Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/3076 Esas 2011/2335 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3076
Karar No: 2011/2335
Karar Tarihi: 06.12.2011

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/3076 Esas 2011/2335 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı kooperatif üyesi, kooperatif aidat borcu tahsili amacıyla açılan icra takibinde borcu olmadığı gerekçesiyle itiraz etmiştir. Davacı kooperatif ise aidat borcunun varlığını ve itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptal edilmesini ve icra inkar tazminatının ödenmesi talebinde bulunmuştur. Mahkeme, deliller ve kooperatif defterleri incelendikten sonra davalının borcunun açıkça belirli olduğunu ve itirazın haksız olduğunu belirledi. Ancak, davalının üyeliğe alınış şeklinin genel kurul kararı ile belirlenip belirlenmediği konusu üzerinde detaylı bir inceleme yapılmadığı için karar bozulmuştur.
Kanun maddeleri:
- 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi: Bu maddeye göre, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit ve her zaman eşit olmalıdır. Yönetim kurulu bu ilkeye aykırı davranamaz ve eşitliği bozacak kararlar için genel kurula danışmak zorundadır.
- Mahkeme kararında ayrıca, sabit ve peşin aidat ödeyerek ortaklığa alınan üyelerin aidat yükümlülüğünün devam ettiği belirtilmiştir.
(Kapatılan)23. Hukuk Dairesi         2011/3076 E.  ,  2011/2335 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, kooperatif aidat borcunun tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine, davalı darafından borcu olmadığı gerekçesiyle itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, aidat miktarının, ödeme yeri ve zamanın genel kurul kararıyla belirlendiğini, kooperatif defter ve kayıtlarından davalının borcunun açıkça belirli olduğunu, bu nedenle itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir,
    Davalı vekili, müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı kooperatifin D blokta yapılan binanın iç, dış kaba ve ince sıva işçilikleri karışılığında C bloktaki 4 numaralı daire üyeliğini yönetim kurulu kararıyla müvekkiline verdiğini, kararda müvekkilinin üye aidatı ile ilgili hiçbir ödeme yapmayacağı ve dairenin anahtar teslimi verildiğinin belirtildiğini, bu nedenle davacının müvekkilinden aidat alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının kooperatifin 2005 yılında aldığı karar gereği yıllık 1.500,00 TL aidatı 15.07.2006 tarihinden itibaren üç eşit taksitte ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini ve 2006 yılındaki aidatları ise genel kurulda belirlenen sürelerde aylık olarak ödemeyi kabul ettiğini belirttiği, davalının toplam 20 aylık 2.800,00 TL aidat borcu ve 2.330,00 TL faiz borcu olmak üzere takip tarihi itibariyle toplam 5.130,00 TL borcu bulunduğu, davalının kooperatif üyeliğine alınmasında genel kurul kararı bulunmadığı, yönetim kurulu kararıyla üyeliğe alındığı, tüm üyelerin hak ve yükümlülüklerde eşit olduğu bu nedenle davalının da aidat borcundan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verillmiştir.
    Kararı , davalı vekili temyiz etmiştir,
    Dava, kooperatif aidat borcundan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takbine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir,
    Davacının, sabit ve peşin aidat ödeyerek, yönetim kurulu kararı ile ortaklığa alındığı ve kendisine daire tahsis edildiği noktaları çekişmesizdir. Uyuşmazlık, bu şekilde ortaklığa alındıktan sonra, davacının aidat yükümlülüğünün devam edip etmediği, dolayısıyla dava konusu alacaktan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 23.madde hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olduklarından, yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği taktirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunmak zorundadır. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın, (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğuna engel değildir. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe 1163 sayılı yasanın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağın farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Somut olayda, davalı 13.01.2000 tarihli yönetim kurulu kararıyla üyeliğe alınmıştır. Kararda davalının bu daire için daha sonra herhangi bir aidat borcu ödemeyeceği, yalnız kooperatifin genel kullanım alanlarında yapabileceği standart dışı masraflardan ve resmi dairelere yapılacak ödemelerden diğer üyeler gibi aynen sorumlu olacağı belirtilmiştir. Ancak davacının üyeliğe alınış şeklini onaylayan bir genel kurul kararı bulunup bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi, mahkemece bu yön araştırılmamıştır.
    Bu durumda, mahkemece, kooperatifin defter ve kayıtlar ve tüm genel kurul kararları üzerinde bilirkişiye inceleme yaptırılarak, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa kabul konusunda genel kurulca bir karar verilip verilmediği ya da bu hususun genel kurulca benimsenip benimsenmediği saptanıp, borcun kaynağı ve davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı açıklığa kavuşturulduktan sonra, uygun sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, bu hususlar üzerinde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara