Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1652 Esas 2022/7144 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1652
Karar No: 2022/7144
Karar Tarihi: 18.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1652 Esas 2022/7144 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/1652 E.  ,  2022/7144 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.11.2018 tarih ve 2017/27 E- 2018/656 K. sayılı kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine-kabulüne dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 23.10.2020 tarih ve 2019/282 E- 2020/894 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi karşı dava yönünden davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 18.10.2022 günü hazır bulunan davacı - karşı davalı vekili Av. ... ile davalı - karşı davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, taraflar arasında 29/07/2016 tarihli 02006 kontrat no'lu satım sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmede kararlaştırılan %10 avans bedelini davalıya ödediğini, davalı satıcının 10 konteyner malın ilk partisi olan 5 konteyner gönderdiğini, malların Mersin Limanına geldiğini, taşıyan tarafından müvekkiline ihbar edildiğini, akabinde davacı satıcı firmanın muhabir bankası tarafından malların vesaiklerinin geldiğinin e-mail ile bildirildiğini, sözleşme gereği 2016 yılı Eylül ayı içerisinde gönderilmesi gereken ikinci parti pirincin davalı tarafından gönderilmediğini, ikinci parti mal gönderilmediği gibi gelen malların vesaiklerinin de geri istendiğini, müvekkilinin edim borcunu yani avans yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ancak davalının süresi içerisinde ikinci parti malları göndermediğini, müvekkilinin kısmi ifayı reddetme hakkının bulunduğunu ileri sürerek davalı şirketin sebep olduğu zararlardan öncelikle 44.263,00 TL avans alacağının dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir konulmasına ve gelen pirincin mülkiyetinin davalıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı-karşı davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşme gereği 5 konteynerlik bir parti sevkiyatın yapılıp buna ilişkin faturanın ve teslim için gerekli olan tüm belgelerin düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşme yükümlerine uygun olarak yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak davacı şirket tarafından kendilerine verilen yanıtta bakiye 5 konteyner için gönderim yapılmaması ve taraflarınca ödenmiş olan 11.280 Euro değerindeki ön ödemenin ilk 5 konteyner bedelinin tamamından mahsup edilmesi talebinde bulunulduğunu, sözleşme ile toplam 10 konteyner şeklinde anlaşıldığını ve kalan 5 konteynerin de en geç 1 ay içerisinde olmak üzere davacı ne zaman isterse o zaman gönderilmeye hazır olduğunun bildirildiğini, davacının ısrarla Türkiye'deki piyasanın krizde olduğunu, dövizin ani artışı sebebi ile piyasada para olmadığını, piyasanın normale dönmesi halinde kalan 5 konteynerin talep edebileceklerini ancak henüz kalan 5 konteynerin gönderilmemesini belirttiğini, tüm bu hususlara ilişkin e-mail yazışmaları olduğunu, davacının kalan 5 konteyneri talep etmediğini, bu sebeple davacı tarafın beyanlarının asılsız olduğunu, davalının gönderilen 120 ton pirincin bedelini ödemediğini ve malların gümrükten çekilmesi konusunda edimini yerine getirmediğini, bu sebeple malların üzerinde demuraj dahil navlun ve diğer masrafların doğmasına ve müvekkili firmanın zarar görmesine sebep olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddine, şimdilik 46.929,28 Euro masraf ve 5.130 Euro değer kaybı zararının dava tarihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    İlk derece mahkemesince, sözleşme konusu pirinç emtiasının Gümrük Tarife Pozisyonunun 1006.30(94) olduğu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı iznine tabi olup ayrıca yasal belgeye ihtiyaç duyulan zirai karantinaya tabi ürünlerden sayılmadığı ve davacı tarafından malın tasfiyeye kalmasına yönelik hareket edildiği, dolayısıyla da davacının ifayı kabul etmemesinde davalıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, davacının yasal olarak şart olmayan zirai karantina belgesini bahane ederek ifayı kabulden imtina ettiğine göre sözleşmenin davacının kusurlu davranışı ile son bulduğunun kabulü gerektiği, bu durumda tarafların birbirine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade etmek zorunda olduğu, davacının peşin ödediği avansı geri isteyebilecekken davalının da sözleşmenin davacının kusuru nedeniyle son bulması sebebiyle yaptığı tüm masrafları ve ürünün uğradığı değer kaybını talep edebileceği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı-karşı davalı vekili, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince, davacı karşı davalının karşı davaya yönelik istinaf sebeplerinin değerlendirildiği; taraflar arasındaki sözleşmenin vesaikler bölümünün 4. maddesine göre, davalı satıcının sözleşmeye konu pirinç emtiası için, Yunanistan yetkili makamlarınca tanzim edilen Bitki Sağlık Sertifikası sunması zorunluluğu bulunduğu, ancak davacı-karşı davalı gerek karşı davaya cevap dilekçesinde, gerekse dosyada bulunan e-maillerde, davalı-karşı davacıdan sözleşmede kararlaştırılan Bitki Sağlık Sertifikasını değil, sözleşmede yer almayan "Zirai Karantina Belgesini" talep ettiği, Mersin Gümrük Müdürlüğü'nün 11/07/2018 tarihli yazı cevabı ile taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinden ve mahkemece alınan bilirkişi rapor ve ek raporundan sözleşmeye konu sortex ile ayrılmış taneli beyaz pirinç için "Zirai Karantina Belgesine" ihtiyaç duyulmadığı, zirai karantina uygulamasına tabi olan pirincin kavuz içinde bulunan pirinç (çeltik) olduğu ve davacı tarafça da maillerde davalıdan iddia edildiği gibi Bitki Sağlık Sertifikası talep edilmediğinden, davacı tarafın ikinci parti mal için davalı satıcı tarafından bitki sağlığı sertifikasının sunulamayacağı gerekçesiyle kısmi ifanın kabul edilmediği yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği, davacının sözleşmeye aykırı eylemleri sonucunda Mersin Gümrük Müdürlüğü'ne gelen mal uzun süre gümrükte bekledikten sonra teslim alınmadığı için iade edilmiş olup, davacı-karşı davalının ifayı kabul etmemekte haklı olmadığı, davalı-karşı davacıya yüklenecek bir kusurun bulunmadığı, sözleşmenin davacı-alıcının kusurlu eylemleri sonucu son bulduğu, bu sebeple davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacının yapmış olduğu tüm masraflardan ve uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğu ancak karşı davacının faiz talebi ilk derece mahkemesince ticari faiz olarak belirlenmiş ise de 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun’un 4/a maddesinde, sözleşmede daha yüksek akdi veya temerrüt faizi kararlaştırılmadığı hallerde yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı, uyuşmazlık konusu alacağının yabancı parayla tahsili talep edildiğinden bu alacağa 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca, "Devlet bankalarınca Euro üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faize" hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde ticari faize hükmedilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle davacı karşı davalının bu hususa yönelik istinaf talebinin kabulü ile sair hususlarda istinaf talebinin reddine, ilk derece mahkemesinin karşı davaya yönelik hükmünün kaldırılarak asıl davanın kabulü ile karşı davanın kabulüne ve alacağın karşı dava tarihi olan 13/03/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun’un 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Davacı-karşı davalı, karşı dava yönünden kararı temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin karşı dava yönünden temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı - karşı davalıdan alınarak davalı - karşı davacı ...A.'ya verilmesine, karşı dava yönünden aşağıda yazılı bakiye 10.614,55 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı- karşı davalıdan alınmasına, 18/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara