Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1996 Esas 2011/2442 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1996
Karar No: 2011/2442
Karar Tarihi: 08.12.2011

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1996 Esas 2011/2442 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)23. Hukuk Dairesi         2011/1996 E.  ,  2011/2442 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife üye olduğunu ve katılım payı olarak adına kayıtlı taşınmazın üzerindeki tüm tasarruf haklarını 27.05.1991 tarihli noter belgesi ile davalıya devrettiğini, davalının bu taşınmazı üzerine geçirdiğini, ancak müvekkilinin davalı kooperatif tarafından 12.04.1993 gün 9 sayılı kararla üyelikten çıkarıldığını bu karara karşı açılan davanın reddedilip müvekkilinin üyelik sıfatını kaybettiğini, bu nedenle müvekkilinin katılım payı olarak davalıya verdiği ev nedeniyle davalının haksız zenginleştiğini ve iktisabının sebepsiz kaldığını ileri sürerek, davalı adına olan tescilin terkini ile müvekkili adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç değerinden fazlaya ilişkin hakkı saklı kalarak üzerine şimdilik 6.001,00 TL"nin faizi ile davalıdan tahsiline, davalının haksız müdahelesinin men"i ile ecrimisil olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.001,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca dava konusu taşınmazın 1992 yılında müvekkiline satıldığını, katılım bedelinin sözkonusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi"nin 11.02.2008 gün 2006/14211-2008/1459 sayılı kararıyla yerel mahkeme hükmü bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporlar alınmış ve yapılan yargılama sonunda davacının, üyesi olduğu kooperatiften ihraç edildiği, ihraç kararının iptali için açılan davanın mahkemece reddedilip, kararın Yargıtay denetiminden geçip kesinleştiği ve davacının ortaklık hakkını kaybettiği, davacının, üyelik katılım bedeli olarak davalıya verildiğini iddia ettiği taşınmazın bedelinin davalı kooperatif tarafından, banka havalesi ile 13.01.1995 tarihinde davacıya ödediği ve yapılan işlemin satım olduğu ve davacının davalı kooperatiften bir alacağının kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, Yüksek 11. Hukuk Dairesi"nin yukarıda belirtilen bozma ilamına uyulmuş ise de bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir. Mahkemece taşınmazın davalı kooperatifçe satın alındığı tarih itibari ile bu taşınmazın rayiç bedelinin kooperatif kasasından çıkıp davacının üyelik hesabına geçirilip geçirilmediği veya davacıya ödenip ödenmediği hususlarında araştırma yapılmadığı gibi, davalı kooperatifçe çıkma payının davacının banka hesabına aktarıldığı savunulmuş ise de bu konuda banka kayıtları üzerinde inceleme yapılıp, paranın yatırılıp yatırılmadığı ve davacıya ödenip ödenmediği de tespit edilmemiştir. Somut uyuşmazlıkta, öncelikle üyelik statüsünün ne şekilde kazanıldığının belirlenmesi gereklidir. Dava konusu taşınmazın 27.05.1991 tarihli vekaletnamede belirtildiği şekilde davacının davalı kooperatife ortaklık payı olarak mı, yoksa bedelini ödeyerek mi alındığı hususları açıklığa kavuşturulmalıdır. Çıkarılan ortak aynı sermaye yatırsa bile çıkarıldığında bu aynı sermayeyi aynen değil değer yani, para olarak geri isteyebilir.
    Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan hususlar gözönüne alınarak anılan deliller toplanıp, konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan denetime elverişli bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 825,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 08.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara