Esas No: 2021/2775
Karar No: 2022/8280
Karar Tarihi: 23.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2775 Esas 2022/8280 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2775 E. , 2022/8280 K.Özet:
Davacı ve davalı arasında bir ticari ilişki bulunmamasına rağmen, davalı müvekkili aleyhine icra takibi başlattı. Davacı ise takibin ve takibe konu senedin iptalini talep etti. İlk derece mahkemesi, davaya konu senedin zorla imzalattırıldığı iddiasıyla ilgili soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Davacı vekili ise istinaf yoluna başvurdu ancak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusu reddedildi. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edildi ancak temyiz istemi reddedildi.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 776. maddesi gereği, uyuşmazlık konusu senette yazılı tüm yasal zorunlu unsurların bulunması gerektiği ve senetten dolayı borçlu olunmadığının iddiasını yazılı ve kesin delil ile ispatlamak gerektiği belirtiliyor. Kambiyo senetlerinin sebep bakımından mücerret olmasından borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğünün davacı borçluda olduğuna dikkat çekiliyor.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa 5. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 04.02.2019 tarih ve 2018/217 E. - 2019/60 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 28.01.2021 tarih ve 2019/804 E. - 2021/138 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.11.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı asil ile vekilleri Av. ... ve Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığı halde davalının müvekkili aleyhine Şanlıurfa 4. İcra Müdürlüğü'nün 2018/55 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin takibe konu senedi bir meselinin halli için aracılara verdiğini, alacaklı görünen kişiye ise hiçbir borcunun bulunmadığını, doktor olan müvekkilinin davalı ile ticari ilişkiye ve para alışverişine girmediğini, takibe konu senedin zorla imzalatıldığı iddiası ile savcılığa yapılan şikayette soruşturmanın devam ettiğini ileri sürerek takibin ve takibe konu senedin iptalini, müvekkilinin taşınmazları üzerine konan taşkın hacizlerin kaldırılmasını, kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının şikayetinin kovuşturulmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, senedin miktarı itibari ile yazılı delil ile ispatının gerektiği, davaya konu bononun zorla ve tehdit yoluyla imzalattırıldığına dair soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu halde iddianın ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, uyuşmazlık konusu senette 6102 sayılı TTK'nın 776. maddesinde belirtilen tüm yasal zorunlu unsurların bulunduğu, menfi tespit davalarında ispat yükünün kural olarak alacaklıda olduğu, ancak alacağın senede dayanması halinde ispat yükünün yer değiştirip senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacıya düştüğü, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olmasından borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğünün davacı borçluya ait olduğu, karine olarak bir kambiyo senedinin mevcut bir borcun ifası veya itfası amacıyla verildiğinin kabul edildiği, borçlunun, bononun teminat bonosu olduğu yönündeki iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği halde dava konusu senedin teminat senedi niteliği taşıdıığı ve senet nedeniyle borçlu olmadığı yönündeki iddiasını yazılı ve kesin delil ile ispatlayamadığı, davacının yapmış olduğu iki ayrı suç duyurusu üzerine kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, davacının dosyaya sunduğu senet fotokopisinin alt kısmında yer alan ancak takibe konan senette bulunmayan “meselenin sulhü için” ibaresi ve dosya kapsamına sunulan protokol içeriği senedin teminat senedi olarak verildiğinin kabulüne olanaklı olmadığı, davacının yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.