Esas No: 2011/2189
Karar No: 2011/2327
Karar Tarihi: 06.12.2011
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/2189 Esas 2011/2327 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleşen tapu iptali ve tescil davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili asıl ve birleşen davada, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, çekilen kur"a neticesinde 2 no"lu bağımsız bölümün kendisine çıktığını, kur"ada kötü dairelerden birini çektiği için 14.500 DM fark alma hakkını kazandığını, yapılan araştırmada müvekkiline çıkan dairenin davalı ... ve ... adına tapusunun çıkarıldığını ileri sürerek, bağımsız bölümün davalılar adına bulunan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin arsa maliki olduklarını, kooperatif ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği dava konusu bağımsız bölümün müvekkilerine verildiğini, davacının talebini kooperatife yöneltmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının üyeliğinin devam etmekte olduğu, kooperatif ile arsa sahipleri arasında yapılan protokol gereği davalı arsa sahipleri adına tescil edildiği, bu dairenin davacıya tesliminin hukuken ve fiilen imkansız olduğu, davacının 3. kişi durumunda olan kooperatif dışındaki davalılara yönelik davasının husumetten reddi gerektiği, davacının kendisine daire verilmediğinden ödediğinin iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 19.671,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kendisine konut tahsis edilemeyen üyenin, kooperatiften tazminat istemine ilişkin davalarda uygulanması gereken tazminat hesaplama ilkeleri, yerleşmiş uygulamalara göre aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir.
1-Önce, ortaklara tahsis edilen konut veya işyerinin dava tarihi itibariyle rayiç değeri saptanmalıdır.
2-Davalı kooperatife normal ödemelrini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin ödeme yaptıkları tarihler itibari ile toplam ödemeler dava tarihine kadar (Toptan Eşya Fiyat Endeksi artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak, güncel değeri bulunmaldır.
3-Bundan sonra, yukarıda (1) nolu bentte bulunan değerden (2) nolu bentte bulunan değer çıkartılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın, bu ödemelerine karşı ne miktar yararlanma sağladığı ortaya çıkarılmalıdır.
4-Bunu takiben, davacı eksik ödeme yapan ortağın ödentilere (2) nolu bentteki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı da güncelleştirilmelidir.
5-Bu saptalamalardan sonra, normal ödentilerini ödemiş bulunan bir ortağın yukarıda (2) nolu bentte bulunan ödemelerinin güncel değeri karşılığı, gene yukarıda (3) nolu bentte bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre, davacının (4) nolu bentte eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yarar sağlaması gerektiği orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani, sonuç olarak (4) nolu bentte bulunan miktar (3) nolu bentte bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan miktarın (2) nolu bentte bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktar davacı ortağın bu davada kooperatiften istemesi mümkün olan zarar miktarı olacak ve mahkemece (talep miktarı veya bozmaya uymakla oluşan kazanılmış hak ilkesi de dikkate alınarak) bu miktar da hükmedilebilecektir.
Oysa, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda açıklanan bu ilkelere uyulmamıştır.
Bu durumda, mahkemece, önceki bilirkişinin yanına kooperatif ve mali konularda uzman bilirkişiler eklenerek oluşturulacak bilirkişi kurulundan, yukarıda açıklanan ilkelere uygun ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmek gerekirken, eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.