Esas No: 2011/4384
Karar No: 2011/2555
Karar Tarihi: 13.12.2011
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/4384 Esas 2011/2555 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan şirket ve... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı şirket ortağı olan davalı... aleyhine girişilen icra takibinin kesinleştiğini, Lütfi" nün davalı şirketteki hissesi üzerine ticaret sicil kayıtlarında haciz işlemi uygulandığını ileri sürerek,davalı şirketin menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasına,feshin şirkete ve ortaklara ihbarına.şirkete kayyım tayinine ve şirketin TTK’nun 522’inci maddesi gereğince feshi ile icra dosyasındaki alacağın ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, TTK’nun 522’nci maddesindeki koşulların oluşmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Davalı ...,cevap vermemiştir.
Mahkemece,iddia,savunma,bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre,davalı Lütfi’nin davacıya verdiği senet nedeniyle yapılan icra takibi sonunda borcun ödenmediği ve bu davalının davalı şirketteki hissesine haciz konulduğu,diğer davalıların şirket ortağı olduğu ve şirketin borca batık olduğu,gayri faal bulunduğu gerekçesiyle şirketin İİK’nun 185’nci maddesi gereğince iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan şirket ve Lütfi vekili temyiz etmiştir.
1- Davacının talebi, TTK’nun 522. maddesine dayalı olarak davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istemi olmasına karşılık, mahkemece bu madde gereğince inceleme yapılmadan, talep aşılarak karar verilmemesi doğru değildir.
Diğer yandan davacı 28.04.2011 tarihli dilekçesinde davalı şirketin İİK’nun 177. maddesi gereğince iflasını talep etmiş ise de, bu maddedeki hangi bende dayandığını açıkça bildirmediği gibi, bu konuda ıslah talebinin de bulunmadığı nazara alınmadan ve bu talebi içerir dilekçenin ibrazından sonra davalının dilekçeyi inceleyerek beyanda bulunma isteminin kabul edilmesi gerekirken reddi ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
Öte yandan davalı şirketin devredildiği bildirilmesine rağmen mahkemece, bu konuda araştırma yapılarak bir değerlendirmenin yapılmaması da doğru değildir.
2- Kabul şekline göre , İİK’nun 177. maddesi gereğince iflasa karar verebilmek için iflas talebinin ilanı,müflisin dinlenmesi gibi bazı şartlara riayet edilmesi gerekirken,bu hususlara dikkat edilmeden karar verilmesi yerinde değildir.
Ayrıca mahkemece, şirketin İİK’nun 185. maddesi gereğince iflasına karar verilmiş ise de,bu maddenin somut olayla ilgisi tespit edilemediği gibi,diğer davalılar hakkında da bir karar verilmemesi de isabetli görülmemiştir.
3-Reddi hakim talebi hakkında verilen kararının müstakilen temyize tabi olduğu anlaşıldığından, buna ilişkin temyiz itirazının reddine,
4-Bozma nedenlerine göre davalılardan şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalı... vekilinin temyiz talebine gelince; Mahkeme hükmü davalı vekiline 18.05.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, hüküm HUMK’nun 432.maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 07.06.2011 tarihinde temyiz edilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas,1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılardan şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) ve (4) nolu bentteki nedenlerle davalı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, (5) nolu bentteki nedenle davalı... vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.