Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1523 Esas 2011/2439 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1523
Karar No: 2011/2439
Karar Tarihi: 08.12.2011

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1523 Esas 2011/2439 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı kooperatiften ayrılan davacı üye, yapılmış ödemelerin kendisine iade edilmediğini iddia ederek, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı taraf, çıkma usulünün anasözleşmeye aykırı olduğunu, davacının hesap süresi sonunda usulüne uygun şekilde müracaat etmediğini ve ödemelerin ilgili tarihten itibaren bir ay içinde yapılması gerektiğini savunmuştur. Mahkeme ise davacının alacağının henüz muaccel hale gelmediğine karar vererek, davanın reddine hükmetmiştir. Ancak davacı avukatı duruşmada davanın alacak davasına dönüştürüldüğünü beyan etmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda, işlem yapılması için usulüne uygun bir ıslah dilekçesinin karşı tarafa tebliğine ve daha sonra alacak hakkında bir karar verilmesine ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177/2 maddesi ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17. ve kooperatif anasözleşmesinin 15. maddeleridir.
(Kapatılan)23. Hukuk Dairesi         2011/1523 E.  ,  2011/2439 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... Kuçak gelmiş davalı tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkilinin üyesi olduğu davalı kooperatiften ayrıldığını ve ayrıldığı tarihe kadar yapılmış olduğu ödemelerin kendisine iade edilmediğini, bu nedenle girişilen takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının, müvekkili kooperatiften çıkma usulünün anasözleşmeye aykırı olduğunu, davacının hesap süresi sonunda bir ay önce yönetime usulüne uygun şekilde müracaat etmediğini, ayrıca ödemelerinin o yılın bilanço tarihinden itibaren bir ay içinde yapılacağını, davacının bu süreyi beklemeden takibe geçtiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davacı vekili, 12.03.2009 tarihli duruşmada davalı kooperatifin, müvekkilinin yerine bir başka kişiyi üye olarak aldığını, davalının tüm aidat alacağının bu kişiden tahsil ettiğini, bu nedenle bilanço sonu beklemeden alacağın ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, davasını alacak davasına dönüştürdüğünü beyan etmiştir.
    Mahkemece, idida, savunma, bilirkişi rapor ve tüm dosya içeriğine göre, her ne kadar davacı müvekkilinin 12.03.2009 tarihli duruşmada ıslah talebinde bulunmuş ise de, bu duruşmada davalı tarafın hazır olmadığı, HUMK"nun 83.maddesi uyarınca ıslah talebini üç gün içinde yazılı olarak bildirilmediği ve ıslah harcını da yatırmadığı, bu nedenle ıslah isteminin yerinde olmadığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17. ve kooperatif anasözleşmesinin 15.maddesi uyarınca, davacı ortağın ortaklıktan ayrılma tarihinin ait olduğu bilançosuna göre hesaplanacak sermaye ve diğer alacaklarının bilanço tarihinden bir ay içinde ödeneceğinin öngörüldüğü, davacının isitfa tarihinin 2008 yılında olduğu, takip tarihi itibariyle davanın henüz geri isteme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, takip tarihi itibariyle davacının alacağı henüz muaccel hale gelmemiştir. Davacı vekili bu durumu gözeterek 12.03.2009 tarihli
    duruşma sırasında, sözlü olarak davayı alacak davası olarak ıslah etmiştir. 6100 sayılı HMK"nun 177/2 nci (HUMK"nun 85.) maddesi uyarınca ıslah yazılı olabileceği gibi, diğer tarafın hazır olması halinde durumun tutanağa geçirilmesi sureti ile sözlü olarak dahi yapılabilir. Somut olayda, davacının ıslah talebinde bulunduğu duruşmada davalı taraf hazır olmadığı için, ıslah talebinin karşı tarafa tebliği gerekir. Davacı harcı peşin yaptırdığı için yeniden harç yatırmasına da gerek yoktur.
    Bu durumda Mahkemece HMK 177. vd. (HUMK.85 vd) maddeleri gözetilerek işlem yapılması ıslah dilekçesinin karşı tarafa tebliği bundan sonra ıslaha konu alacak hakkında bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun bir ıslahın bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    2- Bozma neden ve şekline göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 825,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine 08.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara