Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1549 Esas 2011/1142 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1549
Karar No: 2011/1142
Karar Tarihi: 18.10.2011

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1549 Esas 2011/1142 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2011/1549 E.  ,  2011/1142 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, yüklenici firmanın bütün dairelerin 30.09.2007 tarihinde eksiksiz anahtar teslimi şeklinde bitirileceğini, aksi takdirde bütün zararı üstleneceğini, gecikme süreleri için kira alacağı ödeneceğini kabul ve taahhüt ettiğini, yüklenici şirketin taahhütlerini ifa etmediğini, davalı kooperatifin yasal yollara başvurmamasından dolayı müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00TL maddi, 1.000,00TL manevi olmak üzere toplam 8.000,00TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, sorumluluk davasının kooperatif aleyhine açılamayacağını, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın sorumluluk davası olduğu, bu davanın açılabilmesi için genel kurulun bu konuda karar alması, davanın denetçiler tarafından açılması veya açılmış davaya denetçilerin muvafakatinin sağlanması gerektiği, davacı tarafından açılan davanın dinlenebilir olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Kooperatifler Yasası"nın 59/3 maddesinde;"Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur" hükmüne, 62/3 maddesinde ise; "Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar" ifadesine yer verilmiştir. BK’nun 41 nci, 50 nci ve 51 nci madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığın yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır.
    Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi"nin 11.06.1981 tarih ve 2329/298 sayılı ilamında da açıklandığı üzere ortağın şirketi dava etmesine engel bir hüküm bulunmamaktadır. Ortağın sadece doğrudan zararı için değil, dolaylı zararı için dahi şirketi dava etmesi mümkün olup,ilkinde tazminatın kendisine, diğerinde şirkete verilmesini istemesi gerekmektedir.
    Anayasa"nın 36. maddesinde yer verilen "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" ibaresi, ortakların dava açma hakkının temel dayanağıdır. Kooperatif ortağı olma, kooperatife karşı dava açma hakkından vazgeçme olarak yorumlanamayacaktır. Ortak tarafından dava hakkının kullanılması, ortaklığın dava açma hakkında olduğu gibi, genel kurul kararına bağlı değildir.
    Ortakların dava açma hakları da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak TTK’nun 309 ve 340.maddeleri uyarınca dolaylı zarar dolayısıyla açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise doğrudan zarar halidir. Bu halde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK"nun 336/5.maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilirler.
    Bu durumda, Mahkemece işin esasına girilip yargılama yapılarak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















    Hemen Ara