Esas No: 2021/4011
Karar No: 2022/7997
Karar Tarihi: 09.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4011 Esas 2022/7997 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4011 E. , 2022/7997 K.Özet:
Mahkeme, dava konusu olan hisse senetleriyle ilgili olarak tespit davası açıldığını ve hisse senetlerinin kurucu pay senedi olmadığı sonucuna varıldığını belirtti. İlk derece mahkemesi, davacıya ait hisse senetlerinin toplam değerini tespit ederek davayı kabul etti. Tarafların istinaf başvuruları ayrı ayrı reddedildi ve temyiz istemi de reddedildi. Kararın uygulanan kanun maddeleri ise şu şekilde: HMK'nin 106, 326, 353/b-1, 370/1 ve 372 maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27.12.2018 tarih ve 2014/1253 E- 2018/1002 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.03.2021 tarih ve 2019/632 E- 2021/390 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin Türkiye ... Bankası A.Ş.'ne ait 3 adet hisse senedini 1965 yılında 15.000 Eski TL karşılığında 3 parça halinde satın alarak bankaya ortak olduğunu, sözkonusu hisse senetlerinin davalı bankaca bugünkü değeri olarak... Bordro Nolu hissenin 25.710 TL, ...Bordro Nolu hissenin 14.750 TL, ... Bordro Nolu hissenin ise 23.600 TL ya isabet ettiğini, bankanın 20/02/2014 tarihli ve 29833736-361/1817 sayılı idari kararına göre toplam hisse alacağının 64.100 TL şeklinde 2001 yılından önceki değeri olarak belirlenmiş olduğunu, bu tespitin hatalı ve yanlış olduğunu, bankanın sadece 1994 yılında 36 TL kar payı ödediğini, bu yıldan sonraki kar paylarının ödenmesi gerektiğini, sahibi olduğu hisse senetlerinin bugünkü değerinin tespitinde maddi hata yapılarak hesaplama yapıldığını ileri sürerek, davalıda bulunan 15.000 eski TL karşılığında 3 adet hisse senetine ait alacak bedelinin güncel değerinin güncellenerek tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının müvekkili bankanın iştiraki ... Yatırım nezdinde 2 yatırım hesabının bulunduğunu, davacının ...Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. nezdinde bulunan 122.000 TL (eski TL) nominal değerindeki hisse senetlerinin 169311 nolu hesabına 24/07/2007 tarihnide girişi yapıldığını, son durum itibariyle hisse senetlerinin 0,68 TL (yeni TL) nominal değere ulaştığını, davacının müvekkili banka nezdinde bulunan hisselerinin 13/05/2011 tarihinde bankanın Eminönü Şubesine 247.500 (eski TL) değerinde 11.hisse senetlerini ibraz ettiğini, ilgili hisse senetlerinin değişim ve bedelsiz sermaye artırımlarınnı tamamlandığı ve hisse senetlerinin 1.97 TL nominal değere ulaştığı, 22/06/2011 tarihinde banka nezdinde bulunan 414483 nolu hesaba aktarıldığını, ilgili sayılı hisse senetlerinin temettü ödemelerinin yapıldığını, davacının 1965 yılında satın aldığı hisselereni bugünkü değerinin tespitini talep ettiğini, davacının hisselerinin bugünkü değerlerinin belirtildiğini, hesaplamalarda herhangi bir hata bulunmadığını, bu durumun müvekkili bankanın defter ve kayıtları incelenmesi sonucunda ortaya çıkacağını, yatırım hesabında olmayıp fiziken elinde bulunan hissedarların hisse senetlerinin bedelli, bedelsiz ve temettü işlemlerinin kendileri tarafından müracaat edilmesi durumunda yapıldığını, davacı tarafından müvekkili bankaya müracaat edilerek bedelli bedelsiz sermaye artırımını talep edilmediğini, davacının hisse senetleri ile ilgili olarak bedelli sermaye artırımlarına yasal süreleri içerisinde katılmamasından dolayı bu tercihin sonuçlarının yine davacıya ait olduğunu ve bankanın sorumlu tutulamayacağını ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı banka kayıtları ve bilirkişi raporlarına göre davalı bankanın kurucu hisse senedi sahipleri arasında davacının isminin mevcut olmadığını, davacıya ait hisse senetlerinin adi nama yazılı hisse senetleri oldukları ve değerinin sermaye artırımları sonucunda 1,03 TL (yeni TL) olduğunu, hisse senetlerinin saklandığı merkezi kayıt kuruluşu nezdinde davacı adına saklamada bulunan T.Garanti Bankası A.Ş. hisse senedi adedinin nominal değerinin 2.656 TL, pay adedinin 265,6 adet olduğu ve davacı adına saklamada bulanan 2.656 nominal Garanti Bankası hisse senedinin dava tarihindeki karşılığının 22,04 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacıya ait senetlerin sermaye arttırımları sonucunda 1,03 TL oldukları, hisse senetlerinin saklandığı merkezi kayıt kuruluşu nezdinde davacı adına saklamada bulunan T.Garanti Bankası A.Ş. hisse senedi adedinin nominal değerinin 2.656 TL, pay adedinin 265,6 adet olduğu ve davacı adına saklamada bulanan 2.656 nominal Garanti Bankası hisse senedinin dava tarihindeki karşılığının 22,04 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı yanın istinaf başvurusu yönünden; mahkemece davalı banka kayıtları da inceletilmek suretiyle dört farklı bilirkişi raporu alınmış olup, alınan bilirkişi raporu içeriğindeki tespitler ışığında davacı hisselerinin kurucu pay senedi niteliğinde olmadığı sonucuyla karar verildiği, davacı hisse senetlerinin kurucu pay senedi olduğu iddiasının araştırılmış olduğu, bu kapsamda alınan raporların denetime elverişli olduğu, davalı yanın istinaf başvurusu yönünden ise; davacının açtığı dava HMK'nın 106. maddesi kapsamında tespit davası olup, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile davacının hisselerinin niteliği ve dava tarihindeki toplam değerinin tespiti yönünde karar verilmiş olmakla, HMK'nın 326. maddesi uyarınca mahkemece yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olması yönünde kurulan hükmün isabetli olduğu gerekçeleri ile, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 09/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.