23. Hukuk Dairesi 2011/412 E. , 2011/1503 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki iflas davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın ... ve ... yönünden reddine, diğer davalı yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılardan ... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili,.....’ nin yönetim ve denetiminin BDDK’ nın kararı ile 30.11.2001 tarihinde ...’ ye devir edildiğini, fona devredilen banka bünyesinde yapılan teftiş sonrası düzenlenen 22.10.2002 tarihli murakıp raporuna göre, dava dışı ...Turzim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ ne kullandırılan kredinin bir kısmının usulsüz olduğunu, bankayı zarara uğratan bu işlemde Banka Genel Müdürü ..., Ege Bölge Müdürü ... ve Karşıyaka Şubesi Müdürü ...’ in sorumlulukları bulunduğunu ileri sürerek, 785.426,73 TL’ nin tahsili ile şahsi iflaslarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili, zamanaşımı ve derdestlik itirazında bulunarak, dava dışı şirkete gerekli teminat alınarak kredi verildiğini, kredi onay belgesinde ...’ un imzasının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak, dava dışı şirkete kredi kullandırılmasında müvekkilinin bir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalılar ... ve ... hakkındaki davanın reddine, davalı ... hakkındaki davanın kabulü ile zararla sınırlı olmak üzere şahsi iflasına dair verilen karar, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nce, yargılamanın sonuçlandırıldığı 23.02.2009 tarihli son oturumdaki kısa kararın 2’ nci bendinde (530.800.00 TL zararla sınırlı olarak davalı ...’in 5411 sayılı Kanunun 110. maddesi gereğince doğrudan şahsen iflasına) denildiği halde, gerekçeli kararda (530.800.00 TL zararla sınırlı olarak davalı ...’ in 4389 sayılı yasanın 17/1 ve 5411 sayılı Kanunun 110. maddesi gereğince doğrudan şahsen iflasına) denilerek 4389 sayılı Kanunda öngörülen tasfiye usulü ile 5411 sayılı Kanundaki tasfiye usulü arasında farklar bulunduğu gözetilmeden, bu halin HUMK’ un 381/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği ve 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulması gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece davalılar ... ve ... hakkındaki davanın reddine, davalı ...’ in 530.800,36 TL ile sınırlı olmak üzere şahsi iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalılardan ... vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, ..." ye devredilen banka yöneticilerinin 5411 sayılı kanun hükümleri uyarınca iflası istemine ilişkindir.
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, fona devredilen Toprakbank" ın yöneticisi konumunda bulunan davalıların dava dışı ...Ltd.Şti" ne 17.08.1998 tarihinde kredi kullandırdıkları, kullandırılan bu kredinin ödenmemesi üzerine banka ile borçlular arasında 15.09.2000 tarihli protokol düzenlenerek borçlu şirkete ikinci bir kredi kullandırılıp ilk kredinin ödenmesinin sağlandığı, bu kredinin köprü kredi olarak adlandırıldığı ve mahkemece zararın doğumuna bu kredinin sebep olduğunun kabul edildiği, protokolde davalılar ... ve ..." in imzalarının bulunmadığı, bu nedenle bu davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verildiği, diğer davalı ..." in protokolde imzasının bulunduğu gerekçesiyle bu davalı hakkındaki davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle zararın doğumuna 17.08.1998 tarihli kredinin sebep olduğunu kabul etmek olayın oluşuna daha uygun düşmektedir.Bu itibarla mahkemenin 15.09.2000 tarihinde düzenlenen protokol uyarınca borçlu şirkete köprü kredi kullandırılarak, ilk krediden doğan borcun kapatılması işlemini zararın doğduğu işlem olarak kabul etmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, davalı ..." in 03.12.1999 tarihinde görevinden ayrıldığı anlaşıldığına göre, köprü kredinin kullandırıldığı tarihte görevde olmayan bu davalının zarardan sorumlu tutulması mahkemenin kabulüne uygun düşmemiştir.
Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporları yeterli olmadığı gibi bilirkişilerin 5411 sayılı kanunun 142/son maddesinde belirtildiği şekilde resmi kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar arasından seçilmemesi de doğru olmamıştır.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekili ve davalılardan ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 No"lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalılardan ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı ve davalılardan ... yararına BOZULMASINA, 2 No"lu bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.