Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/482 Esas 2011/1372 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/482
Karar No: 2011/1372
Karar Tarihi: 27.10.2011

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/482 Esas 2011/1372 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen birleşen sıra cetveline itiraz davalarında, davalıların payları düşürülmüştür. Davacı vekili, müvekkilinin borcunu dava dışı borçlunun kefili olarak ödediğini ve davalının alacağının muvazaalı olduğunu iddia etmiştir. Davalı vekili ise alacağın ödünç para nedeniyle olduğunu savunmuştur. Mahkeme, bonoya dayalı alacağın tek başına delil olmadığı gerekçesiyle davalıların paylarını düşürmüştür. Ancak, mahkeme, davacının taraf olmadığı bir dosyaya pay ayrılmasının hukuka uygun olmadığına hükmetmiş ve kararını bozmuştur. Kanun maddesi olarak, HUMK'un 427. maddesi ve 5236 Sayılı Kanun'un 19. maddesi ile HUMK'na eklenen Ek-Madde 4 gösterilmiştir. Bu maddelerin 2010 yılı için belirlediği kesinlik sınırı ise 1.430,00 TL olarak belirlenmiştir.
23. Hukuk Dairesi         2011/482 E.  ,  2011/1372 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki birleşen sıra cetveline itiraz davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın her iki dosya yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-

    Davacı vekili asıl davada (2010/88 E.) Buldan İcra Müdürlüğünün 2010/76, birleşen davada (2010/128 E.) ise aynı müdürlüğün 2010/81 sayılı takip dosyalarından düzenlenen sıra cetvellerinde, müvekkili ile aynı hacze iştirak derecesine dahil edilen davalının alacağının muvazaalı olduğunu, müvekkilinin dava dışı borçlunun kefili iken, borcunu ödemek zorunda kaldığını, bu alacağın tahsili için takibe giriştiklerini, bu aşamada borçlunun mal kaçırma girişimlerinde bulunduğunu, davalının takibini hızlandırarak, alacaklarını almalarını engellemeye çalıştığını ileri sürerek, davalının sıra cetvellerinden çıkartılmasına ve bedelin müvekkiline ait takip dosyası ile Buldan İcra Müdürlüğünün 2010/80 sayılı takip dosyası arasında garameten paylaştırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin verdiği ödünç para nedeniyle alacaklı olduğunu, borçlu aleyhinde çok sayıda takip yapıldığı söylentisi çıkınca, alacağın tahsili için girişimde bulunduklarını, sıra cetvelinde yer alan ve kendisine pay düşen Mehmet Uysal adlı kişiye davacı ile adı geçenin vekillerinin aynı olması sebebiyle dava açılmadığını, tebligatların köye aynı gün yapıldığını ve hızlandırılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, dosya kapsamına göre, ıspat yükü üzerinde bulunan davalının, bonoya dayandığı, bononun alacağın varlığını ispata tek başına yetmediği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile davalıya ayrılan payın, davacıya ödenmesine, bakiye kalması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1) Birleşen 2010/128 esas sayılı dosya yönünden;
    5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK’un 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2010 yılı için 1.430,00-TL.dir.
    Birleşen dosyadaki dava dilekçesinde, borçlunun üçüncü kişideki alacağının dağıtımı için düzenlenen sıra cetvelinde davalıya isabet eden 1.196,86 TL.nin muvazaaya dayandığı ileri sürülmüş olup, mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar,yukarıda anılan madde
    hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da verilebileceğinden, davalı vekilinin birleşen dosyaya yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2) Asıl dava yönünden;
    Asıl davada, davacı vekili, dilekçesinde, satış bedelinin müvekkiline ait takip dosyası ile Buldan İcra Müdürlüğünün 2010/80 sayılı takip dosyası arasında garameten paylaştırılmasına karar verilmesini talep etmekle, bu dosyaya garameden düşecek pay kadarını istemediğini kabul etmiştir. Davacı yanın, taraf olmadığı bir dosyaya pay ayrılmasını istemek bakımından aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu itibarla, belirtilen dosyaya pay ayrılmaması doğru ise de, davacıya talebinden fazla hak bahşedecek şekilde, diğer dosyaya isabet eden payın da verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, istemle sınırlı olarak, davacının bildirdiği dosya ile garame yapılmışcasına payların hesaplanması, kendisine isabet eden payın davacıya, diğer dosyaya isabet eden payın da davalıya verilmesine dair hüküm kurmak gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, asıl dava yönünden davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara