Esas No: 2021/3636
Karar No: 2022/7703
Karar Tarihi: 02.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3636 Esas 2022/7703 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3636 E. , 2022/7703 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.04.2019 tarih ve 2017/873 E- 2019/321 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.02.2021 tarih ve 2020/684 E- 2021/212 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin uzun yıllar halı işinde tecrübeli çalışan olduğunu, müvekkilinin yakın arkadaşı olan dava dışı ...'un davacıyı şirket kurma fikrine ikna ettikten sonra davalı ... ile birlikte 15.03.2013 tarihinde 50.000.-TL sermaye ile MNM Halı Mobilya İmalat ve Dış Ticaret Anonim Şirketi'ni kurduğu, müvekkilinin hem parasını koyarak hem de emeği ile şirket için çalışmaya başladığını, emekli olması ile birlikte hisselerin bedelsiz şekilde kendisine devredileceğinin müvekkiline vaad edildiğini, şirket sermayesinin ödenmesi için davalı ... ...'in hesabına müvekkilin eşi Ferai Tuğba Kayhan tarafından toplam 39,389.-TL havale edildiğini ve davalının bu meblağı şirket hesabına aktardığını, ardından şirket sermayesinin dava dışı ... ve davalı ... ...'in kararıyla 170.000.-TL'ye çıkarıldığını, 25/11/2013 tarihinde dava dışı ... tarafından şirket sermayesinin %50'si olan 85.000.-TL'yi temsil eden, her birinin nominal değeri 1.000.-TL olan payların davacıya devredildiği ve bu devrin şirket pay defterine kaydedildiği, yine 25/11/2013 tarihinde şirket sermayesinin 60,000.-TL'sini temsil eden ve her birinin nominal değeri 1.000.-TL olan payların ... tarafından davalı ... ...'e devredildiğini, sözkonusu devirlere ilişkin herhangi bir hisse devir sözleşmesi yapılmadığını, 14/10/2014 tarihinde ise şirket sermayesinin 85.000.-TL'sini temsil eden ve her birinin nominal değeri 1.000.- TL olan payların davalı ... ... tarafından müvekkili davacıya (halihazırda şirketin %50 ortağı olduğuna inandırılarak) devredildiğini, karşılığında evini ipotek ettirerek davalıya 235.000 USD ödeme yaptığını, nama yazılı payların her türlü devrinde yönetim kurulu kararı gerekmesine rağmen sözkonusu pay devirlerinin onaylandığına ya da geçerli bir nedenle reddolduğuna dair bir yönetim kurulu kararı da alınmadığını, 25/11/2013 tarihli dava dışı ... tarafından şirket sermayesinin %50'si olan 85.000.-TL'yi temsil eden paylara ilişkin yapılan ilk devir geçersiz ise aynı tarihte yönetim kurulu onayı olmadan dava dışı ... tarafından davalı ... ...'e şirket sermayesinin 60,000.-TL'sini temsil eden paylara ilişkin yapılan ikinci devir işleminin de geçersiz olacağı, bu durumda geçerli bir pay devrine dayanarak pay sahibi olmayan davalının yasal olarak sahibi olmadığı payları müvekkile devretmesinin hukuken mümkün olmadığı, müvekkilin 25.11.2013 tarihinde yapılan ilk devrin geçersiz olduğunu bilmesi halinde 14.10.2014 tarihli hisse devir sözleşmesini imzalayarak 235.000USD gibi fahiş bir bedel ödemeyeceğini, sözkonusu devir sözleşmesinin müvekkili aldatılmak süretiyle imzalatıldığını ileri sürerek, taraflar arasında imzalanan 14.10.2014 tarihli hisse devir sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile geçersiz pay devrine dayanılarak davalıya yapılan 235.000 USD bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının USD(Amerikan Doları) ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre hesaplacak faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, pay devrinin geçersizliği iddiasının kabul görmemesi halinde ise, müvekkilinin hile ile aldatılarak ve tecrübesizliği nedeniyle istismar edilerek(gabin) açıkça orantısız bir bedelle yapılmış olan pay devir işleminin iptali ile iptal edilen pay devrine dayanılarak davalıya yapılan ödemenin istirdadına, istirdat talebinin kabul görmemesi halinde ise aynı meblağın Türk Borçlar Kanunu'nun 39/2 maddesi hükmüne göre tazminat yolu ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; cevap dilekçesi sunmamış, ancak davalı vekili; 10/04/2019 tarihli karar celsesinde; davacının uzun süredir şirket yönetimini münferiden elinde bulundurduğunu, kendi kusurundan fayda sağlamaya çalıştığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; anılan hisse devir sözleşmesinin yazılı yapılmış olması itibariyle şekil şartına uygun olduğu, ancak anılan pay devirleri yönünden alınmış bir yönetim kurulu onay kararı bulunmadığı, dolayısıyla hisse devirlerinin dava dışı şirket esas sözleşmesine uygun olmadığı ve devir prosedürünün tamamlanmadığı, bu durumda davacının, pay defterindeki kaydın aksine, dava dışı ...'dan 25/11/2013 tarihinde 85.000.-TL bedelli hisseyi iktisap etmediği gibi davalının da yine 25/11/2013 'te ...'dan 60.000.-TL bedelli hisseyi iktisap etmediği, sonuç olarak davalının 14/10/2014 tarihli hisse devir sözleşmesinin yapıldığı tarihteki mevcut hissesinin, kuruluştaki 25.000.-TL bedelli hisse kadar olduğu, davacının ise dava dışı şirkette usulen iktisap ettiği hissesi bulunmadığı, davaya konu 14/10/2014 tarihli hisse devir sözleşmesinde davalının 85.000.-TL bedelli hisseyi devrettiğine ilişkin sözleşmesinin 60.000.-TL 'lik hisseye ilişkin hükmü, davalının o tutarda hisseye hiç sahip olmamış olması itibariyle hükümsüz kalacağı, sözleşmenin ancak 25.000.-TL bedelli hisse yönünden geçerliliğinin sözkonusu olacağı, diğer yandan TBK 27/2 maddesi gereğince sözleşmenin tamamının hükümsüz olduğu, davaya konu hisse devir sözleşme içeriğinde hisse bedelinin 85.000.-TL olduğu belirlenmiş ise de, dosyaya sunulan e-posta yazışmaları, çek sureti, çek tutarının davalı tarafından 15/10/2014 tarihinde tahsil edildiğine ilişkin yazı cevabı birlikte değerlendirildiğinde hisse devrinin 235.000 USD tutar karşılığında ve dosyaya sureti sunulu çek ile ödenmek suretiyle yapıldığından, davanın kabulü ile taraflar arasında imzalanan 14/10/2014 tarihli "Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi" nin hükümsüzlüğünün tespiti ile 235.000 USD'nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/A maddesi gereği işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; sermaye artışı ile oluşan 120 hissenin kalan 60 hissesinin davalı ... ... adına pay defterine kaydedilmesiyle ilgili olarak bir niza çıkarılmadığı, dava dışı ... tarafından hisse devir sözleşmesi bulunmaksızın ve bedeli ödenmeksizin eldeki dosyanın davacısı adına pay defterinde kaydı yapıldığı iddiasıyla 85.000.-TL’lik hisse bedelinin tahsili amacıyla açılan İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/74 Esas sayılı dosyası içinde bulunan ve o dosyanın davacısı ... tarafından eldeki dosyanın davacısı ...’a çekilen ihtarnamede ... payının 85 adet olduğunun belirtildiği, davalı ... 'in sermayeden gelen 25 hissenin yanında, başta ...'a ait iken pay defterinde kendisi adına kaydedilen 60 payın malikinin de davalı ... ... olduğu, davaya konu hisse devir sözleşmesinin TBK'nın 184/1. maddesine uygun olarak yapıldığı ve hisse devir sözleşmesi gereğince davalı ... ...’in edimini ifa ederek devrettiği 85 payın pay defterinde davacı adına kaydedildiği, 14/10/2014 tarihli hisse devir sözleşmesinin geçersizliği sonucunu doğuracak herhangi bir neden söz konusu olmadığı, dolayısıyla davacının eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığı, ayrıca davacının kendi sunmuş olduğu e-posta yazışmalarında hisse devir bedelinin görüşüldüğü ve davacı tarafça önerilen bedelin kabul edildiği, bu halde davalı tarafın sömürme kastıyla hareket ettiğinin ispatlanamadığı, kaldı ki davacının hisse devrinden sonra 15/10/2014 tarihinde yapılan genel kurulda yönetim kurulu seçildiği ve aynı tarihte yönetim kurulu toplantısı yapıldığı, bu tarihten sonra davalının şirketle ilişiği kalmadığı, bu halde davacının ileri sürdüğü gabin sebebini bu genel kuruldan makul bir süre sonra öğrenmesi gerektiği, davacının gabin nedenine dayalı olarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını davalıya bildirmediği, dolayısıyla artık bu aşamada sözleşmenin gabin nedenine dayalı olarak geçersizliğinin ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, dava tarihi nazara alındığında davacının irade fesadı iddiasıyla sözleşme ile bağlı olmadığı iddiası dinlenemeyeceği gerekçesi ile, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeninde hüküm kurularak, davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflaran ayrı ayrı alınmasına, 02/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.