Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3111 Esas 2022/7170 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3111
Karar No: 2022/7170
Karar Tarihi: 19.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3111 Esas 2022/7170 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/3111 E.  ,  2022/7170 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
    BİRLEŞEN DAVA : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN 2017/811 ESAS

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25.10.2017 tarih ve 2014/377 E. - 2017/1155 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.01.2021 tarih ve 2019/97 E. - 2021/61 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı banka ile "türev işlemler çerçeve sözleşmesi" imzalayarak çeşitli yatırımlar ve bankacılık işlemleri yaptığını, ancak davalı bankanın sözleşmeye ve mevzuata aykırı işlemler yaparak davacıyı zarara uğrattığını, davacının emir ve talimatı olmaksızın çeşitli işlemler yapıldığını, telefon veya faksla verilen emirler için ıslak imzalı işlem emri verilmedikçe işlem yapılmaması, hesabın işlemlere kapatılması gerektiğini, davalının bu gerekliliğe özen göstermediğini, bankaya çekilen ihtar sonrası teyit yazılarının imzalatılmaya çalışıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000.- TL zararın ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, birleşen davada ise aynı maddi vakıa ve hukuki nedenlere dayanarak 921.954,97 TL zararın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının hangi işlem sebebiyle ne kadar zararı doğduğu konusunda somut açıklama yapması gerektiğini, davacının sıradan bir banka müşterisi olmadığını, sekiz milyarı aşan işlem hacmine sahip bilinçli bir yatırımcı olduğunu, 2010 yılından başlayarak 2.005 adet türev işlem yaptığını, bu işlemlerde kazanç kadar kayıp riskinin de yüksek olduğunu, davacının zararının da 2011 yılı ilk çeyreğince dünya piyasalarında gerçekleşen olumsuz dalgalanmadan kaynaklandığını, yapılan tüm işlemlerin davacının bilgisi, emri ve talimatı çerçevesinde gerçekleştiğini, davalının azami özenle sözleşmeden doğan borçlarını ifa ettiğini savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının vadeli döviz piyasasında yaptığı işlemlerin bir kısmından zarar ettiği sabit olmakla birlikte bu konuda davacının talimat ve isteği olmadan işlem yapıldığına dair herhangi bir delile rastlanmadığı, bilakis tüm işlemlerin davacı ile yapılan görüşmelere istinaden gerçekleştirildiğinin ses kayıtlarından anlaşıldığı, davacının her bir işlemi ile ne kadar vadeli döviz aldığını ve dönem sonunda dövizin hangi fiyata ulaştığını bilecek durumda olduğu, banka tarafından atanan müşteri temsilcisinin usulsüz biçimde ve davacıya bilgi vermeden işlem yaptığını gösteren hiçbir emare bulunmadığı, davacının mevcut riskleri bilerek talimat verdiğinin kabulü gerektiği, yapılan işlemlerde davalı bankanın yahut müşteri temsilcisinin kusuru bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf etmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi'nce; taraflar arasında imzalanan türev sözleşmesine istinaden yapılan işlemlerin davacının talimatı ile yapıldığı, davalı banka tarafından teyitleşmenin yapılmamış olmasının zararın doğumuna sebebiyet vermediği başka bir deyişle illiyet bağının bulunmadığı, mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 42,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 19/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara