Esas No: 2021/3189
Karar No: 2022/7175
Karar Tarihi: 19.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3189 Esas 2022/7175 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3189 E. , 2022/7175 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.10.2018 tarih ve 2016/669 E. - 2018/987 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.02.2021 tarih ve 2019/531 E. - 2021/199 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 18/03/2004 tarihli 2 yıllık bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre taraflar arasında geçerli bir tek satıcılık ilişkisinin kurulduğunu, ancak 18/02/2005 tarihinde davalı tarafça haksız bir şekilde eylemli olarak sözleşmenin feshedildiğini, davalı şirketin, tek satıcı olan davacı şirketin bölgesinde başka şirketlere de mal vermek suretiyle sözleşmeye aykırı davrandığını, davalı şirketin, müvekkili şirketin müşteri portföyü ve dağıtım kanallarını öğrenmesinden sonra kötü niyetli şekilde sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin feshinden sonra müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, kâr mahrumiyetine ilişkin olarak şimdilik 100.000.-TL, haksız rekabete ilişkin olarak 100.000.-TL, denkleştirme tazminatına ilişkin olarak şimdilik 100.000.-TL, sözleşmenin feshinden sonra uğranılan zararlara ilişkin olarak şimdilik 100.000.-TL maddi tazminatın ve 250.000.-TL manevi tazminatın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bayilik sözleşmesi ile başladığını, sözleşmenin davacının kusuru sebebiyle müvekkili şirket tarafından haklı nedenle 18/02/2005 tarihinde feshedildiğini, davacının dava dilekçesinde bildirdiği taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu sözleşmenin 18/02/2005 tarihinde davalı tarafça feshedildiği, eldeki davanın ise 10 yıllık süreden sonra 08/06/2016 tarihinde açıldığı, davalı tarafın esasa cevap süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunduğu, davacı İstanbul 36. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/411 esas sayılı dosyası ile zamanaşımının kesildiğini ileri sürmüş ise de anılan dosyada açılan dava, o davada talep edilen alacaklara ilişkin zamanaşımını keseceği, somut davaya ilişkin talepler yönünden zamanaşımını kesmeyeceği, dolayısı ile, davalı tarafça 18/02/2005 tarihinde feshedilen sözleşmeden dolayı 18/06/2016 tarihinde açılan davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, 818 sayılı BK'nın 132. maddesinde düzenlenen zamanaşımını durduran sebepler ile 133. maddesindeki zamanaşımını kesen sebeplerin bulunduğu iddia ve ispat edilmediğinden ilk derece mahkemesince verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilin bu yönlere ilişkin istinaf nedenleri yerinde bulunmadığı vekalet ücreti bakımından ise davacı vekilinin istinaf istemi yerinde olduğu, kararın bu yönden düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurularak davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.