Esas No: 2021/2829
Karar No: 2022/7358
Karar Tarihi: 25.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2829 Esas 2022/7358 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2829 E. , 2022/7358 K.Özet:
Davacı, \"Den-Kur Denizli Kurumsal Temizlik Hizmetleri\" markasının sahibi olduğunu, davalının bu markayı kötü niyetli bir şekilde kopyalayarak kendi adına tescil ettirdiğini ve davacının ticari itibarına zarar verdiğini iddia ederek davalıya karşı dava açmıştır. Ancak mahkeme, davalının markasının davacının markasına tecavüz etmediği sonucuna vararak davayı reddetmiştir. Davacı vekili, bu karara itiraz ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Ancak yapılan inceleme sonucunda, kararda bir hukuka aykırılık bulunmadığına karar verilerek istinaf başvurusu reddedilmiştir. Kanun maddeleri olarak da HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372. maddeleri uygulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 24.04.2019 tarih ve 2018/264 E. - 2019/401 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.01.2021 tarih ve 2019/866 E. - 2021/24 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 2009 yılı haziran ayında eşi ... adına Den-Kur Denizli Kurumsal Temizlik Hizmetleri unvanıyla temizlik malzemeleri alım, satım pazarlama konusunda faaliyet göstermeye başladığını, davacının ticaret gereği bu işletmesini kapatarak 01.10.2012 tarihinde aynı sektörde, aynı müşterilere, hiç ara vermeden, ... Den-Kur Denizli Kurumsal Temizlik Hizmetleri unvanıyla faaliyetine devam etttiğini, davacının ülke genelinde yaklaşık 25 ilde faaliyet gösterdiğini, bilinirlik ve güvenirlik kazandığını, 17.12.2012 tarihinde "Den - Kur Denizli Kurumsal Temizlik Hizmetleri" markasını 2012/105428 numarasıyla tescil ettirdiğini, davacının 2009 yılında faaliyete başladıktan sonra geçen süreçte davalı ile defalarca temizlik malzemesi alım satımı işlerini gerçekleştirdiğini, davalının davacının akrabası olması sebebiyle davacının işlerini yakından takip ettiğini, davacının bu iyiniyetinden faydalanan davalının, logosuz düz yazı şeklinde "DEN-KUR" ibaresini 10.06.2011 tarih ve 2011/49376 sayı ile kendisi adına tescil ettirdiğini, ancak bu tescilden sonra davalının bu markayla herhangi bir ürün üretip satışa sunmadığını, davalının kötü niyetli olarak tescil yaptırdığını, sosyal medyada davacıya ait logo ile tasarlanmış markaları kullandığını, davacının itibarına zarara verecek davranışlarda bulunduğunu, davacının tescilli markasındaki logoyu kullandığına dair delil tespiti yaptırıldığını ileri sürerek, davalının davacının tescilli markasından doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulmasına, davacının markasına ait logonun yer aldığı tüm ürünleri satışının engellenmesini, davacının itibarının sarsılmasından dolayı 10.000,00 TL manevi tazminatın, davacının uğradığı fiili kayba karşılığı şimdilik 1.000,00 TL yoksun kalınan kazancın davalıdan tahsiline karar verilmesini, hüküm özetinin ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının uzun yıllardır temizlik ürünlerinin üretimi ve satış sektöründe "Orjin", "DEN-KUR" ve başkaca markalar ile faaliyet gösterdiğini, davacının sektöre davalının sayesinde girdiğini, işi davalının yanında öğrendiğini, markanın isminden de anlaşılacağı üzere "DEN-KUR" markasının açılımının "..." olduğunu, nitekim davalının 2011 yılında kendi adıyla şahıs şirketini kurduğunu, davalının "DEN-KUR" markasını 10.06.2011 tarihinde davacının ise davalıdan daha sonra, yani 17.12.2012 tarihinde aldığını, tarihlere bakıldığında da markayı kullanım hakkının davalıda olduğunun, bir tecavüz var ise bunun davacı tarafından yapıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı adına tescilli 2011/49376 sayılı markanın ve davalının fiili kullanımlarının, davacının 2012/105428 sayılı markasına tecavüz teşkil etmediği, davacı adına tescilli 2012/105428 sayılı markasının tanınmış olmadığı, davalı lehine marka hakkına tecavüzden kaynaklı bir haksız kazancın veya itibar kaybının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalının fiili kullanımının, kendi adına tescilli markasından farklı, markasının koruma kapsamını aşacak ve davacının tescilli logosuna tecavüz oluşturacak şekilde olsa da, davacının markasının 35/1-4. sınıf hizmetlerde tescilli bulunduğu, buna karşılık davalının markasının fiili kullanımının ise kağıt havluların kontrollü şekilde verilmesini sağlayan elektrikli üniteler, hijyen ve sağlık ürünleri alanında olduğu, bu durumda davalı kullanımının gerçekleştiği ürünler ile davacı markasının kapsamında yer alan hizmetlerin benzer olmadığı, davacının markasının tescilli bulunduğu 35. sınıftaki "pazarlama hizmetlerinin" davalının markasını fiilen kullandığı ürünlerle benzer olmadığı, davacı markasının tanınmış olduğunu ispata elverişli ve yeterli delillerin de sunulmadığı, dosya kapsamında davalının kötü niyetli bulunduğunu gösterir herhangi bir delilin de bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 25/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.