Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3444 Esas 2022/7340 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3444
Karar No: 2022/7340
Karar Tarihi: 24.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3444 Esas 2022/7340 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/3444 E.  ,  2022/7340 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.12.2018 tarih ve 2015/675 E. - 2018/1373 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 04.03.2021 tarih ve 2019/1066 E. - 2021/290 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı banka arasında 25.11.2013 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredilerin, bu krediler için ipotek verilen taşınmazın satılmak istenmesi üzerine, erken kapatılması için davalı bankaya yapılan başvuru üzerine 25.12.2014 tarihinde davacıya bildirilen yazıda 80.000,00 EURO+BSMV tutarında erken kapama komisyonu talep edildiğini, müvekkilinin yaklaşık bir yıl sonunda bahse konu meblağı ödemek zorunda kaldığını, ayrıca dosya masrafı ve ipotek fek ücreti gibi kesintilerin de yapıldığını, matbu evrak formatında sözleşme imzalatılırken ayrıca bir kısım evraklara da imza alındığı, sözleşme örneğinin müvekkiline verilmediğini, bankaca tahsil edilen bu meblağın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, dosya masrafı vs ücretlerin de haksız şart sayılması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili 16/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda, müddeabihi 121.239,00 TL arttırarak toplan 131.239,00 TL'nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, kredinin erken kapatılması halinde ödeme planı üzerinde erken kapama komisyonu alınacağının açıkça belirtildiğini ve taraflarca imzalandığını, ayrıca erken ödeme halinde komisyon ödeneceğine dair davacının kaşe ve imzasını taşıyan taahhütnamenin olduğunu, genel kredi sözleşmesinin 3.4 maddesinde erken kapama komisyonu alınacağına yönelik düzenleme bulunduğunu, ayrıca dosya masrafı tahsil edileceğini bilgisinin de verildiğini, bankacılık ürünlerine ilişkin her türlü ücret ve komisyonun müvekkil bankanın
    internet sitesinde bütün müşterilerine duyurulduğunu, erken ödeme komisyonu ve masrafa ilişkin tahsilatın mevzuata uygun olduğunu ve davacıdan alınan miktarın zaten alınması gerekenden daha az olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki sözleşmede erken ifa, her iki tarafın menfaatlerini korumaya yönelik bir düzenleme olduğundan genel işlem şartı olarak kabul edilmeyeceği, sözleşmede davalı bankanın erken ödeme nedeniyle bir miktar komisyon talep edebileceği belirtilmiş ise de bu komisyonun hangi oranlarda alınacağının veya hesap şeklinin sözleşmede yer almadığı, emsal bankaların aynı dönem için aynı tür kredilere uyguladığı erken kapama komisyon bedelleri %2 oranında olduğu halde davalı bankanın davacıdan tahsil ettiği erken kapama komisyon oranının %4,44 olduğu, davalı bankanın erken kapama komisyonu emsal banka ortalamalarına göre %2,44 oranında yüksek olduğundan davalı bankanın tahsil edebileceği komisyon oranının %2 olarak kabul edilmesi ile davalı bankanın fazla tahsil ettiği erken kapama komisyonunun %2,44 oranındaki kısmını davacıya iade etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 131.239.- TL alacağının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, toplana delillere ve tüm dosya kapsamına göre, Davacı ile davalı banka arasında 25/11/2013 tarihli ve 10.000.000,00 TL miktarlı genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacı şirketin 06/12/2013 tarihli yazılı talimatına istinaden 1.600.000,00 Euro; 23/12/2013 tarihli talimatına istinaden 250.000,00 USD DEK kullandırıldığı, taraflar arasında 06/12/2013 tarihli kredi erken kapama taahhütnamesi başlıklı belge imzalandığı,bu belgede özellikle 1.600.000,00 Euro kredinin erken kapatılması halinde komisyon ödeneceği belirtildiği ancak bir oran belirtilmediği; yine taraflar arasında 24/12/2013 tarihli taksitli kredi erken kapama taahütnamesi başlıklı belge imzalandığı, bu taahhütnamenin 25/11/2013 tarihli GKS’nin eki ve ayrılmaz parçası olduğu, bu belgede özellikle 250.00,00 USD kredinin erken kapatılması halinde komisyon ödeneceği, ödenecek komisyon oranlarının belirtildiği, TTK'nın 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olduğu, Bankacılık Kanunu'nun 144. maddesi çerçevesinde kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği; sözleşmenin ücret ve komisyonları düzenleyen 2.8.1. maddesinde erken ödeme ilgili genel düzenlemelere yer verildiği, bankacı bilirkişiden alınan raporda davalı bankanın davacıdan tahsil ettiği erken kapama komisyon oranının %4,44 olduğu, iki ayrı bankanın erken kapama komisyon ortalamasının %2 olarak belirtildiği, mahkemece, diğer bankalar tarafından alınan erken ödeme komisyonu oranlarının ortalaması esas alınarak davanın kabulüne karar verildiği, Türk Borçlar Kanunu'nun 96. maddesinde erken ifa ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı, 2006/1 sayılı TCMB Tebliğinin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceğinin kabul edildiği, Tebliğin 6/2. maddesine göre; bankaların, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan edip bu oranları internet sitelerinde yayımlamları gerektiği, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran varsa bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği, sözleşmeyle bir oran belirlenmediyse bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlara göre masraf tahsil edilebileceği, ilan edilen bir oran olmadığı takdirde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, somut olayda, davalının, TBK'nın 96. maddesi uyarınca erken kapamayı kabul etmek zorunda olmadığı, ancak erken kapamayı kabul ederek komisyon aldığı, İlk Derece Mahkemesince, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında yapılan bilirkişi incelemesinde, sözleşmede kararlaştırılmış bir oran bulunmasa da sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu kabul edilen, taraflar arasında imzalanan 24/12/2013 tarihli taksitli ticari keredi erken kapama taahhütnamesi başlıklı belgede, iş bu taahhütnamenin 25/11/2013 tarihli GKS’nin eki ve ayrılmaz parçası olduğu kabul edilip kredinin erken kapatılması halinde komisyon ödeneceği ve ödenecek komisyon oranları belirtildiğine göre davalı bankaca alınan erken kapama komisyon oranının bu taahhütnamede düzenlenen komisyon oranlarından daha düşük olduğu bilirkişi raporu ile de tesbit edilmişken, mahkemece bu tesbitlere göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesinin doğru olmadığı, ancak bu hususun yenidne yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara