Esas No: 2011/433
Karar No: 2011/1027
Karar Tarihi: 13.10.2011
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/433 Esas 2011/1027 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
ŞİKAYETÇİ :
ŞİKAYET OLUNAN :
Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Şikâyetçi vekili, borçlunun Maslak Vergi Dairesinde tahakkuk eden KDV iadesi alacağını 9.1.2009 günü temlik aldıklarını, bu tutarın paylaştırılması için düzenlenen sıra cetvelinde, müvekkilinin alacaklı olduğu 2, 3, 4, 5 ve 8. sıralardaki takip dosyalarından gönderilen haciz ihbarnamelerine, alacak bulunmadığından bahisle itiraz edildiğini, Vergi Dairesinin 14.8.2008 tarihli cevabında 18.016,14 TL alacağın bulunduğu bildirilmiş ise de, bunun başka temlik alacaklısına ödendiğini, 14.1.2009 tarihli cevapta alacağın bulunmadığının bildirildiğini, temlik sözleşmesinin tebliğ edildiği 12.1.2009 tarihinde para üzerinde başkaca bir haciz ya da temliğin bulunmadığını, şikâyet olunanın 28.1.2009 tarihli haczinin de Vergi Dairesince reddedildiğini, oysa düzenlenen sıra cetvelinde bu takip dosyasının birinci sıraya alındığını, öte yandan şikâyet olunanın dosyasındaki alacak tutarının 6.8.2008 itibariyle 217.428,00 TL olduğunu ve 6.4.2009 tarihindeki hesaplaya itibar edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, fark tutarın izleyen sıraya verilmesi gerektiğini ileri sürerek, müvekkilince temellük edilen alacağın ilk sırada kabulüne, aksi takdirde sıra cetvelinin talep gibi düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Şikâyet olunan vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu dosyadan 6.8.2008 tarihinde haciz tezkeresi çıkartıldığını, 12.8.2008 günü bu haczin Vergi Dairesi kayıtlarına işlendiğini, şikâyetçinin temlik alan sıfatıyla, borçlunun talep edemeyeceği bir hakkı talep edemeyeceğini, KDV alacağının ihracat tarihinde doğduğunu ancak serbest bırakılmasının bir takım işlemlerden sonra mümkün olduğunu, gecikmenin bu işlemlerden kaynaklandığını ve haciz tarihi itibariyle 323.000,00 TL alacaklarının bulunduğunun öğrenildiğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
İcra Mahkemesi"nce, dosya kapsamına göre, borçlunun üçüncü kişideki alacaklarının haciz ihbarnamesi ya da haciz müzekkeresi ile haczedilebileceği, bu alacağın ihracata dayalı KDV iadesinden doğması nedeniyle haczi kabil bir alacak olduğu ve şikâyet olunanın haczinin geçerli bulunduğu gerekçesiyle, şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, şikâyetçi vekili temyiz etmiştir.
Borçlunun üçüncü kişilerdeki mal, alacak ve diğer haklarının haczi İİK’nun 89 uncu maddesi çerçevesinde mümkün kılınmıştır. Hükümle, üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi tebliğ edilmek suretiyle söz konusu mal, alacak ve hakların haczine imkân tanınmış, üçüncü kişiye de tebliğ edilen haciz ihbarnamelerine itiraz yolu açık tutulmuştur. Haciz ihbarnameleri ile
borçlunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin elinde o anda bulunan mal, alacak ve diğer
hakların haczedilmesi mümkün olduğu gibi, borcun tamamen ödenmesine kadar geçecek sürede (aylık kira bedeli, yüklenici lehine tahakkuk eden hak edişler ve somut olaydaki gibi tahakkuk edecek vergi iadesi alacağı vb. gibi) üçüncü kişi nezdinde oluşacak alacakların da haczine olanak tanınmıştır.
Nakit paranın haczinde, kural olarak taşınır hükümlerinin uygulanacağı hususunda ihtilaf yoktur. Borçluya ait nakit parayla karşılaşan icra memuru, İcra ve İflâs Kanunu"nun 88 inci maddesi hükmü çerçevesinde bu parayı haczedebilir. Üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK’nun 89 uncu maddesine göre değil de, taşınır hacizlerine ilişkin 88 inci maddesine göre haczedilmesinde, tıpkı taşınırlarda olduğu gibi, paranın somut olarak üçüncü kişi elinde mevcut olması gerekir. Henüz mevcut olmayan bir paranın taşınır hükümlerine göre haczine yasal olanak bulunmamaktadır.
Somut olaya dönüldüğünde, borçlunun 2006 yılı vergi iadesi alacağı 9.7.2008 günü tahakkuk etmiş, bu tutar başka bir alacaklıya ödenmiştir. Şikâyet olunanın alacaklı bulunduğu takip dosyasından, vergi iadesi alacağının haczi için İİK"nun 88 nci maddesi kapsamında gönderilen tezkere, vergi dairesine 12.8.2008 tarihinde ulaşmıştır. Şikâyetçi, 9.1.2009 günü doğacak vergi iadesi alacağını temlik almıştır. 2007 yılı vergi iadesi alacağı 3.4.2009 tarihinde tahakkuk etmiş olup, şikâyet olunanın dosyasından haciz tezkeresi gönderildiği tarihte, menkul hükümlerine göre haczedilebilecek bir paranın henüz mevcut olmadığı ve olmayan bir para üzerine taşınır mallara ilişkin İİK’nun 88 inci maddesi çerçevesinde haciz konulamayacağı anlaşılmaktadır. Şikâyet olunanın haczi, yasaya uygun bir haciz olmayıp, şikâyetin kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikâyetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün şikâyetçi yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.