Esas No: 2021/3824
Karar No: 2022/7782
Karar Tarihi: 03.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3824 Esas 2022/7782 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3824 E. , 2022/7782 K.Özet:
Davacı, kendisini polis olarak tanıtan bir kişiden aldığı telefon sonucu banka hesabındaki 180.000 USD’yi otoparkta bırakarak dolandırıldığını ve davalı bankanın kusuru sebebiyle böyle bir durumun gerçekleştiğini iddia ederek 10.000 TL’nin davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davacının söz konusu paranın dava dışı şahıslara ödemesine ilişkin olarak aranmadığının tespit edildiğini, bankadaki para çekme işlemi sırasında davacının herhangi bir tehdit ve baskı altında olmadığını ve davalı bankanın kusuru veya ihmalinin bulunmadığını belirleyerek davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekilinin temyiz istemi de Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. Temyiz ilam harcı 21,40 TL olarak belirlenmiştir.
HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiş ve bu karar usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır. HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin temyiz istemi reddedilmiş ve HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 04.09.2018 tarih ve 2014/176 E- 2018/319 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.03.2021 tarih ve 2020/220 E- 2021/286 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 07.06.2013 tarihinde kendisinin kullanımında olan ev telefonu numarasından, kendisinin de bilmediği bir numara tarafından arandığını, arayan şahsın kendisini polis komiseri ...olarak tanıttığını, akabinde müvekkilini savcı ...’a bağlayacağını belirterek telefondan aktarım yaptığını, kendisini savcı ... olarak tanıtan kişinin müvekkilinin banka hesaplarının terör örgütleri tarafından kullanıldığını ve soruşturma başlatıldığını belirttiğini, bu kişinin müvekkilinin şahsına ait kişisel bilgileri teyit etmek amacıyla söylediğini, bu durumun müvekkili nezdinde soruşturmanın gerçek olabileceği düşüncesine neden olduğunu, ardından da banka tarafından aranılacağını belirttiğini, davalı bankanın iletişim numarası olan ... numarası tarafından arandığını, psikolojik baskı altında davalı bankadaki hesabından 180.000 USD çektiğini ve kendisine verilen talimat doğrultusunda parayı otoparka bıraktığını, davalı bankanın kusurlu eylemleri ile müvekkilin sır niteliğinde olan bilgilerinin 3. şahısların eline geçmesine sebep olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak sureti ile şimdilik 10.000.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, davacının kişisel bilgilerinin bizzat davacı tarafından ilgili şahıslara iletildiğini ve teyit edildiğini, müşterilere ait kişisel bilgiler ile bankacılık bilgilerinin hiçbir şekilde paylaşılmadığını, bankaya ait olan ... no’lu hattan aranmadığını, davacının imzalı işlem dekontunu dahi ilgili şahıslara teslim ettiğini, davacının aldatılmasında ve paralarını 3. şahıslara teslim etmesinde müvekkili bankanın herhangi bir eyleminin olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının söz konusu paranın dava dışı şahıslara ödemesine ilişkin olarak aranmadığının tespit edildiği, davacının, telefonda kendisini polis komiseri olarak tanıtan şahıs tarafından yapılan aramaların etkisi ile davalı bankada bulunan mevduatını çekerek bu şahıslara verdiği, davacının işlemi sırasında banka görevlilerine herhangi bir tehdit ve baskı altında olduğundan bahsetmediği, davacının, bankadaki para çekme işlemi sırasında, banka görevlisine, ev alacağını, söyleyerek para çekme işlemini gerçekleştirdiği, para çekme işlemi sırasında dekontları bizzat imzaladığı, davalı bankanın iddia edildiği şekilde kusurunun veya ihmalinin bulunmadığı, dolayısıyla olay nedeniyle her hangi bir sorumluluğunun da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi'nce verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 03.11.2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.