Esas No: 2021/3960
Karar No: 2022/7904
Karar Tarihi: 08.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3960 Esas 2022/7904 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3960 E. , 2022/7904 K.Özet:
Davacı, davalının \"Akıllı Türkçe\" markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini savunarak dava açmıştır. Ancak mahkeme, davacının öncelik hakkını ispat edemediğini ve davalının kötüniyetle tescil ettiği iddialarının da ispatlanamadığını belirterek davayı reddetmiştir. Davacı ise karara istinaf etmiş ancak Bölge Adliye Mahkemesi de ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik olmadığına karar vererek istinaf başvurusunu reddetmiştir.
Kanun maddeleri şöyledir:
- Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 5. maddesi kapsamında marka hükümsüzlüğü şartlarının talebe konu markada bulunmaması nedeniyle ilgili Kanun'un 25. maddesi kapsamında açılan davanın reddi söz konusu olabilir.
- Marka niteliğini haiz olan işaretlere ilişkin olarak Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 4. maddesi uygulanır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 22.12.2020 tarih ve 2019/275 E- 2020/255 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.03.2021 tarih ve 2021/442 E- 2021/618 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının "Akıllı Türkçe" ibaresi için10.10.2014 tarih ve 2014-82265 sayı ile 16. ve 41. sınıflarda TPMK’ ya müracaat ederek tescil belgesi aldığını, dava konusu "Akıllı Türkçe" ibaresinin marka tanımına uymadığını, dava konusu ibarenin malların/hizmetlerin ayırt edilmesini sağlar nitelikte olmayıp bu nedenle SMK 5/1-a, b maddeleri gereği hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca ibarenin ticaret alanında cins, çeşit, vasıf belirtmesi nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, aynı mahiyetteki benzer başvurularda TPMK tarafından 2015/27184 sayılı "akıllı din kültürü defteri", 2015/59046 sayılı "akıllı defter", 2017/62545 sayılı "akıllı İngilizce" başvurularını, mülga 556 sayılı KHK 7/l.a (ayırt edicilikten yoksunluk) ve 7/l.c (cins, çeşit, vasıf belirtme) maddeleri gereğince reddedildiğini, görüldüğü üzere "Akıllı Türkçe "ibaresinin "akıllı İngilizce" ibaresinden hiçbir farkının bulunmadığını, bu nedenle "Akıllı Türkçe" ibaresinin yanılgı ile tescil edildiğini, bu nedenle de SMK 25, 5/l.c maddesi gereği hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davacının "Akıllı Türkçe" ibaresi kullanımının davalı başvuru tarihinden önce olduğunu, her ne kadar bu ibare marka tanımına uymaması, cins, çeşit, vasıf belirtir olmakla birlikte bu ibareyi ilk kez davacının kullandığını, ekte sunulan belgelerden davacının 24.02.2014 tarihinde "Türkçemino Akıllı Türkçe Defter" ibaresinin Kültür Bakanlığı’ndan ISBN numarası almış olduğunu, davalının yazar olarak daha önceden davacı ile çalıştığını, davacının "Türkçemino Akıllı Türkçe Defter" bastığını bilmesine rağmen davacının markasını kendi adına tescil ettirdiğini, sonra da davacının 2017-86817 sayı ile tescilli "Türkçemino Akıllı" markasını taşıyan ürünlerin kullanımını engellemek için savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve hukuk davası açtığını, davalının haksız kazanç peşinde olduğunu, davalının ibareyi kötüniyetle tescil ettirdiği ileri sürerek "Akıllı Türkçe" markasının SMK 25., 5., ve 6. maddelerince hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının "Akıllı Türkçe" markasını 10.10.2014 tarihinden itibaren 2014 82265 sayı ile 16. ve 41. sınıflarda TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, davacının bir yayın, dağıtım ve satış şirketi olarak kitap, defter, test vb. ürünleri anlaşmalı matbaalarda bastırmakta olduğunu ve dağıtım, satışını yaptığını, davacının davalı adına tescilli "Akıllı Türkçe" markasına ayırt edilemeyecek derecede benzer ve aynı olan ürünleri üretmesi, satması nedeniyle mahkemenin 2019/264 Esas sayılı dosyasında işbu dosya davacısı aleyhinde maddi ve manevi tazminat davası açtıklarını, davadan önce kendilerine ihtarname gönderdiklerini ancak tecavüze devam edildiğini, kendi açtıkları davadan sonra işbu davanın açıldığını, bu durumun MK. 2 maddesi gereği dürüstlük kuralına aykırılık olduğunu, "Akıllı Türkçe" markasının TPMK nezdinde usul ve yasaya uygun olduğunun davacı tarafından da kabul edildiğini, davalı markasının SMK 4. m. gereği marka niteliğini haiz olduğunu, davalı tarafından ilk olarak 2012-2032 sayılı "Akıllı Türkçe ..." markasının tescil edildiğini ve bu kapsamda kitap basımı yapıldığını, ekte marka belgesini ve basımı yapılan kitap görselini sunduklarını, sonrasında ise davalı tarafından dava konusu "Akıllı Türkçe" markasının tescil edildiğini, davacının iddialarının hukuki olmadığını, davacı yayınevi tarafından yapılan "Akıllı Türkçe" kitabının ilk basımlarının yazarının yine davalı olduğu belirtilerek yapılmış olduğunu, sonrasında davalının isminin yazarlar bölümünden çıkarılarak farklı yazar isimleri ile basıldığını, davacı yayınevinin kitabı ilk davalı adı ile basması nedeniyle marka hakkının davalıya ait olduğunu kabul ettiğini, davada "hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçirildiğini, davanın dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.;
Mahkemece tüm dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının 24/02/2014 tarihinde "Türkçemino Akıllı Türkçe Defter" ibaresi için Kültür Bakanlığından ISBN numarası alarak kullandığını iddia etmiş ise de; davacının "Akıllı Türkçe "ibaresini değil" Türkçemino Akıllı Türkçe Defter" ibaresini bir bütün olarak kullanmış olup, davacının öncelik hakkını ispat edemediği, davalının kötüniyetle tescil edilip edilmediği yönünden ise; davacı taraf davalıya nazaran öncelik hakkının veya gerçek hak sahipliğini ispatlayamamış olup, davalı markasını tescil ettirmiş olup tescili markadan doğan hakları kullanması kötüniyetli olduğunu göstermeyeceğinden davacının kötüniyet ve gerçek hak sahipliği iddialarının da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesince aldırılmış somut olayın özelliklerine uygun, denetlenebilir, ayrıntılı, bilimsel ve hüküm kurmaya elverişli olan bilirkişi raporu, toplanan deliller, İlk Derece Mahkemesi'nin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında marka hükümsüzlüğü şartlarının talebe konu markada bulunmaması nedeniyle ilgili Kanun'un 25. maddesi kapsamında açılan davanın reddine ilişkin mahkemesince verilmiş ve istinaf edilmiş nihai kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K.'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.