Esas No: 2021/3635
Karar No: 2022/7830
Karar Tarihi: 07.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3635 Esas 2022/7830 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3635 E. , 2022/7830 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.10.2020 tarih ve 2017/1214 E. - 2020/455 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.02.2021 tarih ve 2021/93 E. - 2021/184 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirkete FETÖ/PYD operasyonu nedeniyle kayyum atandığını, daha sonra kayyumun yetkisi sonlandırılarak şirketin TMSF'ye devrine karar verildiğini, müvekkili şirket yönetim kurulu tarafından 17/03/2016 tarih ve 15 sayılı kararı ile 14. Village Park Rd. Cedar Grove N.J. - USA adresinde faaliyet gösteren 8.000.000 USD sermayeli PARKHİLL Estates LLC. Unvanlı şirketin %25 hissesinin satın alınarak, söz konusu şirkete ortak olunduğunu ve para kaçırmak amaçlı 1.500.000 USD'nin bahsi geçen şirket hesabına gönderildiğini, bu yönetim kurulu kararının gerek TTK hükümleri ve şirket ana sözleşmesi uyarınca gerekse de mal kaçırma amacı ile yapılmış olması sebebiyle yok hükmünde olduğunu, müvekkil şirket ana sözleşmesi uyarınca yurt dışında bulunan bir şirkete iştirak etmek için genel kurul kararı alınmasının zorunlu olduğunu, davalılarca genel kurulun onayı alınmaksızın yurt dışında faaliyet gösteren bir şirkete ortak olunmasına ilişkin yönetim kurulu kararının yetki gasbı yönünden yok hükmünde olduğu gibi söz konusu yok hükmünde olunan karar gereğince yapılan tüm işlemlerin de geçersiz olduğunu, söz konusu yönetim kurulu kararının muvazaalı olarak ve mal kaçırma saiki ile alındığını belirterek fazlaya ilişkin sair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 17/03/2016 tarih ve 15 numaralı Parkhill Estates Llc. unvanlı şirketin %25 hissesinin satın alınmasına ilişkin yönetim kurulu kararının geçersizliğinin tespitine, geçersiz yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacı tarafından ikame edilen işbu davanın süresinde açılmadığını, TTK'da yönetim kurulu kararlarını düzenleyen 390-391. maddelerinde yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin açık bir hükmün yer almadığını, davacı tarafın ileri sürdüğü iptal
gerekçesinin kanunun aradığı iptal sebepleri arasında bulunmadığını, söz konusu yasal düzenlemelerin ise TTK m. 192/II ve m.460/V hükümlerinde vücut bulduğunu, söz konusu iptal isteminde bulunma hakkının süre ile sınırlandırılmış olup süresiz olarak iptal davası açma hakkını vermediğini, davacı tarafın TTK uyarınca yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin işbu davayı açmaya yetkisinin bulunmadığını, müvekkillerinin yetki gasbında bulunarak karar alma durumlarının söz konusu olmadığını, yönetim kurulu olarak almış oldukları kararların tamamen yasal olarak kendilerine tanınmış yetkiler çerçevesinde olup görev süreleri boyunca müvekkillerinin bu yetkileri doğrultusunda karar alıp uygulamalarda bulunduklarını belirterek usule ilişkin itirazlarını tekrarla öncelikle davanın esasa girilmeden süre ve şekil açısından reddine, haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen işbu davanın esas açısından da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, yönetim kurulu kararının iptali davasının, varsa şirketin denetim kurulunca açılmasının gerektiği veya açılacak bu dava işaret edilerek dava açılmadan önce şirkete bir dava kayyumu atanarak, devir alan TMSF tarafından şirket aleyhine dava açılmasının gerektiği, ancak eldeki davada usulünce taraf teşkili sağlanarak açılmış bir davanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, yönetim kurulu kararlarının geçersizliğinin tespiti davasında husumetin şirket tüzel kişisine yöneltilmesi gerekirken yönetim kurulu üyelerine husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı gibi, şirket hissedarı 3. kişiler Bilal Alkoç tarafından davaya davacı yanında asli müdahillik talebinde bulunulmuş ise de, HMK md. 357 gereğince, istinaf aşamasında müdahale talebinde bulunulamayacağı gözetildiğinde, eldeki davanın aktif ve pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekir ise de, sonucu itibari ile doğru olan karara yönelik istinaf başvurusunun reddi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.