyaya bir belge sunulmuşsa da davalı şirket yetkililerinin imzasını içermeyen bu belgenin delil veyahut yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği bu nedenle davacı yanın bu belge içeriğini ispat etmek için tanık dinletme talebinin karşı tarafın muvafakati bulunmadığından reddedildiği, keza uyuşmazlığın çözümüne bir katkısı olmayacağı için çekte imzası bulunan keşideci ve cirantaların ticari defterlerinin incelenmesine dair davacı talebinin de yerinde görülmediği, davacı yanca, ön inceleme aşamasından sonra sunulan dilekçeyle, çekte lehtar ve ilk ciranta olan Fatma Acar’ın imzasının sahte olduğunun İcra Mahkemesi kararıyla tespit edildiği ve ciro silsilesinde bu suretle kopukluk oluştuğu iddia edilmişse de, belirtilen aşamada sunulan iddianın iddianın genişletilmesi yasağı gereği dikkate alınamayacağı ancak dikkate alınsa dahi imzaların istiklali ilkesi gereğince, keşideci olan davacının ilk ciranta imzasının sahte olduğunun tespiti sebebiyle sorumluluktan kurtulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı yanca ileri sürülen istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ancak mahkemece, arabululucuk giderlerine yargılama gideri olarak hükmedilmemesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 18/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara