Esas No: 2011/882
Karar No: 2011/1184
Karar Tarihi: 20.10.2011
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/882 Esas 2011/1184 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin 1998 yılından itibaren davalı kooperatifin 21 nolu üyesi olduğunu, bu durumun 1998 ve 1999 yıllarına ait 3. ve 4. genel kurul hazirun cetvellerinde sabit bulunduğunu ve müvekkilinin tüm aidatlarını ödediğini, müvekkilinin durumunu öğrenmek için davalıya iadeli taahhütlü mektup ve noter ihtarı gönderildiğini, davalının cevabı ihtarında, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığını bildirdiğini, davacının 2000 yılına ait hazirun cetvelinde adının yazılmadığını, oysa 1999 yılı genel kurulundan sonra istifa etmediğini ileri sürerek, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunun tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili kooperatifin 1996 yılında kurulduğunu, davacının kooperatife üye olmak için başvuruda bulunmadığını, davacının kooperatife üye olmak için başvuruda bulunmadığını, kendisine ortaklık senedi verilmeyip üye kayıt defterinde de kaydının olmadığını, davacının 1999 yılı içinde üç taksitte toplam 650,00 TL"yi müvekkili kooperatifin banka hesabına yatırdığını, bu paranın kullanılmayıp bloke edildiğini, oysa o tarihte diğer ortakların 1.090,00 TL aidat ödediklerini, 1998 ve 1999 yıllarına ait genel kurul hazirun cetvelinde davacının adının sehven yazıldığını, davacının 10 yıla yakın bir süre müvekkili kooperatifle hiçbir fiili ve hukuki irtibatta bulunmayıp daha sonra bu davayı açmasının TMK"nun 2. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, Yargıtay"ın yerleşik içtihatlarına göre davacının davasının haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacının davalı kooperatife üye olmak hususunda bir müracaatı olmadığı dolayısı ile bu hususta yönetim kurulu kararı da bulunmadığı, davacının, davalı kooperatifin banka hesabına 650,00 TL para yatırdığı, bu paranın makbuz veya belge karşılığı değil direk olarak banka hesabına yatırıldığı, davacının davalı kooperatif üye kayıt defterinde, adının yazılmadığı, kooperatifteki ortak sayısının hazirun cetveline göre değil, kooperatif kayıtlarına göre belirleneceği, davacının diğer üyeler gibi üzerine düşen maddi yükümlülükleri yerine getirmediği, davalı kooperatifin 1996 yılında kurulduğu, davacının 2008 yılında açtığı bu davada üyeliğinin tespitini istemesinin TMK"nun 2. maddesine aykırı bulunduğu, Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere uzun süre, kooperatifi ile hiçbir ilişki kurmamış ve ödeme yapmamış ortağın ortaklık ilişkisinin kesildiğinin kabulü gerektiği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davacının davalı kooperatife üye olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Kooperatif ortaklığı kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi ilgili kişi ile bu konuda yazışmalar yapması, onu genel kurullara davet etmesi ve ödemeleri kabul etmesi gibi zımni şekilde de gerçekleşebilir. Bu durumda mahkemece, kooperatif kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yapılıp davacının davalı kooperatifin banka hesabına yaptığı mahkemece de kabul edilen ödemenin davalı kooperatifçe kullanılıp kullanılmadığı araştırılmalıdır. Ayrıca davalı kooperatifin 1998 ve 1999 yıllarına ilişkin genel kurulların hazirun cetvellerinde davacının (21) üye numarasıyla kayıtlı olduğu hususu üzerinde durulup tartışılmalıdır. Öte yandan, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğinin sona erdiğini, ortağın zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiğini benimsediği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı ve böyle bir davacının açtığı davanın TMK"nun 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmelidir. Davanın TMK"nun 2. maddesine uygun düşüp düşmediği bu ilke çerçevesinde değerlendirilmeden ve zımni üyeliğin oluşup oluşmadığı üzerinde yeterince durulmadan, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 825,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.