Esas No: 2011/420
Karar No: 2011/1025
Karar Tarihi: 13.10.2011
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/420 Esas 2011/1025 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Şikâyetçi vekili, borçluya ait geminin satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, kurum alacaklarının 5 yıllık tahsil zamanaşımına uğradığı ve geçerli haciz kalmadığı gerekçesiyle müvekkiline pay ayrılmadığını, oysa SSK’nun 80. maddesine göre zamanaşımının 10 yıl olduğunu, aksi düşünülse dahi taksitlendirme ve ödeme ile zamanaşımının kesildiğini, ayrıca 2004/11246 sayılı dosyadan konulan haczin de dikkate alınmadığını ileri sürerek, sıra cetveli kararının kaldırılmasına ve satış bedelinden SGK Başkanlığına ödeme yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Şikâyet olunan vekili, 5198 sayılı Yasa’nın 11. maddesi ile 4.7.2004’ten sonra tahakkuk eden kurum alacakları için zamanaşımının 10 yıl olduğunu, somut olay bakımından bu sürenin 5 yıl olarak hesaplanması gerektiğini, kaldı ki, SGK Başkanlığı’nın bu alacağı başka satışlarla tahsil ettiğini savunarak, şikâyetin reddini istemiştir.
İcra Mahkemesi"nce, dosya kapsamına göre şikâyetçi kurum alacaklarının AATUHK’nun 102. maddesi uyarınca 5 yıllık tahsil zamanaşımına tâbi olduğu ve İİK’nun 106 ve 110. maddeleri kapsamında haczinin düştüğü gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, şikâyetçi vekili temyiz etmiştir.
SGK alacakların tâbi olduğu zamanaşımı süresi ve bunların hesap tarzı, SSGSSK’nun 93. maddesinde gösterilmiştir. Öte yandan aynı Yasa’nın 88. maddesine göre kurum alacaklarının takip ve tahsilinde AATUHK’un 102. maddesi dışındaki hükümlerinin uygulanacağı da belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, kurum kayıtları üzerinde, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, zamanaşımını kesen bir sebebin bulunup bulunmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılıp, varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan şikâyetçi vekilinin 2004/11246 sayılı dosyadan konulan haczin de dikkate alınmadığı yönündeki itirazının incelenmemesi ve olayda uygulama kabiliyeti olmayan İİK’nun 106 ve 110. maddelerine atfen haczin düştüğünün kabulü de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle şikâyetçi SGK Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün şikâyetçi yararına BOZULMASINA, 13/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.