Esas No: 2021/1668
Karar No: 2022/7463
Karar Tarihi: 27.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1668 Esas 2022/7463 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1668 E. , 2022/7463 K.Özet:
Davacılar, müvekkilinin aldığı kredinin temlik alacaklısı olan davalının gerçek alacaklı olmadığını, ödemeyi kefilin yaptığını ve yasal olmayan yüksek faiz oranından yararlanmak için davalının temlik alacaklısı gösterildiğini iddia ederek icra dosyalarında borçlu olmadıklarının tespitini, fazlaya ilişkin taleplerini ve dava haklarını saklı tutarak fazla tahsilatlardan 50.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince davacıların iddialarının kanıtlanamaması ve temlik alacaklısı olarak davalının bankanın haklarına halef olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar istinaf edilmiş ve istinaf talebi mahkemece reddedilmiştir. Karar, temyiz edilmiş ve yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığı anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. Bu kararda uygulanan kanun maddeleri şunlardır: 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 168. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/b-1, 370/1 ve 372. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02.07.2020 tarih ve 2019/137 E- 2020/366 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 07.12.2020 tarih ve 2020/1109 E- 2020/1608 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 25.10.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ...’in kullandığı krediye diğer davacı ile davalının kardeşi olan ... olduğunu, icra takibine konu borç aslında kefil ... tarafından ödendiği halde dosyalardaki yüksek faizden yararlanmak için muvazaalı olarak davalı tarafından ödenmiş gibi gösterildiğini ve banka alacağının davalıya temlik edildiğini, icra dosyasında mevcut % 90 faiz oranın yasal ve haklı olmadığını, davalının icra dosyasındaki faiz oranında yararlanamayacağını ileri sürerek, icra dosyalarında borçlu olmadıklarının tespitini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla fazla tahsilatlardan şimdilik 50.000.-TL'nin fazla ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davacının temlik tutarlarına bir itirazının bulunmadığı, davacının itirazının banka borcunun aslında kefil tarafından ödendiği, muvazaalı olarak davalının temlik alacaklısı gösterildiği, dolayısıyla davalı temlik alacaklısının bankanın haklarına halef olmadığına ilişkin olduğu, her ne kadar dosyaya gönderilen icra dosyasının incelenmesinde temlik sözleşme asıllarına rastlanmamış ve dava dışı bankadan da on yıldan fazla zaman geçtiğinden bankanın belge saklama yükümlülüğünün yasal olarak sona erdiği gerekçesiyle temlik sözleşmelerine erişilememiş ise de icra dosyası içinde temlik eden alacaklı bankanın alacakların 15.000,00 TL ve 10.800,00 TL üzerinden davalı ...'e temlik edildiğinin belirtildiği ve buna göre İcra Müdürlüğü tarafından temlik harcı alınarak alacağın belirtilen tutar kadarının ...'e temlik edilmesine karar verildiği, davacının bankaya olan borç ödemesinin aslında kefil ... tarafından yapıldığını ancak yüksek faiz oranından yararlanmak için muvazaalı olarak davalının temlik alacaklısı gösterildiğine ilişkin iddialarını ispatlayamadığı, davacı vekilinin yargılamanın 2. celsesinde imzası ile tevsik ettiği beyanına göre davacıların temlik edilen alacak tutarlarına itirazlarının bulunmadığı, bu durumda icra dosyalarına konu edilen alacakların doğruluğu yönünden araştırma yapılmasına gerek olmadığı, davalının gerçek temlik alacaklısı olmadığı, ödemenin kefil tarafından yapıldığı ispatlanamadığına göre temlik alacaklısı olan davalının 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 168. maddesine göre alacaklının haklarına halef olduğu, temlik alacaklısı davalının bankanın haklarına halef olduğu kabul edilerek yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda icra dosyasına konu borcun devam ettiği ve fazla ödeme bulunmadığının tespit edildiği, icra dosyasındaki alacağın genel kredi sözleşmesinden doğduğu ve davacının eldeki davada menfi tespit istemi yanında istirdat istemi de bulunduğundan davanın yalnızca icra dosya hesabına itiraz olarak değerlendirilemeyeceği ve mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu, mahkemenin,davacının bankaya olan borç ödemesinin aslında kefil ... tarafından yapıldığı ancak yüksek faiz oranından faydalanmak amacıyla muvazaalı olarak banka tarafından davalıya temlik edildiği iddiasını kanıtlar nitelikte delil sunulmadığı, temlik alacaklısı olan davalının 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 168. maddesine göre alacaklı bankanın haklarına halef olduğu yönündeki değerlendirmesinde hatalı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 27/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.